Toplantıdaki ilginç noktalar şunlardı:a) Toplantıya fazla ilgi yoktu. Konuşma küçük ve rahatsız bir salonda yapıldı. Oysa, kokteyl ve yemek mükemmeldi. Arınç, belki kokteyle katılmamak için, söylendiği saatten tam bir buçuk saat sonra teşrif etti. Ama, içkili bir kokteyl olduğu için onu beklerken kimse sıkılmadı. Yemekte de içki servisi yapıldı. Toplantıda başörtülü sadece bir bayan vardı.b) Toplantıya dinleyici olarak katılanlar arasında Amerikan düşünce örgütlerinin fazla Türkçe bilmediği zannedilen oysa, iyi Türkçe konuşan temsilcileri bulunuyordu. Ayrıca, birkaç AKP milletvekili ve eski bakan katıldı.c) Arınçı Tayyip Erdoğana veya Abdullah Güle alternatif olup olamayacağı açısından değerlendirerek dinledim. Onlara rakip olabilmesinin zor olacağı görüşüne vardım. Arınç, çok iyi bir hatipti ama, konuşması sonunda bilmediğim yeni bir şey öğrenmedim.d) Arınçın yeterince müsamahakar olmadığı ve sertliğe sertlikte cevap verme taraftarı olduğu izlenimi aldım. Özellikle, yukarıdaki sözleri söylemesi ve darbeler konusunda sorulan bir çanak soru karşısında heyecanlanarak, Meclis Başkanı olmasaydı başka türlü konuşacağını eklemesi beni bu sonucu çıkarmaya yönlendirdi.e) Kendisine, demokratik sistemin ekonomik modeli olan piyasa ekonomisi ve insan hakları konusunda ne düşündüğünü sordum. Bu konularda beklediğim cevapları alamadım. Ekonomi konusuna hiç kafa yormadığı izlenimi edindim.Arınçın konuşmasından hatırda kalan ilginç sözler şunlar: Özgürlükler genişledikçe, özgürlükler pekişir.28 Şubat süreci sırasında Meclis lojmanlarının yarısı boşaldı. Ben bir yere kıpırdamadım.Medyada yazılanların yarısı yanlış. Örneğin, bir keresinde "ağır cezada bakılan boşanma davasında" diye yazmışlar. Ben avukatım ve boşanma davalarına ağır cezada bakılmaz.Kapsamlı bir "İçtüzük" değişimi için çalışıyoruz.6 Ekimde hedeflerimizi ortaya koyacak ve Avrupa Birliği süreci içinde nasıl bir Meclis yaratacağımızı açıklayacağız.1 Ekimde Yolsuzluklarla Mücadele Komisyonunun hazırladığı raporu milletvekillerine dağıtacağız. Bu aslında sadece bir tespit ve bilgilendirme raporudur.Hesap verebilen bir Meclis Başkanı olacağım. Sadece çalışma saati itibariyle bile Meclis, geçen dönemin % 40 fazlası kadar çalıştı.Toplumsal barış kurulmalı. Gözyaşı, protestolar, ölüm oruçları olan ve herkesin birbirine kem gözlerle baktığı bir ülkede ekonomi programı yürütülemez.Meclis Mustafa Kemal Atatürkün ilk mekanıdır. Dahi Atatürk ilk iş olarak Türkiye Büyük Millet Meclisini kurdu. Bazıları bu görüşüme kızsalar da, o ilk Meclis bir güzel mozaiği temsil ediyordu. Arınç da yıllık 1000 dolar kişi başına gelir düşen bir ülkede, bu kadar demokrasi olacağına inananlardan. ytoruner@milliyet.com.tr Türk Demokrasi Vakfının düzenlediği ve Bülent Arınçın konuşmacı olduğu "Meclis ve Demokrasi" konulu toplantıya katıldım. Dünkü gazetelerden birçoğunda Arınçın konuşmasında geçen "İktidara giderken takılıp düşmemek için yalan söylemeye, takiyeye mecbursunuz" sözleri, manşete veya birçok gazetenin birinci sayfalarına taşınmıştı. Bu nedenle, toplantıyı ve konuşmayı genel çizgileri ile yorumlamaya karar verdim.
