Editörün Seçtikleri Maraş'ın bedeli

Maraş'ın bedeli

23.10.1997 - 00:00 | Son Güncellenme:

Maraş'ın bedeli

Maraşın bedeli

Atatürk'le birlikte oyları CHP ve sol partilere 'ipoteklenen' Aleviler, Maraş olaylarını, seçim sonrası unutulmalarını ve Madımak yangınını hiç unutmadı. Sonuçta Alevi oylar, büyük ölçüde MHP dahil sağ partilere kaydı

27 Mart yerel seçimlerinden önce Milliyet Gazetesinde yayınlanan 'Yerel Seçimlerde Alevi - Sunni İşbirliği' başlıklı haber, herkesi, ama daha çok Aleviler'i şaşkına çevirdi.
RP lideri Erbakan'ın, bazı belediyelere Alevi adaylar göstermek istediği öne sürülüyor, Erbakan'ın sağ kolu Şevket Kazan da bu haberi doğruluyordu. Olay gerçekti ve aynen şöyle gelişmişti; Erbakan, Prof. İzzettin Doğan'ı aramış ve şunları söyleyerek işbirliği önermişti:
"Batı, Türkiye'de iki senaryosunu oynamıştır. Biri sağ - sol çatışması, diğeri Kürt - Türk çatışması. Ellerindeki üçüncü senaryo da Alevi - Sünni çatışmasıdır. Biz parti olarak yükseldikçe, bu senaryoyu devreye sokacaklar. Bunu önlemede bize yardımcı olun."
Bu analize bir Alevi Dede olan Prof. Doğan da katılıyordu. Sağcılıkla suçlanacağını bile bile, Alevi - Sunni kardeşliği adına her türlü yardıma hazır olduğunu söyledi. RP de, bu çıkışını sözde bırakmadı ve yerel seçimlerde Aleviler'i aday gösterdi. Bir çok Alevi isim törenle RP ye katıldı.
Bu gelişme, temelinde sol yatan bir felsefenin cemaati Alevi tabanda büyük tepki yarattı. Alevi söylemlerin içinde Aleviler'in siyasi kültürlerine ilişkin ipuçları hayli açıktı. "Hangi günahla gelirsen gel, bedelini ödeyip gel. Sakın kul hakkı ile gelme."
Bunun anlamı şuydu; Aalevi felsefesi emeğin yanındadır. Bu da Aleviler'in siyasi anlamda ırkçılık yapmayan, dini siyasete ve ticarete alet etmeyen sol dünyanın içinde olduğunun göstergesidir..
Aleviler daha da öteye gitmiş, MHP'ye gönül veren Aleviler türemişti. Özellikle de Erzurum'da. Başta Aşkale, bir sürü ilçe ve köy, ülkücü Aleviler'in bayrağını taşıyordu.
Alevi oylar, İstanbul varoşlarında ve Güneydoğu'da, sola ve sisteme tepki olarak Refah'a ya da HADEP'e kayıyordu. Alevi nüfusun yoğun olduğu Sivas'ta sol oylar yüzde 30.2'den yüzde 17'ye gerilemişti. Sivas'lı Aleviler sol kesime Madımak'ın bedelini ödetiyor ve ilk kez DYP'ye destek vererek bir milletvekili kazandırıyorlardı. İnanılır gibi değildi ama, geçmişte yekvücut görünen sol siyasal kimlik, son yıllarda MHP'den RP'ye, ANAP'tan DYP'ye kadar uzanan rengarenk bir mozaiğe dönüşmüştü.

"Kimi molla, kimi hacı."
Resul Ekramının Tacı."
Gönül bir kabedir, yap ol hacı."
diyerek söze başlıyor Karacaahmet Sultan Derneği'nden Kemal Dede. Aslında Aleviler'in artık neden sola değil de, DYP'ye ya da ANAP'a yöneldiklerinin nedenleri de, bu felsefede bulunuyordu.
"Bir kere şu biline, biz de siyaset ibadethaneye sokulmaz. Biz her partiye oy veririz, çünkü Aleviler dünyadaki milyarları tek gözle gören felsefe. Kabemiz insan bizim. Her partide insanımız var. Hakikatı gördüğümüz yere oy veririz. İnsan ayırımı yapan birinin peşinden gitmem ben."
"Ya CHP? Sosyal Demokratlar?"
"Onlardan vazgeçtik. Baktık bu parti pek ileri gitmiyor, üstelik geriliyor. Biz de Çiller'e, Yılmaz'a veriyoruz oylarımızı. Onlar da insan, kardeşlerimiz. Ayrım görmüyorsak neden vermeyelim?...

