Bir kendini bilmek hikayesi: Kendini tanımanın özgürlüğüne içsel yolculuk

 Kendinizi bilmek ve tanımak hayatımızın en önemli görev ve sorumluluğudur. Sokrates de kendini bilmenin güçlüğünü bilir, ama bunun çok önemli ve mümkün olduğunu söyler. Bunun için kendinize “Ben Kimim” sorusunu sormanız ve cevabını bulmanız gerekmektedir. Bu yolda elde edeceğiniz cevapların ve bilginin mutluğunuz için hayati önemi vardır.Kendini bilmek bir içsel yolculuktur, kendini keşfetme yolculuğu…İçinizdeki BEN’i bulma yolculuğu. Bu kendini bilmenin hikayesidir, kendini tanımanın özgürlüğüdür aynı zamanda. Platona göre bu kendini biliş yolculuğundaki üç erdem; Cesaret, Ölçülülük ve Bilgeliktir. Sizde bu yolculuk da bu üç erdeme ulaşırsanız, mutluluğa ulaşmanız, huzuru bolluk ve bereket içinde yaşamanız mümkün olacaktır.

Bir Hint Atasözü “Başkalarından üstün olman önemli değil, sen dünküne göre kendinden üstün müsün önemli olan o” diyerek insanın değer vermeye ve kendi rakibinin kendisi olduğuna dikkat çeker. Sizinde girdiğiniz ortamda kendinizi ifade etmenin yolu, kendinizi çok iyi tanımaktan geçer. Çiçero’nun ve Sokrates’in dediği gibi “kendini bilmek” kendini ifade etmenin ilk adımıdır. Kendini bilmek yolcuğunda ilk adım, “Nereden gelip, Nereye gideceğini, Ne yapacağını, Ne yapması gerektiğini” de özetler aslında. Karls Jaspers,”Felsefeyi felsefe yapan hakikati aramaktır, ona sahip olması değil” diyerek insanın özünün de kendi hakikatini aramak olduğuna dikkat çeker. Sizinde kendinizi ifade etmenizin ilk adımı, kendi hakikatinizi aramaktan geçer. Kendi hakikatinizi bilerek hayatınızı devam ettirirseniz, hayat sizin için anlamlı olacaktır.

Mevlana kendini bilmeyi “Kendinden kendine sefer eyle “sözüyle açıklamıştır. Bu biliş kendini arayıştır, kendini tanımaktır: Güçlü yönlerini, zayıf yanlarını, zaaflarını, korkularını, kaygılarını, bildiklerini, bilmediklerini, öğrenmesi gerekenleri... Kısacası: Ne olduğunun ve Ne olmak istediğini, sınırlarını, diğer insanların seni nasıl algıladığının farkında olmayı tanımlamaktadır. Siz “Kendinizi nasıl görüyorsunuz?”,” Karşı taraf sizi nasıl görüyor ve algılıyor?” ve “Karşı tarafın sizi nasıl görmesini isterdiniz? Sorularının cevaplarını bulmaktır. Bu soruların cevaplarını bulursanız, hayatınızın anlamını bulacak ve mutlu olma yolunda ilk adımı atmış olacaksınız.

Aynı dili konuşanlar değil, aynı duyguyu ve amacı paylaşanlar daha kolay anlaşır. Anlamak, , anlaşılmak, anlatmak insanlar arasındaki iletişimin temel amaçlarıdır. Sizin içinde kendinizi doğru ifade etmek ve karşı tarafı doğru anlamak, yani anlaşılmak ve anlamak aslında işin özü de budur. Karşınızdaki kişiyi önce dinler, anlamaya çalışıp sonra konuşmayı alışkanlık haline getirirseniz, önce anlamanız, sonrada kendinizi doğru ifade ederek anlaşılmanız daha kolay olacaktır. Bu da sizin hayatınızı kolaylaştıracaktır. Kendimizi ifade etmenin özü, anlamak ve anlaşılmaktır. “Anlayamamak” gerçekliğinizi kapatan bir perde gibi var olanı görmenizi engelleyen ilk adımdır. Anlayamazsanız, anlatamazsınız ve anlaşılmazsınız. Bu da sizin hayatınızda doğru bir şekilde ilerlemenizi engeller. Bunun için öncelikle anlamayı, sonrada anlatmayı seçerseniz hayatınız daha da kolaylaşacaktır. Kendi benliğinin farkında olman, neyi başarabileceğine yönelik inancınız sizi siz yapan unsurlardır. Yapabilecekleriniz konusunda elinden geleni yapmanız ve başarılara imza atmak sizin önemli güçlerinizdir.

Kendinizi tanımanız ve sizi nelerin mutlu ettiğini bilmeniz ve keşfetmeniz size hayatı daha iyi şartlarda yaşamanıza rehberlik edecektir Bu keşif yolculuğunda arada bir kendinize dönmek, içsel bir yolculuğu adım atmak ve içinizdeki ben’i keşfetmek hayatınızı daha anlamlı kılacaktır. Kendinizi bilir ve doğru ifade edebilirseniz açamayacağınız kapı olmayacaktır. Kendinizin farkına varıp, onu içselleştirmek, kendi gerçekliğinizin farkına varmak kendini bilmek hikayesinin ilk satırlarını oluşturacaktır. Kendinize ilişkin farkındalığınız arttıkça, kendi içsel yolculuğunuzda sahip olduklarınız size hayatın anlamını bulmada rehberlik edecek ve hayatınızda başarılı ve emin adımlarla ilerlemeniz mümkün olacaktır. Konfüçyus, “Akıllı insan kimseyle yarışmaz, böylece kimse onunla yarışamaz” diyerek içinizdeki hazineyi keşfederek, ortaya koyabilmenin zevkini tatmanızın önemine dikkat çeker. Kendi zenginliklerinizi keşfederek, diğerlerinin ne yaptığını önemsemeyin; işinizi yaptığınızdan daha iyi yapın, kendi rekorunuzu her gün bir daha kırın, mutlu ve başarılı olmanızın anahtarı bu felsefede gizlidir. Hayatınızdaki bu yarışta en büyük rakibiniz, kendiniz ve sahip olduğunuz zenginliklerdir. Her yarışta geçmeniz gereken bir rakip vardır: o da kendiniz..

Hayat bu hazinenin keşfidir yolculuk da. Bu keşif ki, sizin kim olduğunuzun resmidir aslında…

Prof. Dr. Hanife GÜZ