Biz, onların var saydıklarından çok daha milliyetçiyiz. Olmak zorundayız da. Biz bu toprakları savaşarak elde ettik. Tarihi olarak dünyanın en kıymetli şehri olan İstanbul, bizim elimizde. Bu şehir, Batı ve Doğu Roma imparatorluklarının ayrılması sırasında ve İstanbul'un fethi ile iki kez yeni çağların doğmasına neden oldu. Yine, dünyanın en tarihi topraklarını kapsayan Anadolu bizim hâkimiyetimizde. Biz bu topraklara, Orta Asya'dan geldik. Kısacası, başka yerden geldik ve en kıymetli topraklara yerleştik. İşte bu nedenle, bizi bu topraklardan atmak istiyorlar. Bu nedenle, bize kin ve kıskançlıkla bakıyorlar.Biz aşağılanmaya, eşitsizliğe gelemeyiz. Bu ülkede, iktidarı da muhalefeti de, solcusu da sağcısı da ne söylemde bulunurlarsa bulunsunlar, ikinci sınıf olmayı kabul etmezler. Biz, ne AB'ye sıkı bağlarla bağlanmayı ne serbest dolaşımımızın kısıtlanmasını ne de nitelikli ortaklığı kabul ederiz.Peki, biz bu işe neden "evet" dedik? Hükümet neden alkışlanıyor? Cevabı basit. Cevabını önceki günkü gazeteler pek güzel verdiler. Ülkem, milletim artık çağdaşlaşmak istiyor. Uygulanmayan, uygulanamayan trafik kuralları uygulansın istiyoruz. Kötü gıdalar bize yutturulmasın istiyoruz. Gecekondulaşmadan kurtulmak istiyoruz. Mahkeme kararlarının uygulanmasını, adaletin hızlı çalışmasını istiyoruz. Kayıt dışılığın kalkmasını istiyoruz. Bütün bunlar da AB ile müzakereler sırasında olacak zannediyoruz. Bu arada, alırsak biraz da yardım alabiliriz, diyoruz.Biz kendimiz bir şey becermemeye, bize başkalarının yol göstermesine alışmışız. Enflasyonu bile, IMF sayesinde düşürebildik. Yani, bizim asıl isteğimiz, AB'ye üye filan olmak değil. Verebilirsek, kendimize çekidüzen vermek. Hükümeti de zaten bu yüzden alkışlıyoruz. Yoksa, ortada başka türlü başarı filan yok. Olması da beklenmiyor.Peki, Avrupalılar ne istiyor? Onların istedikleri de söyleyemedikleri şeyler. Onların da bizi AB'ye alma niyetleri yok. Onlar Türkiye'deki kural dışılığı yok etmek, kendi kurallarını yerleştirmek istiyorlar. Böylece, bizi kontrol etmek, her türlü verimize ulaşmak, Türk'ün ülkesi haline gelen Anadolu'yu globalleştirmek mümkün olacak. Bu arada, "insan hakları" v.s. diyerek, polisi iş yapamaz hale getirmek ve böylece ülkenin bölünmesini çabuklaştırmak da olası. Bu arada, İstanbul'da bir küçük Hıristiyan bölgesi de oluşturulabilir. Hatta, bakarsınız Türk toprakları savaşla değil, satın alma ile ele geçirilebilir. Türk topraklarını kullanıp, Ortadoğu'ya kapı açabilirler. Petrol yollarını kontrol edebilirler. Çeşitli entrikalarla, savaşla elimizden alamadıkları ve alamayacakları Kuzey Kıbrıs'ı ele geçirebilirler. Kendilerine Türkiye'den işçi ve hizmetçi sağlayabileceklerini hesaplayabilirler. Yani, amaçları Türkiye'yi sonuna kadar kullanmak ama ona hiçbir şey vermemek.Peki yapılanlar doğru mudur? Hükümet en iyisini mi yaptı? Evet. "Dar Kapı"dan geçmek zorundayız. Kafamızı kuma gömerek yaşayamayız. Beklentilerimizi abartmadan, kimliğimizi kaybetmeden, alabileceklerimizi almalıyız. Eminim, her şey iyi olacak. ytoruner@milliyet.com.tr Avrupa Birliği(AB) ile müzakereler başladı. Ancak, her iki tarafın da niyetleri, yaptıklarından farklı.