KELEBEK ETKİSİ

15 Mart 2016

18 Şubat’ta Haliç Kongre Merkezi’nde gerçekleşen ‘Yarından Sonra’ temalı Intel Teknoloji Konferansı’nda dünyayı şekillendirecek gelecek teknolojilerin örneklerini ve yarının teknoloji trendlerini dinledim ve izledim.
“Teknoloji konferansına gitmek de nereden çıktı?” diyenler olacaktır. Teknolojinin artık sadece bilgisayar ve cep telefonuyla ilgili olduğunu düşünüyorsanız, biraz tazelenme zamanınız geldi demektir.
Mesela Intel Türkiye Genel Müdürü Burak Aydın sahneye akıllı teknolojilerle donatılmış bir BMW i8 ile çıktı. Araba havalı ve güzel olduğu kadar akıllıydı da...
Tabii beni konferansa çeken şey Ezra + Tuba tarafından Intel Türkiye Ar - Ge Merkezi iş birliğiyle tasarlanan Intel Edison platformuyla
akıllı hale getirilen ‘Kelebek Elbise’ oldu.

Giyilebilir teknoloji
Burak Aydın’ın, uluslararası alanda elde ettikleri bir başarı olarak bahsettiği Kelebek Elbise, giyilebilir teknoloji alanında dünya çapında ses getiren bir haute couture yaklaşımı olarak da teknoloji ve moda tarihine geçmiş oldu.

Yazının Devamı

MODA HAFTASINDA BİZİ NELER BEKLİYOR?

12 Mart 2016

Moda haftasında neler var neler yok, hepsini sizin için toparladım. Hafta boyunca defileleri izleyip, günlük özetleri aktarıyor olacağım. Mercedes - Benz Fashion Week Istanbul’un 7’nci sezonu, 14 - 19 Mart arasında Zorlu’da MBFWI alanında gerçekleşecek. Zorlu sadece bu sezon değil, gelecek sezon da yine moda haftasının mekan sponsoru olacak.

Polemikler polemikler

Her sezon, “Moda haftası yapılıyor mu?”, “İptal mi edildi?”, “Bu sezon az tasarımcı katılıyormuş” polemiklerini duyuyoruz. Özellikle son 3.5 senedir, Paris Moda Haftası’ndan hemen sonra uluslarası moda takviminde yerini alan bir etkinliğimiz var. Ancak halen bunların dile getiriliyor olması bana biraz, “Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olma” özelliğimizi
hatırlatıyor.

Davetler davetler

Yazının Devamı

LÜKSÜN ZİRVESİNDE

8 Mart 2016

Hayatımda hep bazı işaretlerin peşinden koşmuşumdur. Karşıma çıkan her şeyin, herkesin bir anlamı olduğunu düşünürüm. 29 Şubat Pazartesi günü Boğaziçi Üniversitesi’nde gerçekleşen Lüks Zirvesi’ne de anlamlar yükledim.
Topuklu ayakkabılarla gittiğim zirvede öğle arasında bahçeye çıktık. Dışarıda öyle güzel bir güneş vardı ve öğrenciler çimin üzerine uzanmış öyle güzel sohbet ediyorlardı ki, ayakkabılarımı fırlatıp çimde koşmak istedim.
Tabii ki bunu yap(a)madım. Üniversite yıllarımda yapabildiğim birçok sıradan şeyin bugün benim için lüks olduğunu anladım.
Zirve çıkışında ‘Lüks
özgürlüktür, küçük şeylerden mutlu olabilmektir’ diye
bağırdım içimden.
En büyük lüks: Mutluluk

Yazının Devamı

MUTLULUĞUN CİSMİ OLUR MU?

1 Mart 2016

Bir köşe yazarı olarak en iyi beslendiğim alan etkinlikler oluyor. Bu şekilde konuyu yerinde görüyor ve markayla bir deneyim yaşama fırsatı buluyorum. Ama o kadar çok etkinlik daveti alıyorum ki, çok seçici olmam gerekiyor. Peki katılıp katılmamaya nasıl mı karar veriyorum?
Mesela davetiye, bir marka-
nın kendisi hakkında söylediği
‘ilk gerçek’ oluyor. Davetiyeyi görür görmez, kafamda o daveti yapan marka hakkında ve davetin içeriği hakkında bir fikir oluşuyor. Bu da kararımda çok etkili oluyor.
Bundan yaklaşık 10 gün önce bir davetiye aldım. Aslında tam olarak bir davetiye denemez; daha çok bir manifestoydu. Mutluluğu ve geçmişte bizi mutlu eden şeylerin bizi yeniden mutlu edebileceğini anlatan bir manifesto. İçinde şunlar yazıyordu:
“Hep birlikte kaybettiğimiz harmonimizi, dengemizi ve yaşam enerjimizi yeniden kazanmak istiyoruz. Anılarımızı canlandırmak, çocukluk günlerimizdeki sıcaklığı tekrar kazanmak ve dünyamızı
yeniden oluşturmak istiyoruz.”

Yazının Devamı

DOĞUM GÜNÜNÜ HEDiYE ETMEK

23 Şubat 2016

Bu nasıl bir başlık diyenleri duyar gibiyim, ama durun. Her şeyi açıklayabilirim. Son zamanlarda özellikle hamilelik ve doğum sonrası süreçte, beni mutlu eden şeyleri düşündüğümde, aklıma hep başkalarının gülümsemesi geliyor.

Çağımızın en büyük avantajı ve çoğu zaman dezavantajı olan hızlı yaşamak
ve hareket etmek, çoğu zaman kendimizi teğet geçmek oluyor. Ancak durduğumuzda neye ihtiyacımız olduğunu anlayabiliyoruz. Ben hızın çok iyi bir kamuflaj olduğunu dans ettiğim yıllarda fark etmiştim.

