- Vergi gelirleri, beklenenin % 20 altında gerçekleşiyor. Kaçınılmaz olarak vergiler arttırılacak; vatandaşa devletin sattığı veya satışından pay aldığı petrol gibi ürünlerin fiyatı yükselecek.
- Bütçe açığı, yılsonunda olması gerekenin şimdiden % 100 üzerinde gerçekleşti. Bu durumda, IMF ile bir anlaşma imzalanamazsa, Türkiye’nin ülke notu düşürülecek.
- Bütçedeki “faiz dışı fazla” rakamı, olması gerekenin 10 katı altında. Bu rakam, bütçe açığının giderek artacağını gösteriyor. Sonuçta, ülkemizin risk primi yükselecek ve gerek Hazine, gerekse özel sektör daha pahalı dış borç bulabilecek.
- Bütçe açığını kapatmak adına, Hükümet, özelleştirmeleri hızlandırmak zorunda. Ancak, satın almaya fazla talipli yok. Dolayısıyla, özelleştirmeden faydalananlar kârlı çıkacak. Milletin malı, daha da ucuza satılacak.
- Sanayi üretimindeki ilk 3 aylık % 13.8 düşüş, ikinci 3 ayda % 8.7’ye geriledi. Gayri Safi Milli Hasıla büyümesi de, genellikle buna paralel hareket ediyor.
Yani, üretim artışı başladı. 2010 yılının başından itibaren ekonomi yeniden büyümeye başlayacak. 2010 yılında büyüme, % 3-4 civarında olacak.
Döviz problemi yok
- Bu yılın nisan ayından itibaren, “tüketici güven endeksi”, “kapasite kullanım oranı”, “ticari krediler” ve “tüketici kredileri” dibi görüp yükselmeye başladı. Bu göstergelerdeki yükselme devam edecek ve 2010 yılı sonundan itibaren ekonomimiz, kriz öncesi durumuna geri dönecek. Bu durumda, eğer düşünülüyorsa, bir seçim kararının en erken 2011 yılı için alınması lazım.
- Krizin etkilerinin azalmasıyla 2010 yılı ortalarından itibaren, dünyada büyük bir enflasyonist dalga meydana gelecek. Türkiye’de de kaçınılmaz olarak bu etki görülecek; enflasyon artma eğilimine girecek.
- Bu beklentilere paralel olarak Merkez Bankası, faiz oranlarını tahminen 2010 yılı ortalarına kadar düşük tutmaya devam edecek. Enflasyonist baskı başladığında, faizler yeniden yükselişe geçecek.
- Döviz rezervlerimiz bunca krize rağmen, sadece 8 milyar dolarlık bir azalma gösterdi. Özel sektör, beklendiği gibi dış borçlarını öderken sıkıntı yaşamadı. Hem özel sektör hem de vatandaşlar dışarıdaki paralarını Türkiye’ye getiriyor. Bu eğilim devam edecek. Türkiye’nin döviz problemi olmayacak.
Borsanın önü açık...
- Merkez Bankası, aldığı döviz karşılığında para basacak; bu durum da likiditenin artması sonucu, ekonomimizin canlanmasına yardımcı olacak.
- Hem ABD’de hem de AB’de ekonomik durum kötü. Sonuçta Türk Lirası değer kazanmaya devam edecek; en azından değer yitirmeyecek. Yılsonu döviz kuru, şimdikinden pek farklı olmayacak.
- Dışarıdan alınan kredilerin azalmasına rağmen, “cari işlemler açığı” düşüyor. Çünkü krize rağmen yabancı yatırımlar sadece % 30 düştü; 2008 Ekim ayından beri, 7.1 milyar dolarlık yabancı yatırım geldi. Ayrıca ihracattaki düşüş, ithalattaki kadar olmadı. Dış ticaret açığı, 76.1 milyar dolardan, 51 milyar dolara geriledi. Türkiye, krizden ilk çıkacak ülkeler arasında olacak.
- Asya ülkelerindeki büyüme, global krizden çıkılmasına yardımcı olacak. Türkiye’nin ekonomik durumu ve politik istikrarı da göz önüne alındığında, “borsa”nın önü açık görünüyor. İniş çıkışlara rağmen dünya borsaları iyi kazandıracak.
Tünelin ucu rahatça görünüyor.
Özay Şendir
Netanyahu için sonun başlangıcı…
18 Mayıs 2025
Abbas Güçlü
Eğitim vezir de eder rezil de!..
18 Mayıs 2025
Zeynep Aktaş
Toparlanmanın devamı gelir mi?
18 Mayıs 2025
Ali Eyüboğlu
Hande Subaşı: Modellikten geliyorum, ama modayı hiç takip etmiyorum
18 Mayıs 2025
Güldener Sonumut
Yunanistan’ı anlamama sendromu
18 Mayıs 2025