30.09.2013 - 22:03 | Son Güncellenme:
Bilinen odur ki, kadınlar henüz
annelerinin karnında bir bebekken tüm yaşamları boyunca kullanacakları
yumurtalar gelişir ve onlarla birlikte doğarlar. Sonrasında da yeni yumurta
üretimi olmaz. Yumurtalık içindeki yumurtaların artan yaşla birlikte azalması
normal ve fizyolojik bir süreçtir. Kız çocuğunun anne karnında 5 aylıkken
sahip olduğu yumurta sayısı yaklaşık 6-7 milyon kadardır, bu sayı doğumda 1-2
milyona düşer, çocukluk çağında yavaş yavaş azalarak ergenlik döneminden
itibaren ayda bir yumurta yumurtlamak suretiyle bu azalma menopoza kadar aylık
ortalama 350-400 yumurta harcayarak devam eder. Bu yumurtalar
yumurtalıklar içerisinde follikül denen içi sıvı ile dolu küçük
boşluklarda saklanırlar. Küçük kız doğurganlık çağına girdiğinde aylık döngüler
(adetler) başlar. Her adet sırasında yumurtalık bir yumurta geliştirir. Nadiren
birden çok da olabilir. Bu yumurta erkekten gelen sperm hücresi ile birleşirse
gebelik oluşur.
Bir kadının gebe kalabilme
şansı aslında en yüksek 25 yaşları civarındadır. Gebe kalma oranı yaşla
birlikte azalır ve 35 yaşında itibaren bu azalma hızlanır ve 40 yaşından sonra
da belirgin olarak azalır. Daha önce çocuk sahibi olmuş kadınlarda bile gebe
kalabilme 45 yaşından sonra neredeyse imkansız hale gelir. Kişisel farklılıklar
elbette oldukça önemli rol oynayacaktır ama genel olarak 45 yaşından sonra tüp
bebek tedavisi de yapılsa gebelik oranı % 5'in altındadır. Yumurtalık
kapasitesinin azalması ve dolayısıyla üreme fonksiyonunun kaybı menopoz ile
aynı anlamda değildir. Kadın adet görebilir ama anne olma şansı
azalmıştır. Halen adet oluyorum neden çocuk sahibi olamıyorum sorusunun cevabı
bu fizyolojide yatmaktadır.
Ailesinde erken menopoz olan
kadınların özellikle daha dikkatli olmaları gerekir. Bu kadınlarda yumurtalık
kapasitesi daha erken tükenir. Genetik olarak belirlenen menopoz yaşından
yaklaşık 5-10 yıl öncesinden çocuk sahibi olmada sorunlar ve gecikmeler ortaya
çıkabilir, örneğin 40 yaşında menopoza girecek olan bir kadın 30 yaşından
itibaren çocuk sahibi olmakta zorlanmaya başlar. Bu nedenle özellikle
annesinde, teyzesinde ve ablalarında erken adetten kesilme, erken menopoz
durumları olan bayanların anne olmayı ertelememeleri gerekir.
İleri Yaşın ve genetik
etkilerin dışında başka yumurtalık rezervinin erkenden azalmasına sebep
olabilecek başka faktörler şunlardır:
1. Endometriosis
hastalığının kendisi ve çukulata kistleri değişik faktörler üzerinden
yumurtalık rezervini ve gebe kalma kapasitesini etkileyebilirler.
2. Kanser nedenli geçirilmiş
radyoterapi ve kemoterapiler: Özellikle gençlik
çağı kanserlerinin tedavi edilebilir hale gelmiş olması yaşamını devam
ettirenlerde üreme ile ilgili sorunların daha sık olarak görülmesine neden
olmuştur.
3. Daha önceden geçirilmiş
yumurtalık ameliyatları:Yumurtalıktan kist çıkarılması
operasyonu ne kadar dikkatli yapılırsa yapılsın yumurta sayısını azaltacağından
rezerv düşecektir. Özelikle çukulata kisti olarak bilinen çikolata
kistlerinin alınması o taraftaki yumurtalık kapasitesini azaltabilir. Bu
tür cerrahilerin tecrübeli bir operatör tarafından yapılması şarttır.
Laparoskopik operasyonlarda bu konu bazen bir dezavantaj da olabilir. Özellikle
iki taraflı dermoid veya çukulata kisti olanların ameliyatlarının açık
yapılması ve dokuya maksimum özen konusu hekimle iyi tartışılmalıdır.
Tüp bebek uygulamalarında
başarı önemli bir oranda toplanan yumurta sayısıyla ilintilidir. Çok aşırı
sayıların dışında, ideal olan 5 ve üzerinde yumurta elde etmeye çalışmaktır.
Yapılan araştırmalara göre 5'den daha az sayıda yumurta elde edildiğinde seçme
şansı azalmakta ve gebelik oranları beklenenden düşük olabilmektedir. Az sayıda
yumurta toplanan kadınlarda ilaç tedavisi değişiklikleri ile sıklıkla çok
önemli bir avantaj sağlanamaz. Önceki tedavilerinde uzun protokol (lucrin
ve benzeri ilaçlar) uygulanmış olan kadınlarda kısa protokoller denilen faklı
ilaçlar denenebilir. İlaç dozunun yükseltilmesi ile bazen yumurta
sayısında kısmi artış sağlanabilirken bu artış aslında gebelik oranlarına
istenildiği gibi yansımamaktadır. Eskiden beri uygulanan Clomiphene adlı
ilaç kullanılarak, aromataz baskılayıcı adı verilen ve hap şeklinde uygulanan
tedaviler ile zayıf yumurtalık cevabı veren kadınlarda yumurta sayısının
artırılabileceğine dair çalışmalar vardır. Akapunktur ile yumurtalık
cevabının iyileştiğine dair çalışmalar da yayınlanmıştır. Bunların
hiçbirinden fayda sağlanamazsa natürel yöntem dediğimiz ilaçsız tedavi de
denenebilir.
Kadında yeni yumurta
yapımı sağlanabilir mi?
Klasik bilgilerin aksine yeni çalışmalar kadın yumurtalıkları içinde kök
hücrelerin de bulunduğunu göstermiştir. Bu hücreler üzerinden yeni yumurta
üretimi ve gebelik elde edilmesine yönelik çalışmalar deney hayvanlarında
yapılmaktadır. Böylelikle çok yakın bir gelecekte diliyoruz ki yumurtalık
rezervi azalmış kadınların da anne olabilmeleri imkan doğacaktır.
Doç. Dr. Selman Laçin
Medicana International İstanbul
Hastanesi
Tüp Bebek Merkezi Başkanı