Böyle bir durumda, yeren ve göğe çıkaranların kimler olduklarına bakmak lazım. Merkez Bankası politikalarını eleştirenler kurun düşüklüğünden şikâyet eden ihracatçılar. Aynı politikaları yüceltenler ise, sıcak para getiren yabancılar.İhracatçı diyor ki: Kuru düşük, Türk lirasının değerini olması gerekenden çok düşük tutuyorsun. Lira % 50 civarında değerli. Artık, ihracat yapılamaz hale geldi. İhracat olmayınca üretim olmaz. Merkez Bankası'nın hatalı politikaları nedeniyle ithalat yapmak, üretmekten ucuza geliyor. Enflasyonu düşüreyim derken, bu politikalar yüzünden üretim düşüyor, işsizlik artıyor. Bu politikaları devam ettirmek vatan hainliği ile eşdeğerdir.Merkez Bankası'na tapan ama hükümeti sevmeyen köşe yazarı diyor ki: Beyler, Merkez Bankası döviz kurunu kendisi belirlemiyor. Yasaya göre, hükümetle birlikte belirliyor. Demek ki, aslında hükümet liranın değerini düşük tutma peşinde. İhracatçı, hükümeti eleştirsin.Teknik yazmaya çalışan ama işi bilmeyen köşe yazarı diyor ki: Beyler, kabahat ne Merkez Bankası'nda ne de hükümette. IMF ile bir anlaşmamız var. Anlaşmaya hem hükümet hem de Merkez Bankası imza koymuş. Bu anlaşmaya göre, kurlar dalgalanıyor ve Merkez Bankası ve hükümet dalgaları seyretmek zorunda. Yani, suçlu IMF.Elindeki dövizi bozdurup borsaya veya tahvile yatıran ve bir süre sonra bol kâr yapıp tekrar dövize dönecek olan yabancı diyor ki: Ben istikrar olan yere giderim. Ama, benim için tek istikrar, kur istikrarıdır. O ülkedeki diğer istikrarsızlıklar beni ilgilendirmez. Hele, bir ülkenin parası sürekli değerli tutulursa, bu çift kaymaklı ekmek kadayıfından on kat iyidir. Bu konuda IMF anlaşması da varsa ve diğer konularda uyulmasa bile bu konudaki sözler tutuluyorsa, kendimi daha emniyette hisseder, rahatlıkla borsalara gire çıka, döviz bazında % 50 civarında kâr yaparım. Bunu en iyi kim sağlarsa, onu da "yılın bankacısı" ilan ederim. Bu konuda, dünya rekoru kıranı ise "Dünyada Yılın En İyi Başkanı" seçerim. Bu arada, Ekonomiden Sorumlu! Devlet Bakanı söze karışıyor: Türkiye'yi dışa açmadan kimse işsizliğin çözüleceği yanlışına kapılmasın. Artık, anlayışlar değişmek zorundadır. Yabancılar yeter ki gelsinler. Ne isterlerse yaparız, ne isterlerse veririz.Cevabı işi bilen köşe yazarı veriyor: Beyler, biz kimseden kurlara müdahale etmesini veya yabancılara karşı çıkmasını istemiyoruz; beklemiyoruz. Faizleri enflasyonun bir iki puan üzerine kadar düşürün yeter. Bu da, Merkez Bankası'nın yetkisindedir. ytoruner@milliyet.com.tr Bazıları Merkez Bankası Başkanı'nı "Ali Kemal"le bir tutup, neredeyse vatan hainliği ile suçlarken, bazıları onu "Dünyada Yılın En İyi Başkanı" seçiyor. Demek ki, Merkez Bankası bazılarının ayağına basarken, bazılarına çıkar sağlıyor. Zaten çoğu kez, bazılarına çıkar sağlıyorsanız, diğer bazılarının ayağına basmak zorunda kalırsınız.