Yaman Törüner

Yaman Törüner

yaman.toruner@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

İki yazar da Başkan Bush'un danışmanları arasında. Ancak, sorunları değerlendirmelerinde önemli farklılıkları var.Lewis daha muhafazakar görüşlere sahipken, Kagan "şahin" diye nitelendirebileceğimiz, daha keskin görüşler savunuyor. Özellikle, Kagan'ın görüşlerinin bugünkü Amerikan yönetiminin keskin tavırlı tutumunu daha iyi yansıttığını söyleyebiliriz.Bu iki yazım hakkında okuyucularımdan çok sayıda e - mail aldım. Her iki görüş de ciddi biçimde eleştiriliyor. Zaten, Kagan'ın görüşleri ABD kamuoyunda da halen geniş ölçüde tartışılıyor. ABD'nin en yaygın okunan iki dış politika dergisi olan "The National Interest" ve "Foreign Affairs"in bugünlerde piyasaya çıkan 2003 Yaz ve Temmuz - Ağustos 2003 sayılarında her iki yazarın da, fakat özellikle Kagan'ın görüşleri eleştiriliyor.Bir süredir, ABD'deyim. En üst düzey dış politika yöneticilerinden birisi ile yaptığım görüşmede de "Kagan'ın görüşlerinde biraz aşırıya kaçtığı" yönünde izlenimler edindim.Lewis'in önerdiği "Türk Modeli" konusuna değinen okuyucularımdan Z. Y. "Nedir acaba sorunların çözümünde kullandığımız özellikler? Sopalar, taşlar, coplar, rüşvet, haraç mı?" diyor. F. E. ise, "Türkiye hangi demokratik kurumları kurmuş ve çalıştırmış, nasıl bir özgür toplum ve siyasi düzen geliştirmiş bu ülke?" diye soruyor. N. E. S. de Lewis'i "ideolojik, siyonist ve oryantalist" olarak tanımlıyor; ayrıca, Edward Said'in Lewis'i eleştiren bir makalesini de göndermiş.Lewis'i beğensek de beğenmesek de onun, sorunları "daha çok demokrasi" ile çözmek yönündeki önerisinin kabul görmeye başladığı anlaşılıyor.National Interest dergisinin son sayısında Kagan'ı eleştiren David P. Calleo şu görüşlere yer veriyor: Kagan'ın görüşleri ABD içinde taraftar bulsa da, dışarıda fazla desteklenmiyor.Acaba, ABD Kagan'ın zannettiği kadar güçlü mü?Avrupa, sanıldığı kadar zayıf mı?Eğer bir şeytan varsa, bunu def etmek yalnız ABD'nin görevi mi?1991 Körfez Savaşı'nı kazandık; ama hedeflerimiz limitliydi. Vietnam Savaşı'nı ise kaybettik. Kore Savaşı ise berabere bitti. Yeni muhafazakar dediğimiz kesim, Sovyetler Birliği'nin çökmesiyle onlarla aramızdaki savaşı kazandığımızı iddia edebilir. Aslında, Sovyetler Birliği kendi kendini yok etti.Irak'taki savaş ise henüz bitmiş değil. Burada, ekonomik faktörler önemli rol oynayacak.ABD ekonomisinin düzelmesi için yabancı yatırım veya sermaye şart. Bunu özendirmek için de, Bush yönetimi faiz yükseltmek zorunda kalacak.ABD askeri harcamalar için 2001 yılında 332.4 milyar dolar harcadı. Bu harcama her bir ABD vatandaşı adına yapılan 1.128 dolarlık harcama anlamına geliyor. ABD'den sonra en büyük harcamayı yapan Rusya bile, 2001'de savunma için 64 milyar dolar ayırmış. Bu harcama nasıl karşılanacak?İyi bir dış politika güç dengesi, akıl ve erdemle başarılı olur. Bugün, ABD büyük bir güce sahiptir ve çok erdemli olduğunu da düşünmektedir. Ama, aklını daha fazla kullanması gereklidir. Son iki hafta içinde yazdığım iki yazıdan birini Robert Kagan'ın, diğerini Bernard Lewis'in, Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ve İslam ülkelerinin yeni dünya düzenindeki yerini anlatan görüşlerine ayırmıştım. ***Bugünlerde, ABD'nin ekonomik ve politik olarak ne yapmak istediğini anlamaya çalışmak, ülkemizin geleceğini şekillendirmek ve ekonomik çıkarlarına karar vermek bakımından çok önemli.Bu sefer, hazırlıksız olmamamız lazım. ytoruner@milliyet.com.tr