Yaman Törüner

Yaman Törüner

yaman.toruner@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


     Uzanlar geçmişte ellerindeki medya gücünü kullandılar. Örneğin, bir defasında İmar Bankası yetkilileri, Merkez Bankası'ndan kendilerine kote edilen faizden daha ucuza borçlanmak istedi. İmar Bankası'nın yetkililerine bunun olamayacağının söylenmesi üzerine, Merkez Bankası'nda halen Genel Müdür seviyesinde çalışan bir yetkiliye aksi takdirde akşam bülteninde kötü yayın yapılacağı bildirildi. Kote edilen faizin düşürülmemesi üzerine, bu yayın yapıldı da. Neyse ki, Merkez Bankası ile yapılan tüm telefon görüşmeleri kayda alınıyor da, bu durum tespit edilebildi.
Geçmişte Uzanlar'ın isteklerini bilerek veya bilmeyerek yapmayan bürokrat ve siyasiler televizyonlarının haber bültenlerinde veya diğer programlarında yavaş yavaş yürütülerek, suçlu gibi gösterilirdi. O zamanlar RTÜK veya Rekabet Kurulu gibi kurumlar da yoktu. Hiçbir yere şikayet edilemezdi. Bir keresinde, bankaları orta boy bankaların katıldığı toplantıya çağrılmadı diye, beni de yavaş yavaş yürütmüşlerdi.
Merkez Bankası müfettişleri zaman zaman bankaları denetlerler ve rapor düzenlerlerdi. Çünkü, o zamanlar Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu, Merkez Bankası tarafından yönetilirdi. Bir banka için ciddi bir karar alınacağında (örneğin, iflası isteneceğinde) Merkez Bankası'nın da yazılı görüşü alınır, Hazine bu görüşle birlikte Bakanlar Kurulu'na başvururdu.
Bankaların temel denetim organı, Hazine'ye bağlı Bankalar Yeminli Murakıplığı olduğu halde, Merkez Bankası'nın her banka hakkında yazılı resmi görüşleri her dönemde Hazine'ye bildirilmiştir. Bu bildirimler piyasaların yakından izlenmesi ve Merkez Bankası müfettişlerinin denetimleri sayesinde yapılabilirdi. Nitekim, Merkez Bankası her dönemde durumu bozulmakta olan bütün bankaları hiç gecikmeden Hazine'ye bildirebilmiştir.
1995 yılında, İmar Bankası'nı denetlemeye giden Merkez Bankası müfettişleri, bankaya alınmadı. Durum Hazine'ye iletildi. Hazine'den gelen cevap ise çok manidardı. Hazine kim bilir ne biçim bir baskı altında kalmış olmalı ki, Merkez Bankası'na bir yazı yazarak "denetim yetkileri olmadığını" bildirdi. Bu durumda, Merkez Bankası'nın bankalar üzerindeki sorumluluğu da kalkmış oluyordu. Merkez Bankası yönetimi durumu Başbakan'a bildirdi. Hazine'ye çok sert cevaplar yazıldı. Ama ne var ki, seçim yaklaşıyordu ve herkesin medya gücüne ihtiyacı vardı.
Uzanların oyun oynayış biçimleri farklıydı. Oyunun kurallarını kendilerine göre koyar, koydurur veya yorumlarlardı. Ne yalan söylemeli, çok güçlü siyaset adamlarından taraftarları vardı. Birçok defasında başarılı da oldular. Çiller'in siyaset hayatına gerçekte onlar, medya güçleri sayesinde son verdiler.
Her şeyleri renkli ve değişikti. Muhtemelen öyle de kalacak. Ülkemizin önceki düzeni bu uygulamalara izin veriyor ve hatta, ödüllendiriyordu.
Şimdi, hiçbir zaman hissi davranmadan, devlet olmanın tüm tarafsızlığını uygulayarak olaylara yaklaşılması lazım. Ecevit - Derviş döneminde olduğu gibi, sermaye aleyhine haksız yere karar alınıp, işsizler ordusu yaratılmasını istemiyoruz.