IMF'ye olan borçlarımızın ertelenmesi, yeni tranşın serbest bırakılması ve en önemlisi IMF'yle olan ilişkinin sürdürülmesi hükümet adına beklendiğinden başarılı oldu. Çünkü, daha önce verilen sözlerden bir bölümü tutulamamış; bazı mutlaka gerçekleştirilmesi gereken yapısal "performans kriterleri" ve diğer kriterler gerçekleştirilememişti. Özellikle "performans kriterleri"nin gerçekleştirilememiş olması, ilişkilerin ya bitmesi ya da askıya alınması sonucunu getirebilirdi. Şimdi varılan nokta, hükümetin IMF'ye kendisini anlatmaya başladığını gösteriyor. Bu da, olumlu bir gelişme.
Öte yandan, hükümetin ödevini tam olarak yapamamasına rağmen, Merkez Bankası'nın tüm parasal "performans kriterleri"ni tutturması da ilişkilerin olumlu gelişmesinde rol oynadı. Ayrıca, büyümenin başladığı, enflasyonun düşme eğilimine girdiği, faizlerin düştüğü ve siyasi istikrarın nispeten sağlandığı bir dönemde, IMF Türkiye'yi bırakmak istemedi.
25 Temmuz 2003 tarihli yeni niyet mektubunda, şu özellikler dikkati çekiyor:
a) Mektuba göre, ekonomideki olumlu sonuçlar iki biçimde kendisini gösteriyor. Bunlardan birisi, faizlerin 15 puan düşmüş olması. Diğeri ise, Türk lirasının % 16.5 oranında değer kazanmış olması. Oysa, faizlerin düşmesi tamam da, Türk lirasının aşırı değerli olması iyileşmenin değil, geçici ferahlık sağlanmış olduğunun bir göstergesi.
b) Tutturulamayan yapısal "performans kriterleri" için yeni süreler istenmiş ve alınmış. O zaman, neden bu kriterlerin adı "performans kriteri" oluyor? Bunların, "yapısal kriter" olarak belirtilmesi gerekirdi. Bu uygulama ile, IMF de bir ilke imza atmış bulunuyor.
c) Mektupta, kamu alacaklarına ilişkin artık af çıkarılmayacağı konusu ciddi biçimde vurgulanmış. Bu olumlu bir gelişme. Ancak, yapılan mali af bir gereksinimdi.
d) ABD'den alınacak 1 milyar dolarlık hibenin 8.5 milyar dolarlık krediye dönüştürülme olasılığı da niyet mektubunda yer almış ve bu gelirlerin ek kamu harcamalarını finanse etmek amacı ile kullanılmayacağı konusunda garanti verilmiş. Bu da olumlu bir adım.
e) Merkez Bankası dalgalı kura devam edileceği ve kura program dışı müdahaleler yapmayacağı garantisini vermiş. Bilinen ve beklenen bir uygulama.
f) Kamu iktisadi teşebbüslerinde bu yılın ilk 3 ayı içinde 36.796 kişinin işten çıkarıldığı ve işten çıkarılmaların program dahilinde sürdürüleceği belirtilmiş. Bundan sonraki işten çıkarılmalar da zorlamalarla değil, daha çok gönüllü emeklilikler biçiminde yapılacak.
g) Çıkarılacak bir yasa ile, yerel yönetimlere yeni yetkiler verilirken, bunların bütçe ve borçlanma sistemlerinin sıkı biçimde kontrol edileceği anlaşılıyor. Bu da, olumlu bir gelişme.
h) Mektubun iki yerinde BDDK'ya "mali özerklik" sağlanacağı vurgulanıyor. BDDK bütçesi, Meclis'e ayrıca sunulacakmış. Bu uygulamanın temel amacı, BDDK üzerinde mali baskılar kurulmasını önlemek ev BDDK'nın özerkliğini perçinlemek. Ancak, bir kurumu genel bütçe dışına çıkarmak çok sakıncalı bir uygulama. Daha önce fonlarda yaşadığımız saçmalıklarla karşılaşabiliriz. Devlet içinde devlet yaratmayalım.
* * *
IMF'ye verdiğimiz sözler genel anlamda faydalı ve ülkenin çıkarına. Sadece, bazı konuların biraz daha tartışılmaya ihtiyacı var. Sanıyorum, onlar da bizi daha iyi anlamaya başladılar.