Francesco Russo

Küçük yaştan itibaren etrafındaki kadınlar sayesinde, çeşitliliğin ne demek olduğunu öğrenen bir tasarımcı Francesco Russo.

Kız kardeşleri, annesi ve teyzeleri ile birlikte büyürken, annesinin elbise tasarladığı dönemde kullandığı renklerden etkilenen tasarımcı, bu elbiselere uygun ayakkabıları, annesinden aldığı çizim yeteneği sayesinde kağıda döküyor. Ardından çizdiği modelleri tahta parçaları ile kalıba çıkararak ortaya çıkarıyor. Çıkan kalıpların üzerini kumaş ve deri parçaları ile kaplayarak ilk ayakkabılarını oluşturuyor. Böylece gelecekte koleksiyonlarını tasarlarken kullandığı tekniğin temelini oluşturuyor.

Kadınların sadece ayaklarının değil, bulutların üzerinde yürüyormuş hissine kapılmalarını sağlayan tasarımlar ortaya çıkaran, Sergio Rossi markasının özgün tasarımcısı Francesco Russo, adından da anlaşıldığı gibi İtalyan kökenli bir tasarımcı. Bu ona kendi klasmanında rakip olduğu tasarımcılar arasında, tasarım hayatına başlamasında artı bir rol kazandırıyor.

Russo, Milano Moda Akademisi’nde eğitimi tamamladıktan sonra, Costume National’ın erkek bölümünde asistan olarak çalışmaya başlıyor. Asistanlık döneminde tasarım, kumaşlar, renkler ve dönemler konusunda pratik tecrübeler edinirken, aynı zamanda şu anda kendisine esin kaynağı olan Salvatore Ferragamo, Andre Perugia ve Sergio Rossi ile çalışma şansı yakalıyor. Tasarımcı olmak yerine aktör olmak istediğini her fırsatta dile getirse de, küçük yaşlardan itibaren işine olan bağlılığından dolayı, dünyanın en mimari ayakkabılarının tasarımlarına imzasını atıyor.

Ayakkabı tasarlarken mimari formlara her zaman dikkat çekmeye çalışan tasarımcı, demir topuklar, ahşap tabanlar ve özellikle deri ayrıntıları cesurca kullanıyor. Bir kadının ayakkabı ile arasındaki psikolojik bağı çözebilmek adına, yıllardır yaptığı tüm tasarımların 44 numarasını öncelikle kendisine yaptırarak rahat ve kullanılabilir olduğunu test ediyor. Bu, Russo’nun işi yapma becerisini, işini ne derece önemsediğini belirten ‘kişisel’ özelliği olarak kabul ediliyor.

İlk tasarımını 70’lerin sandaletlerinden ilham alarak yapan tasarımcı, günümüzde tasarımlarını fotoğrafçı Carlo Mollino’nun bakış açısından, Bertolucci filmindeki herhangi bir kareden, mimar Zaha Hadid’in çizgileri kullanımından, heykeltraş Brancusi’nin keskin hatlarından esinlenerek hayata geçiriyor.

Francesco Russo’nun tarzı, tamamen ‘femme fatale’ kadınlar için ayakkabı tasarlamaktan oluşuyor. Tasarımcı, kendine güvenen, 11 cm’lik yüksek topukları giymeye cesaret edebilen, tüm vücudunu ayakkabısını giydikten sonra zerafetle taşıyabilen kadınlar için ayakkabı yapmaya devam ettiği sürece, adından sıkça söz ettirecek gibi gözüküyor.

Russo, mimari formlarda ayakkabıları ile tanınmaya başladığı sırada kendisine bir fırsat vererek birlikte çalışmayı teklif eden Sergio Rossi markasında, gün geçtikçe gelişen bir yetenek olmaya devam edecek.