Yaman Törüner

Yaman Törüner

yaman.toruner@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Çözüm Birkaç gün önce yayımlanan 361 sayılı raporda, ekonomimizdeki risk faktörleri özetle şöyle sıralanıyor: Büyük cari açık, makroekonomik dalgalanma yaratabilir.Ekonomi, yabancı yatırımcı ve fon girişine bağlı hale geldi.Hazine'nin borç yükü karşılaştırmalı olarak ciddi biçimde yüksek.Son yıllarda ekonomi iyi yönetilmekle birlikte, henüz güven sağlanamamış durumda ve bu konudaki hassasiyet sürüyor.Gayrimenkul kredileri ve kredi kartlarındaki yüksek kredi kullandırma eğilimi, bunlar için rekabet nedeniyle yeterli güvence alınmadığı da düşünülürse, risk yaratabilir.Bankaların kullandırdıkları kredilerle, topladıkları kaynaklar arasındaki vade farkı nedeniyle, üslendikleri risk yüksek.Dışarıdan gelecek dalgalar ve iç siyasi dalgalanma durumlarında, bankalar, tuttukları yüksek Hazine kâğıtları nedeniyle zor günler yaşayabilirler.Bankaların verdikleri kredilerin üçte birinin yabancı para cinsinden olduğu düşünülürse, bir döviz krizi sırasında, bu kredilerin geri ödenememesi, sıkıntı yaratabilir. IMF, ekonomiyi yöneten birimler arasında hâlâ iyi bir koordinasyon olmadığını söylüyor. Bu haksızlık. Çünkü, iyi koordinasyon çoğu zaman güçlünün dediğinin olması anlamına gelir. En güçlü olan da siyasilere arkasını dayamış olandır. Toplantılar sıklaştırılabilir ama "iyi koordinasyon"un yerleşmesi için daha zaman var. IMF, Türkiye hakkında 4 ayrı rapor yayımladı. Bu raporlar, hem IMF Türkiye Masası'nın görüşlerini yansıtıyor hem de IMF'nin Türkiye hakkındaki son değerlendirmelerini kapsıyor. Özellikle, "Masa" yöneticileri tarafından hazırlanan bu gibi "Staff" raporlarının, zaman zaman yönlendirildiğini ve siyasi amaçlar için de taraflı kullanıldığını biliyorum. Ama, yine de bu raporlar, birçok yabancı yatırımcı tarafından değerlendirildiği için önemli. IMF, yeterli veri üretilemediğinden de yakınıyor. Bu doğru ve her ekonomik birim giderek daha güçlü araştırma servisleri kurmalı. Ama, her verinin sızdırılması ve bakandan önce IMF'ye verilmesi huyundan da vazgeçilmesi lazım.IMF, kendi üzerine vazife olmayan konulara bile giriyor. Örneğin, Merkez Bankası üst yönetiminin nasıl görevden alınacağı konularının daha iyi belirlenmesini istiyor. Daha önce de, el konulmasını istedikleri bankaları ismen bildirmişlerdi.IMF, Türk ekonomisinde risklerin ve iyiliklerin bir arada bulunduğunu söylüyor. Özellikle, sıcak paranın yarattığı riskler karşısında ne yapılacağının belli olmadığını vurguluyor. Sosyal güvenlik reformunun geciktirilmemesini istiyor. Üretimde ve işgücü piyasasında ciddi darboğazların bulunduğunu kabul ediyor. Enerji ve bankacılıkta yapılacak özelleştirmelerde, gecikilmemesini öneriyor. Bütün bunlarda haklı. ytoruner@milliyet.com.tr IMF'nin öncelikleri