Editörün Seçtikleri "O özgürlüğün vicdanıydı"

"O özgürlüğün vicdanıydı"

31.08.1997 - 00:00 | Son Güncellenme:

"O özgürlüğün vicdanıydı"

O özgürlüğün vicdanıydı

"İspanyol sağının ikiyüzlülüğüne ve haksızlıklara karşı çıkan zor davaların adamıydı Federico Garcia Lorca. Doğal bir anti - faşistti. Ve çok özgürdü. Gelmiş geçmiş en özgür varlıklardan biriydi amcam..."

- Nasıl bir insandı Federico Garcia Lorca?
- Lorca'yı tanıyan herkes onun müthiş bir iletişim yeteneğine sahip olduğunu anlatıyor. Etrafındaki herkesin etkilendiğini, baştan çıkarıcı bir karektere sahip olduğunu söylüyorlar. Sanatı denli, insani yanı da baştan çıkartıcıydı. Ender bir vasıf bu. Lorca'nın yaşadığı yıllarda Endülüs'te sınıf farkları çok önemliydi mesela. Beyefendiler, halk arasına girmez; herkesle ahbaplık etmezlerdi. Amcam böyle değildi. Her sınıftan insanla merhabası; ilişkisi vardı. Herkes onun bu özelliğini vurguluyor. Bir de çok espritüel ve zarif olduğunu söylüyorlar.

- Başka?
- Onu yakından tanıyan şair Jorge Guillen "Federico meteolojik bir fenomen gibiydi" diyor mesela onun için. "Bir yere, bir odaya girdiğinde sıcak ya da soğuğu değil; artık yalnız Federico'yu hissederdiniz. Girdiği yerlerin atmosferini değiştiren bir özelliğe sahipti Federico Garcia Lorca. Bulaşıcı bir coşkusu vardı. Ama kederleri de coşkusu denli bulaşıcıydı. Daha kara bir varlık düşleyemezdiniz..."
- Tutkulu muydu?
- Hem de çok. Tutkulu, azimli, çalışkan, eğlenmeyi ve düş kurmayı seven biriydi amcam. Her şeye vakit ayırmak isterdi. Çok okurdu mesela. Çok kültürlüydü.
- Devrimci miydi?
- Tabii ki devrimciydi. Gönlü monarşistlerden değil, cumhuriyetçilerden yanaydı bir defa. Ama hiçbir siyasi partiye ait olmadı, militanlığını yapmadı yaşamı boyunca. Kendisini yakın hissettiği bir parti varsa o da sosyalistlerdi. Ünlü sosyalist düşünür Fernando de Los Rios aile dostuydu. Amcamla, babamı Madrid'de üniversiteye göndermeye dedem, Rios'un ısrarları sonunda razı oldu. Fernando de Los Rios'un bu nedenle gerek amcam, gerekse de babam üzerinde etkisi büyüktür. Granada gibi mutaassıp, kapalı bir taşra kentinden çıkıp başkente, Madrid'e gitmek onlar için dünyayı keşfetmek demekti. Lorca'nın hayatında Madrid, dönüm noktasıdır. Modernliği ve "avangard" olan her şeyi 20'lerde gittiği Madrid'de öğrenmişti. Dini eğitim yerine, liberal eğitimi savunmak gibi o yılların İspanya'sında "ilerici" sayılan her şeye, başkent yıllarında girdi.

- Sanatı da devrimci miydi?
- Evet hem de iki farklı anlamda devrimciydi. İki yapıtını buna örnek gösterebiliriz mesela. Bir yanda "Romancero Gitano" (Çingene Baladları Kitabı), diğer yanda "Şair New York'da" eserlerine baktığımızda örneğin; birbirinden tamamen farklı iki kitabın hem üslup hem öz açısından son derece devrimci olduğunu görürüz. "Şair New York'da" kitabında Lorca, bir peygamber gibi, yeni bir yüzyılın, yeni bir ruh, yeni bir hayat anlayışının doğuşunu anlatır. New York'a 1929'da gitti amcam. Orada, New York'un şimdiye dek görülmüş, yaşanmış şeylerden bambaşka bir ufuk vaat ettiğini; 20. yüzyıla damga basacak ülkenin ABD olduğunu gördü. "Şair New York'da" budur işte. "Çingene Baladları Kitabı" (1923 - 28)'na gelince orada da İspanyol geleneğine getirdiği modern yorum, kullandığı imaj ve metaforlarla sanatının devrimciliğini kanıtlamıştır.
- Ne ölçüde anti Frankist militandı Lorca?
- Baskıcı devlet eğitimine karşı tavır alan, her türlü haksızlığa ve İspanyol sağının köklü ikiyüzlülüğüne karşı çıkan, cadı kazanı kaynatanlara başkaldıran, zayıfların yanında yer alan, zor davaların adamıydı Federica Garcia Lorca. Doğal bir anti faşistti bu nedenle.

