Yaman Törüner

Yaman Törüner

yaman.toruner@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Belirsizlik arttıkça insanların harcamaları düşüyor, mal ve hizmet talebi azalıyor. Talep olmayınca ve belirsizlik sürdükçe yatırımcılar yeni yatırım projelerini askıya alıyor. Sonuçta, üretim düşüyor; ticaret hacmi küçülüyor ve gayri safi milli hasıla (GSMH) büyümesi duruyor; hatta, GSMH’de küçülme yaşanıyor. İşte, bu duruma doğru teşhis koyan Merkez Bankası, bankalar için uyguladığı faiz oranlarında istikrarı ve belirliliği işaret ederek, önümüzdeki dönemdeki faiz oranları için bir sinyal verdi. Amaç, ekonomideki belirsizliklerin bir ölçüde de olsa giderilmesi.
Geçen yıla göre artış ve azalışlar esas alındığında, GSMH’si en çok düşen ülkelerden biriyiz. Bu yılın ilk çeyreği sonuçlarına göre bile, önceki yıl aynı dönemden yüzde 13.8 küçülmüş durumdayız. 2000’de dahi, GSMH küçülmesi yüzde 9.8’de kalmıştı.
Ekonomimizin önceki yıla göre karşılaştırmalı küçülmesi sürüyor. Krizin gerçekten hissedildiği ABD’de bile, aynı dönemdeki GSMH küçülmesi yüzde 2.5 oldu. Aynı dönemde, Euro Bölgesi GSMH küçülmesi bile yüzde 4.9’da kaldı. GSMH küçülmesi bakımından dünyada bizden kötü sadece birkaç ülke var.
Yani, bu konuda, bıçak kemiğe dayandı. Merkez Bankası da, hükümet de işin farkında. Yani, kriz “teğet” filan geçmedi. En doğruyu yapmak yerine, şok vererek hastayı kurtarmak gerekiyor. Merkez Bankası, aldığı faiz kararıyla likiditeyi artırmayı, Hazine borçlanmasını devam ettirmeyi ve kredi maliyetlerini düşürmeyi amaçlıyor. 

Yatırımlar azaldı
Derin bir kriz içinde sayılan Euro Bölgesi’nde bile, böyle durumlarda önemli bir gösterge sayılan kapasite kullanım oranı yüzde 75’in üzerinde iken, bu oran halen bizde yüzde 72.7 olarak hesaplanıyor. Yani, ekonomimiz var olan kapasitesini bile kullanamıyor. Bu oran, önceki yıllarda yüzde 80’i aşmıştı. Bu darboğazın aşılması, GSMH’yi artırmakla, dış ticareti geliştirmekle ve piyasaları çalıştırmakla olur.
Borsanın yükselmesi iyiye işaret. Yabancılar yeniden geliyorlar. Ancak, bu kez, Hazine’ye borç vermekte ve özelleştirmelere girmekte biraz nazlı davranıyorlar.
Borsanın yükselmeye devam etmesi çok önemli. Gelişmiş ülkeler bile bu politikayı güdüyorlar. Merkez Bankası, aldığı faiz kararıyla, borsayı da destekliyor; Hazine’nin borçlanmasında ise, yabancılar tereddüt gösterseler bile sürdürülebilirlik ve ucuzluk sağlıyor.
Yılın ilk 3 ayında, Turkstat raporlarına göre, yıllık değişim bazında özel sektör yatırımları yüzde 35.8 azaldı; özel tüketim yüzde 9.2 düştü; sanayi sektöründe yüzde 18.5’lik bir daralma yaşanıyor. İnşaat sektöründeki daralma ise yüzde 18.9 civarında. İşte bu göstergelere bakarak, hükümet bazı sektörler için vergi indirimi yapmıştı.
Hükümetin bu çabalarını Merkez Bankası sadece enflasyon hedeflemesini düşünerek baltalayamazdı. Kriz zamanlarında, hükümetle birlikte karar alınması önemlidir. Faiz düşürerek ve bu konuda istikrar sinyali vererek, Merkez Bankası, tüm ülkelerde olduğu gibi ekonomiye destek sağlıyor.
Yılın ilk 3 ayında kamu harcamaları yüzde 5.7, kamu yatırımları yüzde 24.6 arttı. Ama, hükümetin bu politikası olmasaydı, GSMH’de ilave yüzde 1.5 daha düşme yaşanacaktı. Zaten, hükümetin bu yaklaşımı nedeniyle IMF anlaşması bekliyor.
Hükümetin bu davranışı, bütçe “faiz dışı fazla” verdikçe hoş karşılanabilir. Ancak, bu harcama eğilimi sürerse, yıl sonu bütçe açığı, GSMH’nin yüzde 6’sına yükselecek. Geçen yıl bu oran yüzde 1.8 idi. Maastricht Kriterleri bütçe açığının GSMH’ye oranının yüzde 3’ü geçmemesini öngörüyor. Ekonomi rayına girer girmez, hükümetin bu aşırı harcama politikasını durdurması lazım. Bu geçiş dönemi sırasında, Merkez Bankası’nın, hükümetin arkasında olmasını normal karşılıyorum. Ancak, enflasyon artmaya başlarsa, Merkez Bankası politikaları gözden geçirilmek durumunda.