Ancak, Merkez Bankası, uzun süredir süren ve Yılmaz'dan önceki Başkanlar döneminde başlayan para politikalarıyla, özel sektörün dövizle borçlanmasını istedi ve özendirdi.Bir ülkede faizler, uzun yıllar boyunca, beklenen ve gerçekleşen enflasyon oranlarının iki katı mertebesinde olursa, olacağı budur. Gayet basit bir hesapla, Türk firmaları yüzde 25 faizle borçlanacağına, yüzde 7 faizle borçlanmayı seçti. Üstelik, adını dalgalı kur koyar ve kurun ekonomiyle dalga geçmesine, ekonominin tümüyle dış hareketliliğe bağlı olmasına izin verir ve dışarıdan bol sıcak para ithal ederseniz, kurların çok uzun süre artmayacağını görenler, dövizle borçlanmayı seçerler. Merkez Bankası Guvernörü Yılmaz, Türk firmalarının dövizle borçlanmalarındaki riske değindi. Haklı. Ben de bu konuya önceki hafta değinmiştim. Gerçekten de, özel sektörün döviz borçları, cari açıkla birlikte, ekonomideki en büyük riski oluşturuyor. Gelişmiş ülkeler, para politikası uygularken, ekonomiyi soğutmak, yatırımları ve üretimi düşürmek için faizleri yükseltirler. Üstelik, bizimki gibi anormal faiz oranları uygulamazlar. Yükseltmeleri çeyrek çeyrek yaparlar. Faiz oranlarının ve paralarının değerlerinin sürekli yurtdışı oran ve değerlerle rekabet içinde olmasını gözetirler.Biz ne yaptık? Uyguladığımız faiz politikası ve krediler üzerindeki lüzumsuz yüklerle, Türk lirası kredisini kullanılamaz hale getirdik. Bu faiz oranlarıyla ve krediler üzerindeki yüklerle konut kredisi de alınamadığı için, ekonominin lokomotifi sayılan gayrimenkul piyasasını da durdurduk. Gazetelerde boy boy gayrimenkul satış ilanları var. Çünkü, müşteri yok. Şimdi de, sanki tedbir alması gereken biz ve bizden öncekiler değilmiş gibi, özel sektörü uyarıyoruz. Özel sektörü uyarıyoruz! Dövizle borçlu olan özel sektör firmaları arasında, büyükler de var. Onların yaptığı baskılar, bazı köşe yazarlarının baskı ve önerileriyle birleşince, hükümetin de baskısıyla Merkez Bankası faizleri arttırdı da arttırdı. Cari açık ve bu korku sürdükçe, faizler daha da artar. Döviz rezervi 95 milyar dolara yaklaşıyor. Faizleri neden hâlâ bu seviyelerde tutuyorsunuz?Bir de dış borçlanma durursa, yatırım ve üretim hiç olmaz. Firma iflasları başlar. Bu iflaslar giderek bankaları zor duruma düşürür. Çünkü, dövizli kredilerin büyük çoğunluğu da bankalar aracılığıyla kullanılıyor. Al sana, kriz.Yatırım ve üretimin olmadığı yerde, borsa yükselemez. Çünkü, firmalar kâr yapamamaktadır. Borsadaki yükselmeler ancak, dışarıdan gelen sıcak parayla mümkün olur. Ama bu da geçicidir. Bugün olan hareketlilik budur. Bugün yükselir, keyif değişirse veya birisi anayasa fırlatırsa, yabancıların çıkışı ve borsanın düşüşü başlar.Kırılganlık gittikçe artıyor. Uyarılar yerinde. Ama, uyarı işi çözmüyor. ytoruner@milliyet.com.tr Borsa düşüşe geçer mi?