Londra Moda Haftası 2012 vol.2

Marios Schwab’ın hayal dünyası o kadar geniş ki; bize arıları ve Antik Yunan çizgilerini harmanlayarak sunmaktan kaçınmamış gözüküyor. İlkbahar/Yaz 2013 koleksiyonu için siyah,bordo,kırmızı,beyaz ve mavi renklerini tercih eden tasarımcı sezonun vahşi ve sert havasına da uyum sağlıyor. Arıların onu çok etkilediğini söyleyen tasarımcı; doğayla iç içe olan bu hayvanların insan hayatı içinde çok önemli olduklarını düşündüğü için ortaya geleneksel ve mistik detaylar çıkıyor. Amazonlardan esinlendiğini söyleyen tasarımcının koleksiyonunda püsküller,danteller ve süet kumaşlar dikkat çekiyor. Tasarımcılardan farklı bir şey yapmak isteyen tasarımcı, püsküllerinde rafyayı kullanıyor ve bununla bir adım öne geçtiğini ve koleksiyonuna artı puan kazandırdığını görüyoruz.

Londra Moda Haftasında koleksiyonunu görücüye çıkaran bir başka isimde Matthew Williamson oluyor. Central St. Martins mezunu tasarımcı, onun için çok geliştirici olan bir ülkeyi, Hindistanı esin kaynağı olarak aldığını görüyoruz ve buradan yola çıkarak renk paletini oluşturuyor .Desenleri Hindistan’dan Londra’ya kadar bizim huzurumuza çıkarıyor. Etnik desenleri Matthew Williamson’ında kullandığını görüyoruz. Tam bir tasarım dehası olduğunu düşündüğümüz Williamson bize goblen nakışlardan bir görsel şölen hazırlıyor. Renklerinde mavi, turuncu, kırmızı, sarı, yeşil, turkuaz ve beyaz paletini kullanan Williamson,bir yeniliğe imza atarak kendi markası adı altında tasarladığı ayakkabılarla mankenlerini podyumundan yürütüyor.

İlhamını İtalya Carrara’daki mermer dağlarından ve Edward Burtynskys’ın fotoğraflarından alan Nicole Farhi ; kendimizi heykelsi formların dans ettiği bir partide bulmamızı sağlıyor. Zengin dokulardan oluşan koleksiyonunda belden bağlanan ince kemerler, uzun değişik yapıları olan plili elbiseler, plili eteklerin üzerine giydirilmiş salaş kazaklar bizi karşılıyor. Renk paletinde nötr tonlar kullanan tasarımcı; güneş batarken nasıl dağlara vurup renk değişimlerine sebep oluyorsa, Farhi’de bunu değişik pli yapıları oluşturarak gerçekleştiriyor ve doğayı gözümüzün önüne kadar getiriyor. Koleksiyonunda yumuşaklık görülen tasarımcı; İlkbahar/Yaz 2013 sezonunda şık ve rahat bir duruş sergilemek isteyen bayanların gözdesi olacağa benziyor.

Dört yıldan beri markasını geliştirmek için çaba gösteren Christopher Raeburn ; güzel bir zafer elde etmişe benziyor. Bu çalışkanlık ve yaratıcı zeka onda olduktan sonra kim bilir gelecek sezon koleksiyonlarında daha neler göreceğiz? Şimdiden merak ediyoruz. Tasarımlarında yanar dönerli naylon kumaşlar dikkatimizden kaçmıyor. Genelde ip, halat ve dokuma üretiminde ya da otomotiv ve seracılıkta kullanılan naylon bu koleksiyona tam anlamıyla uygun görünüyor. Nedenine gelirsek paraşüt tasarımlarında da kullanılan naylonun,bu koleksiyonda esin kaynağının bulunması. Bu öyle bir esin kaynağı ki; desenlere bile taşmış durumda olduğunu görüyoruz. Raeburn’ın sert hava koşullarını düşündüğünü ve bu havalarda nasıl şık olunur sorusunun cevabını bize koleksiyonunda verdiğini görüyoruz .Ceketlerde kullanılan dantel detayları bize şıklık katarken bizi yağmurlardan da koruyacağa benziyor çünkü; tasarımcı dantellerde lamine tekniği kullanarak onları suya dayanıklı bir hale getiriyor. Yağmurluklarına bayıldığımız koleksiyonda askeri detayların olduğunu ve 1950’lerde pilotlara verilen kaçış haritalarını görüyoruz. İlk günden beri imzası haline gelen grogren kurdeleleri mont detaylarında görmemiz mümkün. Raeburn ; şık, sade ,feminen bir koleksiyonla bizi baş başa bırakıyor.

Minik dokunuşlarla mükemmelliği yaratmayı seven tasarımcılar Justin Thornton ve Thea Bragazzi beş yıl aradan sonra tekrar Londra Moda Haftasında karşımıza çıktılar. Tüm dikkatleri kıyafetlere çekmeye odaklanan Preen markasının ; mankenleri podyuma minimal makyaj ve zahmetsiz bir saçla çıkardıklarını görüyoruz. Silüetlerde keskinliği görüyoruz. Maskülen kimono tarzı bir gömlekte bile bu keskinlik ve incelik söz konusu.Egzotik hayvan derisi desenlerinin olduğu koleksiyonda lacivert beyazın bir arada çok güzel bir uyum sağladığını gösteriyor tasarımcılar bize. Viktoryen gotiklik çerçevesinde tasarlanan koleksiyondaki , dijital baskılı çiçek desenli elbiseler ve derin yırtmaçlı etekleri bizim favorilerimiz arasına girdiler bile.