Yine ayni dernek yönetiminden Vahap Güngör, daha çarpıcı bir deyişle merkez soldan kopuş nedenini dile getiriyordu:
"Bize şirin görünüp oy aldıktan sonra, bizim için çalışmayana oy vermeyiz artık."
Karlı Köyü'nden Ahmet Yücel Dede, bir 'rica' ile giriyordu konuya:
"Politikacılardan bir ricamız var. Seçim zamanı buralara gelmesinler. Bize açık açık yalan söyleyip, vaatlerde bulunmasınlar. Artık bizi kandırımazlar. Alevilikte yalan yoktur. Yalanla kapımıza gelmesinler."
Yüreklerinde sol yatan Aleviler'in merkez sağa yönelmesini iteleyen nedenlerden biri de, Gazi Mahallesi'nde yaşanan olaylarla Aleviliğin özdeş kılınmasına eski nesil Aleviler'in isyanıydı. Alevi felsefesine anti tez oluşturacak bu olaylardan kaçarak sağa meylediyorlardı. Aleviler'in sağa entegrasyonuna direnen tek kesim ise, aşırı sol taban üzerinde yeşermeye çalışan gençlerdi.
Alevi cemaatin önde gelen isimlerinden Lütfi Kaleli, bir demecinde soruna bir özeleştiri ile yaklaşıylor ve satır aralarında sağa kayışın ipuçlarını da veriyordu:
"Kayıtsız şartsız örgütlenmeliyiz. Ne yazık ki dökülüyoruz. Örgütlere sahip çıkmıyoruz. Dağınığız, azız. 25 milyon Aleviyiz ama, örgütlü yapımız sadece yüzde 1. Bu dağınıklığımız nedeniyle Türkeş, Erbakan Aleviliği sahiplenebiliyor. Ne hikmetse biz sahiplenemiyoruz."

TOKAT'ın Mesudiye Köyü'nden ak saçlı, çakmak gözlü Bacı Ana; "Atatürk sevilmez mi? Nasıl sevmeyiz? Bizi ondan başka kim sevdi? O bizi sevdi, sahip çıktı. Biz onun için canımızı veririz. Hz.Ali'ye yakındır yüreğimizde yeri" diyor. Kadriye kadın atılıyor coşkuyla; "12 Mart'tan bir gece önce rüyamda gördüm. Kaşlarını çatmış bana bakıyor. Şaşırıyorum ve 'Hayret sen fotoğraf değilmişsin, canlı bir insanmışın, ne güzel derken' uyandım. Ertesi gün 12 Mart oldu. Sanki bize birşeyleri haber vermek istiyordu."
Nereye giderseniz gidin, bir çobanın kulübesinden, kent zengini Alevi evlerine kadar, yaşamlarının üç ayrılmaz parçası selamlıyor sizi. Duvarda asılı bağlama, bir yanında Atatürk'ün portresi, diğer yanında Hz.Ali'nin tasviri resmi. Kimle konuşursanız konuşun, eğer Alevi inanç içerisindeyse Atatürk'e dönük, birgün bile eksilmeyen gönül bağından söz etmeden geçemiyor. Atatürk'ü kendilerinden bir parça gibi görüyorlar. 'Bu kadar biz gibi davranan, bizim dışımızda olamaz' diyorlar. Gerçekten anlatılması güç bir gönül bağı.
DTP Genel Başkanı Hüsamettin Cindoruk da, söyleşimizde Atatürkçü Alevilik'ten söz ediyor ve şunları söylüyor:
"Atatürk'ün yakınında çok Bektaşi vardı. Atatürk'ün özel doktoru Ragıp Bey bir Bektaşi Dedesi'ydi. Eski arkadaşıydı. Aleviler Atatürk'ü kendilerine çok yakın gördüler, çünkü meşrebi aynıydı. Atatürk Bektaşi meşrepli bir adamdı. Demperest, neşeli, şair ruhlu. Türkiye'de kesinlikle Atatürkçü bir Alevilik yaşanıyor."
Atatürk'e tapma noktasındaki bu yakınlığın nedenlerini Yazar Cemal Şener şöyle dile getiriyor:
Atatürk'ten önce inançları ile alay edilmiş, en doğal haklarını bile alamamışlar. En küçük toprak sorunu hırsızlık olarak görülmüş. Osmanlı onları yok saymış, onlar da Osmanlı'yı. Bu yok sayış Kurtuluş Savaşı'na kadar sürmüş. O noktada Mustafa Kemal ile Aleviler'in karşı olduğu güçler çakışmıştı. Yanında yer aldılar, mücadeleye katıldılar.
Aleviler'in Cumhuriyet ve Atatürk'e dönük sevgi ve saygısının nedenini Yaşar Nuri Öztürk, 'Tarih Boyunca Bektaşilik' adlı kitabında John Kingsley Birge'in 'The Bektashi Order of Dervishes' adlı kitabından alıntı ile veriyor:
"Cumhuriyet ilkeleri ile Bektaşilik ilkeleri bir ve aynıdır. O halde Bektaşiler'e göre cumhuriyetin gelişi ile tarikata ihtiyaç kalmamıştır, çünkü amaç gerçekleşmiştir."

