ABD’de enflasyon son 31 yılın zirvesine çıktı. Başkan Biden, kendisine market ve benzin fiyatlarındaki artışın sebebini soran gazetecilere “Kovid tedarik zincirlerini etkiledi, fiyatlar yükseldi” dedi. (ABD iyi yönetiliyor.)
Avrupa’nın genelinde enerji krizi baş gösterdi. Enerji fiyatları tarihi zirvesini gördü. Artan enerji tüketimi kış öncesinde arzda kısıntı yaşanabileceği endişesiyle birleşince doğal gaz fiyatları, Avrupa vadeli işlemler piyasasında ilk kez 1000 metreküpte 1000 dolar bandını aşarak rekor yeniledi. (Avrupa’da medeniyet var, saat gibi işleyen bir sisteme sahipler. AB iyi yönetiliyor.)
Türkiye, 115 dolardan 1100 dolara çıkan doğal gazı vatandaşlarına 150 dolar seviyesinden vererek adeta yarısını hibe ediyor. Bunun yanı sıra arzdaki sıkıntıyı önceden gördü ve Tuz Gölü’nün altına dünyanın en büyük doğal gaz depolama tesisini inşa etti. (Türkiye’de Avrupa ülkeleri gibi doğal gaz arzında sıkıntı yaşanmıyor ama ülke kötü yönetiliyor! )
Fransa’da üniversite öğrencileri gıda
CHP’yi karıştıran ‘Helalleşme’ çağrısı tahmin edilenden çok daha büyük bir kırılma yarattı. Adeta bir ‘reddimiras’ anlamı taşıyan ve partinin yetkili karar organlarında görüşülmeden atılan bu adımın perde arkasında yaşananlar en az projenin kendisi kadar ilginç.
Detaylara geçmeden küçük bir hatırlatma yapalım. Tarih 19 Aralık 2020. CHP lideri Kılıçdaroğlu yanına İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu’nu alıp MHP’nin kurucusu Alparslan Türkeş’in eşi Seval Türkeş’in evine gitti. Kemal Bey’in Cumhurbaşkanı adayı olmayı kafasına koyduğunu gösteren ilk işaret aslında bu ziyaretti. Türkeş soyadı üzerinden milliyetçilere bir gül uzatıldı. Sıranın muhafazakârlara geleceği daha o günden belliydi.
Gelelim bugüne... CHP liderini hep mesafeli durduğu adaylığa ikna edenler CHP içinde “Cumartesi Ekibi” ya da “Gölge MYK” olarak bilinen bir grup. Her cumartesi günü Kemal Bey ile genel merkezde buluşuyorlar. CHP’nin politikalarını, stratejisini belirleyen
Ellerinde iktidarın bir türlü dizginleyemediği dolar gibi müthiş bir koz var ama bizim muhalefet ümitsiz vaka.
Türkiye’nin geleceğine dönük ne iç politikada ne dış politikada toplumda heyecan yaratacak bir vizyon ortaya koyamıyorlar. İkide bir gündeme getirdikleri erken seçim çağrıları dağılma işaretleri veren ittifaklarını korumak için çektikleri bir restten başka bir anlam taşımıyor. Gece mezarlığın yanından geçerken ıslık çalan adamdan farkları yok. Belli etmemeye çalışsalar da erken seçimden en çok korkan kendileri.
Ortada Erdoğan’ın karşısına çıkaracakları bir aday yok. Bulacakmış gibi de görünmüyorlar. Kılıçdaroğlu’nun ittifakın çatı adaylığına talip olması, Akşener’in karşı hamle olarak “Ben Başbakan olacağım” çıkışını yapması bütün dengeleri altüst etti. Temel Karamollaoğlu ile Meral Akşener’in son görüşmesinden kulislere yansıyanlar Millet İttifakı’ndaki kafa karışıklığı ve kaosun boyutlarına dair önemli işaretler veriyor.
Karamollaoğlu
CHP lideri Kılıçdaroğlu’nun “Geçmişte partimizin de bazı hataları oldu” diyerek yaptığı helalleşme çağrısını yanlış yorumlayanlar var. En başta da Kemal Bey’in bu çıkışıyla muhafazakârlara göz kırptığını savunanlar.
Helalleşmek aynı zamanda bir vedadır. Kemal Bey’in muhafazakârlara göz kırptığı doğrudur ama asıl helalleşmek yani vedalaşmak istedikleri eski CHP’liler, ulusalcılar ve Atatürkçülerdir.
“CHP’de ulusalcı mı kaldı?” demeyin. CHP seçmeni partisine bağlıdır. Kolay kolay 6 oktan vazgeçmez. Vazgeçmedi de. Yeni CHP’ye kızdı ama sandık başına gittiğinde mührü yine 6 oka vurdu. Ancak gelinen noktada bu ilişki sürdürülebilir olmaktan çıktı.
Çünkü Kemal Bey bir şey deniyor. 10 yıldır yapamadığını 2023 öncesinde yapmak ve reddi miras talebinde bulunmak istiyor. İşi kolay değil. CHP’nin 6 okla ifade edilen ilkeleriyle vedalaşmadan CHP tabanı dışındaki seçmen kitlesinden oy alması imkânsız. Vedalaştığında kaybedeceklerini kazanacaklarıyla tolere edebileceği
Musa Piroğlu... HDP İstanbul Milletvekili. Atatürk’ün ölüm yıl dönümünde Dersim isyanının lideri Seyit Rıza’nın fotoğrafını paylaşıp altına baş eğmeyen, diz çökmeyen iradeye saygıyla” diye yazdı!