Hızlı dans ettiğinizde hatalar görünmez, hatta siz bile hatalı bir hareket yaptığınızı fark etmezsiniz.

İşte günlük hayatımızdaki hız da kendimize ne kadar haksızlık ettiğimizi bizden saklıyor. Hep bir yerlere yetişmemiz, bir
iş yetiştirmemiz ya da birçok konuda yeterli olmamız gerekiyor. Tamam da arada durup dinlenmek, hatta eğlenmek lazım. İşte ben de tam bu sebeplerden dolayı, doğum günümü benim gibi hız mağduru kadınlara hediye etmeye karar verdim.

Doğal olarak her biri çok aktif olan sevgili misafirlerimi bir araya toplamak epey zor oldu. Hepsinin ajandası o kadar dolu ki; seyahatler, toplantılar, söyleşiler...

Neyse sonunda hepsini olmasa da davetlilerimin yüzde seksenini bir araya toplayab

Yazının Devamı

BİR DEFİLENİN ANATOMİSİ

16 Şubat 2016

Moda dünyasının çılgın hızına yetişmekte güçlük çektiğimiz günler yaşıyoruz. Dört mevsimin yanı sıra, ara sezonlar, haute couture ve tasarımcı - marka iş birliklerinin defileleri arasında insanın başının dönmemesi mümkün değil...

Peki bu kadar defilenin ardından aklımızda ne kalıyor?

Dünyanın dört bir yanında defile konseptlerinde farklılaşmak adına, dünyanın en ünlü müzeleri, şehirdeki aristokratların evleri ve hayal gücünün sınırlarını zorlayan mekanlar defileler için kullanılıyor.

Neden mi? Tabii ki, fark yaratıp, akılda kalmak için.

Burada mesele koleksiyondaki etek, gömlek değil; asıl mesele, markanın vadettiği değerler.

İşte burada da defile konseptlerinin yanı sıra styling devreye giriyor.

Styling, yaygın olarak, özellikle de yerli ve yabancı, tırnak içinde moda programlarından dolayı bir etekle gömleği kombinlemek olarak biliniyor. Ama styling’in kombin yapmakla hiçbir alâkası yoktur. Styling size bir dünya anlatır. Bir hayat tarzının ipuçlarını verir. Hatta kıyafeti taşıyan kadının iç dünyasına, ruh haline, hayallerine ve gerçeklerine ışık tutar.

Yazının Devamı

BİR NESLİN LÜKSÜ GELECEK NESLİN İHTİYACIDIR

9 Şubat 2016

Geçen gün Instagram’da bir yazı gördüm: “Özel jetle seyahat edip de fotoğrafını Instagram’a koymuyorsan gerçekten zenginsin demektir.” Zenginliğin gösteriş demek olmadığı daha net anlatılamazdı. Zaten günümüzde özel jeti olacak kadar parası olan bir kişi için lüks olan jet değil; havaalanında beklemeden, bir noktadan başka bir noktaya hızlı ve güvenli bir şekilde gidebilmektir.

Lüks olan, yolculuğu sırasında istediği görüşmeleri yaparken bir yandan da masaj yaptırabilmek, uçaktan indikten sonra araba yerine helikopterle kısa sürede varış noktasına ulaşabilmektir.

Özetle burada lüks olan jet değil, jet sayesinde yaşanan seyahat deneyimidir. Bu deneyimin kişiye özel ve güvenli olmasıdır. Daha da önemlisi, kişinin vakit tasarrufudur. Zamanın en büyük lüks olduğu günümüz şartlarında, kaybedilen zamana paha biçilemez.

Eskilerin hayali artık ihtiyaç

Bir de eskiye dönün. Mesela buzdolabının ya da televizyonun lüks olduğu günleri düşünün. Ne günlerdi diyorsunuz değil mi? Yakın tarihe bir bakın. Araba telefonlarını ve ilk kullandığınız cep telefonlarını bir düşünün. Ama bugün bir CEO ve onun ekibinde en alt kadrodaki biri bile aynı cep telefonuna sahip olabiliyor.

Yıllar önce

Yazının Devamı

SUNUM ÖNEMLİDİR

2 Şubat 2016

Londra, Milano ve Paris’te gerçekleşen erkek moda haftalarını geride bırakıp, New York erkek moda haftasına merhaba derken, geçtiğimiz haftalardan iki defileyi sizlerle paylaşmak istiyorum.

Dünyanın bu kadar karışık olduğu ve insanların kendi içine döndüğü bir ortamda moda yapmak ve modadan para kazanmak gitgide güçleşiyor.

Buna bir de inanılmaz bir rekabet eklendiğinde modacıların işleri oldukça zorlaşıyor. Bir de erkek modası yapıyorsanız, buna gerçekten delilik diyebiliriz.

İlk olarak Paris Moda Haftası’nda 2016 - 17 sonbahar / kış için hazırladığı ‘Tokyo Diaries’ adlı koleksiyonunu çok farklı bir şekilde sunan Ümit Benan’dan bahsetmek istiyorum. Geçen sene Tokyo’ya yaptığı seyahat ve Tarantino’nun filmlerinin etkisiyle hazırladığı koleksiyonu, Japon mafyasına gönderme yapan bir castingle sunan Benan, mankenleri bir gün önce sokak sokak gezerek bulmuş. Podyumdaki sekiz kişilik yer masasının ortasında çıplak yatan dövmeli bir kadının üzerindeki suşiler defilenin en can alıcı detayı oldu.



Yazının Devamı