Amerika Birleşik Devletleri'nde ve İngiltere'de kitapçı raflarını yeni doldurmaya başlayan bu kitap, dünyada kurulmak istenilen yeni düzeni ve çıkar savaşlarını bütün detayları ile açıklıyor.Ülkemizin coğrafi önemi, sorunlu bölgelere yakınlığı nedeniyle karşılaştığı zorluklar ve son yıllardaki stratejik anlamda karşılaştığımız gerileme ve yapılan yanlışlar kitapta açıkça dile getirilmiş.Kitapta, dünyada düzenin bir türlü oturtulamadığı tek yer "Ortadoğu ve komşuları" olarak gösterilmiş. "Middle East Shatterbelt" olarak adlandırılan bu bölgede soğuk savaş döneminde süper güçlerin ciddi çatışmaları söz konusu olmuş. Şimdi ise, Sovyetler Birliği'nin çökmesi ile birlikte en büyük tek süper güç olarak kalan ABD'nin bu bölgede yeni bir düzen kurması kaçınılmaz durumda. Çünkü, bu bölge dünyanın en büyük petrol yataklarını barındırıyor ve dünyadaki ekonomik zenginliğin en büyük kaynağı. Kısacası, bu bölgeyi kontrol etmeden dünya siyaseti yapılamıyor; "Yeni Dünya Düzeni" kurulamıyor.En ilginç olanı, dünyanın en istikrarsız bölgesi olarak gösterilen bu bölgede istikrarsızlığın gittikçe artmış ve bölge sınırlarının genişlemiş olması. Son haritalar Türkiye'nin de sorunlu bölge içine itildiğini gösteriyor. İşte bu nedenle de, ülkemizde ne yatırım yapılıyor ne de ülkemize yabancı sermaye geliyor. Krizler birbirini kovalıyor. Ekonomik sorunlarımızın temel kaynağı jeopolitik anlamda sorunlu bölge içinde bulunmamız ve ülkemizin geleceğinin henüz belirlenmemiş olması.Bu bölgedeki sorunları çözebilecek ve yeni düzeni oturtabilecek tek ülke ABD. Bizim de, bu çözüm sırasında ABD'ye yardım etmemiz kendi çıkarımıza ve gerekiyor. Yani, bu aşamada hükümetin yaptığı gibi ABD'yi dışlayıp, Avrupa Birliği'ne yanaşmak bize bir şey kazandırmıyor. Çünkü, Ortadoğu'nun paylaşımında söz sahibi olmak şu an için Avrupa Birliği'ne girmekten çok daha önemli.Yirminci yüzyılın başlarında Ortadoğu'nun hiç önemi yoktu. 1920'lerde bu bölge Arap ülkesi olarak kabul ediliyor; Türkiye'nin kuzey bölümü Rus tehdidi altında gösteriliyordu. 1940'lı yılların başında bile bu bölge henüz önem kazanmamıştı. Ancak, İkinci Dünya Savaşı sonrası Ortadoğu üzerinde Sovyetler Birliği ve ABD'nin çıkar çatışması gittikçe daha belirgin hale geldi.Şu anda, dünyanın 5 büyük gücü olarak ABD, Avrupa Birliği, Rusya, Çin ve Japonya gösteriliyor. Bu ülkeler dünyayı bir anlamda paylaşmış durumdalar. Henüz paylaşımı yapılmayan tek bölge Ortadoğu. İşte, Ortadoğu bunun için önemli.Ortadoğu'nun jeopolitik sınırları (Middle East Shatterbelt) Türkiye'nin tamamını, iran, Irak, Suriye, Afganistan, Suudi Arabistan, Sudan, Mısır, Libya, Yemen, Umman, Birleşik Arap Emirlikleri, Katar, Kuveyt, Bahreyn, Ürdün, İsrail ve Lübnan'ı kapsıyor. Yani, ABD'nin yaptığı ve yapacağı tüm operasyonlar bu bölge içinde olacak. Bu bölge içindeki bazı ülkeler iyilikle, bazıları ise sopayla yola getirilecek. Çünkü, bu bölgede bir düzen kurmadan "Yeni Dünya Düzeni" oluşturulamıyor.Dış ve iç politikamızı bu bilgiler ışığında mutlaka yeniden gözden geçirmek durumundayız. Ekonomi politikamızı yeniden düzenlemeli, beceriksiz bürokrat ve siyasetçilerden kurtulmalı, ordumuzun üzerine titremeliyiz. ytoruner@milliyet.com.tr Saul Bernard Cohen'in "Geopolitics of the World System (Dünya Sisteminin Jeopolitiği)" isimli kitabı piyasaya çıktı. "Geopolitics" özellikle ülkeler ve bölgeler arası ilişkileri göz önünde tutarak yapılan ve dünya çaplı uygulanan siyaset olarak tanımlanıyor.