PKK-YPG’li terörist Mazlum Kobani... 10 Kasım günü “CHP’nin tezkerede ‘hayır’ oyu kullanması umut verici. İyi bir sinyal ve önemli bir adım. Bence CHP ilerideki seçimler için de hazırlık yapıyor” diye konuştu!
Meclis’teki makam odasından Atatürk portresini indiren vekil...
Mustafa Kemal’in askerleriyiz sloganından rahatsız olduğunu belirten il başkanı...
Kendilerine ‘Mustafa Kemal’in itleri’ diye hakaret edenlerle “Erdoğan’ı iyi salladık” diye çak yapanlar...
Tam da kendilerinden beklendiği gibi, ne HDP’li Piroğlu’nun provokatif paylaşımına ne de teröristin küstah açıklamalarına en küçük bir tepki koymadılar. Koyamazlar.
Onun yerine, sosyal medyadan Atatürk fotoğrafları paylaşıp her yıl olduğu gibi üzülmüş pozlarıyla durumu idare
Enver Altaylı. 2017’den beri tutuklu olduğu FETÖ davasında ‘siyasi ve askeri casusluk’ ve ‘silahlı terör örgütüne üye olmak’ suçlarından 23 yıl 4 ay hapis cezasına çarptırıldı.
Kim bu Enver Altaylı, hatırlayalım.
Meşhur CIA ajanı Ruzi Nazar’ın talebesi. 1963 Talat Aydemir darbe girişiminden beri bu ülkede yaşanan ne kadar karanlık olay varsa içinden bir şekilde o çıkıyor.
Eski İyi Partili Ümit Özdağ’a, İyi Parti’nin kuruluş aşamasında “Parti falan kurmayın, sokağa dökülün” tavsiyesinde bulunuyor!
İyi Parti İstanbul İl Başkanı Buğra Kavuncu’nun babası Orhan Kavuncu ondan “Fikri liderim” diye bahsediyor! Altaylı ise FETÖ elebaşına “Muhterem Efendim” diye hitap ediyor. Bitmedi... Silivri Cezaevi’nde şüpheli bir şekilde hayatını kaybeden MİT görevlisi Kaşif Kozinoğlu’nun teşkilatta yükselmesini FETÖ için bir tehdit kabul ediyor ve yıllar önce “Kozinoğlu yükselirse Allah Fetullah Hocaefendi’yi korusun. Bu bir felaket olur” diyor.
15 Temmuz
Çarşamba sabahı uyandığımda her zamanki gibi önce cep telefonuma göz attım.
Sabahın 8’inde tam 11 cevapsız arama, sayısız Whatsapp, Twitter mesajı vardı! Herkes sözleşmiş gibi aynı soruyu soruyordu: “Cumhurbaşkanı’nın sağlık durumuyla ilgili çıkan haberler doğru mu?”
Haber dedikleri şey, FETÖ’nün içerideki çözüm ortaklarıyla beraber sosyal medyadan dolaşıma soktuğu alçakça bir yalandan ibaretti. Ama herkes paniğe kapılmıştı. Ve dört koldan FETÖ’nün açtığı taglara “Hayır, bu doğru değil” diye cevap yetiştirmeye çalışıyordu. Kimse atılan her mesajın, yapılan her paylaşımın yalanı daha geniş kitlelere ulaştırdığının farkında bile değildi.
Oysa Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın programı önceki geceden belliydi. Ortada böylesine panik olunacak bir durum yoktu. Sonra Cumhurbaşkanı Erdoğan Ankara’ya geldi ve söylentiler bıçak gibi kesildi. Tabii şimdilik. Çünkü devamı gelecek. Dezenformasyon çağının doğal bir sonucu bu yaşananlar. Yalan ve gerçek birbirine karışmış durumda. AK
Hükümetin 58 ilde bin 585 cemevini kapsayan bir çalışma yürüttüğünü ilk kez bu köşeden duyurduk. Konu son Bakanlar Kurulu’nda da ele alındı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da tam desteğini alan çalışmada 24 Ekim 2021 tarihi itibarıyla ikinci aşamaya geçildi. Ancak hükümetin Alevi vatandaşların sorunlarını çözmek için harekete geçmesi niyeyse birilerini rahatsız etmişe benziyor. Sadece CHP ve HDP değil Avrupa’daki Alevi federasyonları da Alevi vatandaşlar için atılan adımlara karşı çıkıyor!
Onlara göre hükümet inşaat, imar ve para yardımı yoluyla Alevileri satın almaya çalışıyor! İşte bu sığ bakış açısı Alevi vatandaşların sorunlarının çözümü önündeki en büyük engel. Hükümetin Alevilerin sorunlarına bunca zaman duyarsız kalması eleştiriyi hak ediyor. Ancak mevcut sorunların devamını kendi varlık sebebi olarak gören ve atılan adımları yok sayarak çözümsüzlüğü dayatanların oyununa gelmemek lazım.
Alevi vatandaşların yıllardır çok