YARIN: Alevi gettolar


*Yaşamları sunni iktidarlar altında geçen Aleviler ve Bektaşiler, siyasi tarihlerinde stratejik bir hata yapmadı. 1919'da Mustafa Kemal'in yanında yer alan Aleviler, Atatürk'un laik devlet anlayışına can simidi gibi sarıldı. Cumhuriyetin kuruluşunda maddi manevi rol oynadılar. Atatürk'le birlikte ilk kez muhalefetten iktidar safına sıçramışlardı. Atatürk'ten sonra oyları adeta CHP'ye ipotekliydi. Ne yazık ki verdikleri desteğin karşılığını hiç alamadılar.
B>1950 yılında DP hareketine tüm güçleri ile destek oldular ama, Demokrat Parti, Alevi felsefesine ters düştüğü için iktidarla barışı sürdüremediler ve yine muhalefete düştüler.
* 1965'te TİP ve sosyalist hareketle birlik oldular.
* Yunus Emre, Hacı Bektaş Veli, Pir Sultan Abdal felsefesi ile özdeş Aleviler'e ilk kez 'Biz kardeşiz' mesajı 3. Ecevit Hükümeti Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Deniz Baykal'dan geldi. Aleviler'in bugüne uzanan sosyal demokrat kimliğinin ilk harcı, gazetelerde ağırlıklı yer alan o beyanatla atıldı. İktidarla yeniden barıştılar.
* Bu barış da uzun sürmedi. 12 Eylül öncesi, Ecevit iktidarında yaşanan ünlü Maraş olayları Aleviler'e neredeyse tarihin en büyük darbelerinden birini indirdi.
* Salt bu nedenle 12 Eylül sonrası Alevi oyları siyaset platformlarında değişik kimliklere büründü ve çoğunluk ANAP'a kaydı. DYP ve hatta MDP de bu dağılımdan yararlandı.
* Bu muhafazakar balayı da, belki de felsefelerine ters düştüğünden uzun sürmedi. Yeniden sosyal demokrat kimlik kazandı, ancak oylarını almasına rağmen Alevi cemaati görmezden gelen sosyal demokratlarla sürdürülmeye çalışılan zoraki nikah, CHP lideri Deniz Baykal'ın İstanbul İl Teşkilatı Başkanı için 'Hem Türk hem sünni' beyanatıyla kökten silindi.
* DİE istatistiklerine göre, bugün Türkiye nüfusunun yüzde 20'si, yaklaşık 14 milyonluk bir bölümü Alevi, ancak bu 'Aleviyim' diyebilenlerin sayısı. Aleviler'e göre nüfusları 20 - 25 milyon civarında. Son seçimlerde, hem muhalefet hem de iktidar partilerinin kamuoyu yoklamaları, son yerel seçimlerde İstanbul için birbuçuk milyon olarak belirlenen sosyal demokrat eğilimli Aalevi seçmen sayısının hızla eridiği ve merkez sağa kaydığını ortaya çıkardı.





Yazarlar