Türk Demokrasi Vakfı'nın düzenlediği ve Bülent Arınç'ın konuşmacı olduğu "Meclis ve Demokrasi" konulu toplantıya katıldım. Dünkü gazetelerden birçoğunda Arınç'ın konuşmasında geçen "İktidara giderken takılıp düşmemek için yalan söylemeye, takiyeye mecbursunuz" sözleri, manşete veya birçok gazetenin birinci sayfalarına taşınmıştı. Bu nedenle, toplantıyı ve konuşmayı genel çizgileri ile yorumlamaya karar verdim.
Toplantıdaki ilginç noktalar şunlardı:
a) Toplantıya fazla ilgi yoktu. Konuşma küçük ve rahatsız bir salonda yapıldı. Oysa, kokteyl ve yemek mükemmeldi. Arınç, belki kokteyle katılmamak için, söylendiği saatten tam bir buçuk saat sonra teşrif etti. Ama, içkili bir kokteyl olduğu için onu beklerken kimse sıkılmadı. Yemekte de içki servisi yapıldı. Toplantıda başörtülü sadece bir bayan vardı.
b) Toplantıya dinleyici olarak katılanlar arasında Amerikan düşünce örgütlerinin fazla Türkçe bilmediği zannedilen oysa, iyi Türkçe konuşan temsilcileri bulunuyordu. Ayrıca, birkaç AKP milletvekili ve eski bakan katıldı.
c) Arınç'ı Tayyip Erdoğan'a veya Abdullah Gül'e alternatif olup olamayacağı açısından değerlendirerek dinledim. Onlara rakip olabilmesinin zor olacağı görüşüne vardım. Arınç, çok iyi bir hatipti ama, konuşması sonunda bilmediğim yeni bir şey öğrenmedim.
d) Arınç'ın yeterince müsamahakar olmadığı ve sertliğe sertlikte cevap verme taraftarı olduğu izlenimi aldım. Özellikle, yukarıdaki sözleri söylemesi ve darbeler konusunda sorulan bir çanak soru karşısında heyecanlanarak, Meclis Başkanı olmasaydı başka türlü konuşacağını eklemesi beni bu sonucu çıkarmaya yönlendirdi.
e) Kendisine, demokratik sistemin ekonomik modeli olan piyasa ekonomisi ve insan hakları konusunda ne düşündüğünü sordum. Bu konularda beklediğim cevapları alamadım. Ekonomi konusuna hiç kafa yormadığı izlenimi edindim.
Arınç'ın konuşmasından hatırda kalan ilginç sözler şunlar: