Yasemin Congar

Yasemin Congar

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

11 Eylül saldırıları, çoğumuza çok şey "ğretti. Olayı, Türkiye süzgecinden izleyip de, toplumun tepkisinden etkilenmemek mümkün değildi. Türkiye, b"lgesindeki birçok diğer ülkeye de egemen olan "Evet, ama..." tepkisinin, farklı eğitim ve kültür birikimlerine, farklı ya da farklı gibi g"rünen ideolojik yapılara sahip birçok kişi tarafından seslendirildiği, zaman zaman "ne çıktığı yerlerden biri oldu. ™zü, "™lenler suçsuz olsa da, ABD'nin bunu hak etmediği s"ylenemez" olan bir tepkiydi bu."Evet, ama..." duygusunu ne besliyordu?ABD'nin politikaları mı? Dinsel inançlar mı? Hayattan memnuniyetsizlik mi?"Seksen yılın intikamı" Aradan üç ay geçti; d"nelim asıl meseleye... Süreyi başlatan neydi, dersiniz.Yanıtı, Ortadoğu tarihçisi Bernard Lewis'ten geldi. Lewis, Batılılar'ın hemen kavramadığı bu tarihin "1918" olduğunu s"ylüyordu. Yani, Lewis'in "büyük Müslüman imparatorlukların sonuncusu" dediği Osmanlı'nın savaşta mağlup düştüğü, İstanbul'un işgal edildiği yıl. Osmanlı'nın yerini alan Cumhuriyet'in "laik - milliyetçi" niteliğiyle, İslami dünyanın benimsemediği bir başarıyı temsil ettiğini yazan Lewis'e g"re, Bin Ladin'in s"zleri, Müslüman toplumların, Osmanlı'nın sonundan beri süren "yenilmişlik" psikolojisinin ve Batı'yı bu yenilmişlikten sorumlu saymalarının yansımasıydı. ("The New Yorker", 19.11.2001)Peki, biz Cumhuriyet çocuklarına ne demeli?Orhan Pamuk, bir komşusunun "Amerika'yı bombaladılar. İyi yaptılar" s"zlerinin sırrını ararken, yoksulluğu işin merkezine oturtuyor. Yoksul ve demokrasisiz toplumlarda, dünyanın refahından kayda değer pay alamayan, Batılılar'a kıyasla çok daha zor koşullarda yaşayan ve çok daha erken "leceğini bilen bireylerin hissiyatından s"zeden Pamuk, "Batı dünyası, dünya nüfusunun büyük b"lümünün yaşadığı bu yoğun ezilmişlik duygusunun pek az farkında. Sağduyuyu yitirmeden, ter"ristlerin, aşırı milliyetçilerin, k"ktendincilerin peşinden sürüklenmeden aşılması gereken bir duygu bu" diyor. Kaderinde, kendisinin ve kendisinden "nceki kuşakların sorumluluğu olduğunu içten içe bilse de, suçu Batı'ya yükleyen ve biraz da bu sayede kendi ülkesindeki iktidarların kabahatini g"zden kaçıranların ruh halini anlamaya çalışmak gerektiğini savunan Pamuk'a g"re, İstanbul'daki ihtiyarın New York'taki ter"re destek vermesinin ya da bir Filistinli gencin Taliban'a hayranlığının ardındaki nedeni, "Küçük düşmüşlükten kaynaklı iktidarsızlık duygusu, anlaşılamak ve sesini bir türlü duyuramayış" ile açıklamak mümkün. Ve ABD, bu yoksul, hor g"rülmüş çoğunluğun ruh halini anlamadıkça, ter"re karşı savaşını kazanamayacak. ("The New York Review of Books", 15.11.2001)"İyi ile K"tü'nün kavgası"Başkan George W. Bush, 11 Eylül sonrasındaki en büyük hatasını, sorunu "İyi ile K"tü'nün kavgası" diye tanımlamakla yaptı. Hayatını masum Amerikalılar'ı "ldürmeye adayan Bin Ladin'e, k"tü dememek mümkün değil. Bir sabah, binlerce New York'luyu ya da geceyarısı, Kudüs sokaklarındaki gençleri "lüme sürükleyen intihar saldırganlarının K"tü'nün pençesine kapıldıkları belli. Ancak İstanbul'daki bıkkın ihtiyarın, kendi cehennemine, başkalarının cennetine "fkelenmekten "te çare aramaktan aciz, hor g"rülmüş milyonların, "Ya iyisin ya k"tü" ayrımındaki yeri ne olacak? TASS ajansı Washington temsilcisi Andrei Sitov'un deyişiyle "Bolşevik" bir hava taşıyan "İyi - K"tü" doktriniyle, savaş kazanılabilir mi?Kurtuluş yolu sanarak ter"re arka çıkan ya da "Evet, ama" tepkisini veren milyonlar, acaba gerçekten, iyinin, "zgürlüğün, modernizmin, demokrasinin, refahın düşmanları mı? Yoksa "zgür, modern, demokratik, müreffeh ve iyi yaşayamamak mı onları "fkelendiren? İçin için "zlenen hayata ulaşmanın yolu nereden geçiyor?Ya da Salman Rushdie'nin sorduğu gibi,"Bir an için toplumlarımızın sorunlarının, birincil olarak Amerika'nın hatasından kaynaklanmadığını, kendi başarısızlıklarımızın kendi sorumluluğumuz olduğunu düşünsek. O zaman bu sorunları nasıl algılardık? Sorunlarımızdaki sorumluluğumuzu kabul etmek, bunları ç"zmeyi "ğrenmemizin de başlangıcı olmaz mıydı?"("The New York Times", 2.11.2001)Anlamak ve anlatmakTaliban düştü; Bin Ladin ve adamları her an yakalanabilir. ABD, yeni cepheler de açacak. Belki Somali'ye, Irak'a askeri harekat yapılacak. Belki Filipinler'de, Yemen'de ter"rist avına çıkacak.Hücrelerin yokedilmesi, liderlerin "ldürülmesi, paraların kesilmesi yetecek mi ter"re karşı savaşı kazanmaya? Ter"re kapılmış ya da kapılmaya yatkın milyonlarca akıl nasıl kazanılacak? ABD'de şimdi "savaşın eksik cephesi" tartışılıyor. Bu, bir "rgüte ya da iktidara karşı bir "sıcak savaş cephesi" değil. Seksen yıllık küçük düşmüşlüğe son verebilecek, Müslüman toplumları "başarıya" y"neltebilecek, yoksulluğu ve demokrasisizliği aşma yolunda değişimi hızlandırabilecek bir "Soğuk Savaş cephesi."Batı'nın Soğuk Savaş'ı kazanması, sosyalist sistem altındakilerin kendi kaderlerinden kapitalizmi değil, kendi sistemlerini sorumlu tutması sayesinde mümkün oldu. Sistem, demokrasi ve refahı sağlayabilecek şekilde d"nüşemeyince, ç"ktü.11 Eylül sonrası dünyasında "yeni" bir düzen kurulacaksa eğer, bu düzeni neyin belirleyeceğini düşünürken Soli ™zel'in şu saptaması bize yardımcı: "Dünyanın egemenleri ve "zellikle İslam (hele de Arap-İslam) dünyası açısından asıl mesele belli olmuştur. Arap - İslam dünyası 21. yüzyılın dünyasına kendisini devlet ve toplum olarak açabilmeyi becerebilecek küresel düzene dahil olabilecek midir? Arap - İslam dünyası bu gayreti g"sterirse dünyanın muktedirleri bu süreci kolaylaştıracak ekonomik ve daha da "nemlisi siyasal adımları atacaklar mıdır?" (Zaman Gazetesi, 16.11. 2001) Rushdie, yukarıda değindiğim yazısında, "Eğer ter"rizm mağlup edilecekse, İslam dünyası modern'in temel aldığı laik - hümanist ilkeleri benimsemek zorundadır. Bu olmadıkça, Müslüman ülkelerin "zgürlüğü uzak bir rüya olarak kalacaktır" diyordu.Bush y"netimi , savaşı kazanmak istiyorsa, İslam dünyasının küresel düzene dahil olması, laik - hümanist değerleri benimsemesi y"nünde ideolojik bir cephe aşmak zorunda. Kısa vadeli çıkarlarla kol - kanat gerilen anti - demokratik rejimleri de karşısına alması şart olan bu cephede, ABD'yi hem milyonlara dert anlatma, hem milyonların derdini anlama g"revi bekliyor. Kolay değil. ycongar@erols.com Usame bin Ladin'in, 7 Ekim'de, "El Cezire" televizyonu üzerinden bütün dünyada izlenen konuşmasında bir cümle vardı. Çoğumuzun takılmadığı bir cümle. 11 Eylül'e sahip çıkan Bin Ladin, meseleyi "İslam'ın seksen yılı aşkın süredir yaşadığı küçük düşürülmüşlük" ile açıklıyordu.