- Zengin bir Endülüs toprak ağasının oğluydu kendisi. Ait olduğu dünya için alışılmışın dışında bir çizgi değil miydi bu?
- Federico muhakkak ki değişik bir tipti. Kendisi de zengin bir toprak sahibiydi. Ama çok da zeki ve kültürlüydü aynı zamanda. Ve kurulu toprak düzeni ve Granada gibi İspanya taşrasından gelmesi liberal olmasını engellemedi.
- Annesi kimdi?
- Annesi, Vicante Lorca ilkokul öğretmeniydi. Bu yüzden evin vazgeçilmez öğesiydi kitaplar. Federico'yu okumaya ve yazıp, çizmeye iten annesi olmuştu. "Tutkuyu babamdan, zekayı annemden aldım" dermiş kendisi.
- İyi bir piyanistmiş galiba?
- 18 yaşına dek piyano ve kompizosyun dersleri almış ve iyi piyano çalarmış gerçekten. Ama piyano hocası ölünce müziği bırakmak zorunda kalmış. Granada'da başka piyano hocası yokmuş çünkü. Ve yazıya yönelmiş.
- Müzik kulağı şair için önemli. Ama resimleri de var Lorca'nın. Mesela bunlar kimin?
- Hemen karşımızdaki Salvador Dali'nin Madrid'de birlikte öğrenci yurdunda kaldıkları dönemden kalma. Yanındaki babamın portresi. Angeles Ortiz adında gene önemli bir ressamın. Karakalemler ise amcamın. Cervantes'in bir oyunu için, sahnede kullanılması amacıyla yapmış onları.
- Bu evde çok yaşadı mı Lorca?
- Yaşamının son 10 yılını, yani en verimli, en olgun çağını burada geçirmiş Federico. Kanlı Düğün, Bernarda Alba'nın Evi, Tamarit Divanı hep burada, bu evde yazdığı eserlerdir.
- Bu eve siz ilk girdiğinizde ne hissettiniz?
- Acı çektim. Amcamın arkasından, annem ve babamın çektiği acıyı hatırladım çünkü. Babam, amcama çok bağlıydı. İlişkileri çok yakındı. Amcam yazdığı her şeyi önce babama okuturdu...
- Aralarında kaç yaş fark vardı?
- Babam Francisco, amcamdan dört yaş küçüktü...
- Size nasıl anlatmıştı abisini?
- Bol bol çocukluk anılarını anlatırdı babam. Çok geride kalan ve artık acıyla hatırlamadığı tek anılar bunlardı.
- Evden alınıp götürülüşünü ve bir zeytin ağacı altında kurşunlanışını anlatmaz mıydı?
- Hayır. (Ağlıyor). Bu konuda hiç konuşmazdık.
- Neden? Şairin ölümü "tabu" muydu?
- Evet.
- Size kişisel yönleriyle hiç anlatmaz mıydı abisini? Ellerini ya da mesela gözlerini anlatmaz mıydı?
- Hayır. Çünkü bu ona çok acı verirdi. Babam duygularını dışa vurmazdı.
- Garcia Lorca'nın çocuğu yoktu. Size hiç, "Sen Lorca'nın yeğenisin" diyen olmaz mıydı evde?
- Lorca mitosu zaten başlıbaşına taşıması ağır bir yüktü. Evden dışarı adım attığımız anda hep bununla karşılaşırdık. Evde, bunu dolayısıyla vurgulamaktan kaçınırdı herkes. Amcamdan, herhangi bir akraba gibi söz ederlerdi.

- Şiirlerinden, sanatından bahsedilmez miydi?
- Bu doğal olarak gündeme gelirdi. Babam diplomattı. Ama iç savaşı kaybeden saftan (cumhuriyetçi) geldiği için diplomatik kariyeri bırakıp, yurtdışına çıkmak zorunda kalmıştı. Uzun yıllar Colombia Üniversitesi'nde İspanyol edebiyatı dersleri verdi. Üniversitede bir tiyatro grubu vardı ve amcamın eserlerini sahneye koyarlardı. O yıllarda ben ufak bir kız çocuğuydum. Babamın tiyatro grubunu seyretmekten hoşlanırdım. "Dona Rosita"yı bir provada seyretmiştim mesela. Fazla bir şey anlamamış ama etkilenmiştim. Çocuklar anlamadıkları şeylere çekim hissederler bazen. Okuma - yazmayı yeni öğrendiğim için, temsilden sonra eve koşup, amcamın kitapları arasında etkilendiğim satırları aradığımı çok iyi hatırlıyorum mesela.
- Garcia Lorca ile ilginç ayrıntılardan biri de, sesi ile ilgili hiçbir kayıt olmaması. Şair her şeyden önce ses değil mi?
- Evet bu tuhaf. Ama Federico'nun ses kaydı bir yerlerde olmalı. Buenos Aires'e gittiği yıllarda yapmış olduğu radyo sohbetleri var mesela. O sohbetler nerde? Babam 20 yıl önce öldü. Vaktiyle "amcamın sesi nasıldı" diye sormak aklıma gelmemişti. Ama halam hayatta. Bunu ona sormalıyım.
- Granada, Garcia Lorca'nın 100. yıl kutlamalarının heyecanını yaşıyor. Program belli mi?
- Eserlerini sergileyeceğiz, konferans ve sergiler yapılacak. Ama özellikle de sinema ve videoyu kullanacağız. Dokümanter bir projemiz var. On bölüm. Bölümlerin her biri ayrı yönetmenler tarafından filme alınacak ve Lorca'yı etkileyen yerleri ekrana getirecek. Gençler için ayrıca Lorca dizeleriyle bestelenen rock konserleri yapacağız.
- Gençler, Lorca ile ilgileniyor mu?
- Evet, tabii. Federico Garcia Lorca hep yeni ufuk arayan ve açan biriydi. Onu yeni kuşaklara yaklaştırmanın çok yolu var şüphesiz. Müzik en etkili olanı. Bugün gençler en çok müzikle ilgileniyor, kendilerini tiyatro ya da şiire değil, müziğe yakın hissediyor.
- Amcanızın sizin için en çarpıcı yönü hangisiydi?
- Özgürlüğüydü. Yaşayan en özgür varlıklardan biriydi Federico Garcia Lorca.


Yazarlar