Her konuda söyleyecek sözü olan çizgi dizi: South Park

Popüler kültürü tiye alan ama kendini de popülerleşmekten kurtaramayan bir fenomen...

İletişim Fakültesi öğrencileri, üniversite ortamında kıskanılır hep, derslerinin yaratıcılığa elverişli olması bir yana, sunulan imkanlar geriye kalan zamanlarda da kendi ilgi alanlarını tatmin etmeye birebirdir. Hafta sonunu arkadaş grubunla kısa metrajlı bir korku filmi çekerek geçirebilirsin örneğin. Ya da aldığın alkolün de gazıyla, sevdiğin grubun bahsi geçen klibini, bir de sen yönetirsin.

Colorado Üniversitesi’nde sinema okuyan Matt Stone ve Terry Parker nasıl bir ruh hali ile bilmiyorum ama ‘Orijinal Noel Ruhu’ diye de bilinen ‘İsa Frosty’e Karşı’ adını verdikleri kısa çizgi diziyi böyle yaratmış. Çocukların yaptığı bir kardan adamın canlanıp, önüne geleni öldürmeye başlaması, İsa’yı harekete geçirir ve bu katliamı engellemek isteyen İsa ‘hale’sini fırlatarak, Frosty’nin kafasını koparır. Zekice kullanılan metaforların bu mizahi yansıması, biraz da yaşadıkları ülkenin efsanesi haline gelen ‘fırsatların’ gücüyle, American Fox Network yetkililerince keşfedilir. Matt ve Trey’e, ünlü kişilere Noel kartı olarak yollanmak üzere yeni bir hikaye yaratmaları teklif edilir. -Bizim filmler, eski günleri yad etmek için bir araya gelindiğinde seyredilen keşfedilmemiş şaheserler olarak kalır, o ayrı.- Parlak zekaları, bu girişimi de ışıldatır ve Noel Ruhu’nu bir kez daha canlandıran iki kafadar, beklenen ilgiden fazlasıyla ödüllendirilir. Söylentilere göre George Clooney, hikayeyi belki de kendi kadar ünlü olmadığı için ıskalamasından korktuğu arkadaşlarına yollamak üzere 300 kopya haline getirir. Daha çok kişiye ulaşması için, biraz da teknolojinin nimetlerinden internet araya sokulur ve kamuya bir nevi yoklama çekilir, sonunda televizyonun devreye girmesi kaçınılmaz olur; Matt ve Trey bu seriyi üretmeleri için Comedy Central tarafından görevlendirilir.

Haberin Devamı

İki üniversite öğrencisinin, not alma kaygısından uzak başladıkları bu proje böylece tüm dünyaya presente edilir, ki ben hala her bölümden sonra suratıma yapışan gülümsemeyle bu sunumu alkışlıyorum.

Kısa tarihi böyle şekillenen South Park, dört ana kahramanın bacak kadar boyları ile aklınıza gelebilecek her şeyle dalga geçmesi üzerine kurulu. Her bölümde farklı bir konu işlenirken, gündem de takip ediliyor, hatta kimi zaman gündem yaratılıyor. İşledikleri kavramları acımasızca eleştirmeleri, ‘bu adamların başı nasıl oluyor da derde girmiyor?’ diye düşündürmüyor değil. Popüler kültürü tiye alan ama kendini de popülerleşmekten kurtaramayan bir fenomen...

Haberin Devamı

Cartman, diğer karakterlerin de yardımı ile fazla kilolarını kompleks edinmiş, “Şişko değilim,kemiklerim iri!” cümlesini savunma mekanizması halinde diline dolamış, küfürbaz, agresif, üstüne üstlük her şeyi birbirine karıştırması sonucu olmadığı halde salak görünen kahraman. Fluffy adında bir domuzu ve Kitty adında bir kedisi var. Hermaafrodit annesi ile yaşayan Cartman, tüm yıl boyunca babasını aradıktan sonra, babasının aslında annesi olduğunu ve annesinin kim olduğunun bilinmediğini öğrenir. Bazı bölümlerde söylediği şarkılar ise yorumuyla ayrı sözleri ile ayrı kahkaha krizlerine sebeptir.

Haberin Devamı

Her şeyden önce kendileriyle dalga geçen bu veletler, Kyle’ın Yahudi olmasını malzeme ederler, dolayısı ile tüm Musevileri de. Kyle, her hafta ekürisi Stan’in değişmeyen repliği “Aman Tanrım, Kenny’i öldürdüler!” den sonra katillerin ‘piç’ olduğunu belirtir.

Kenny,her bölümde başka bir şekilde ölerek South Park izleyicileri arasında kendine has bir hayran kitlesi yaratan karakterdir. Mir Uzay İstasyonu kafasına düşer, ya da yıldırım çarpar, bir anda alev alır, donar, fareler yer, ayı kaçırır ama Kenny mutlaka ölür. Fakir, şiddet düşkünü ve sarhoş ailesi ile birlikte köhne bir kulübede yaşar. Nerede konuşmayan ve kendine sürekli zarar veren bir çocuk görsem, adının önüne eklediğim bir sıfat haline gelmiştir Kenny.

Ve Stan... South Park İlkokulu İnekleri Takımı’nın oyun kurucusu Stan, popülerliğinden kaynaklanan karışık bir ruh hali içerisindedir. Kız arkadaşı Wendy, ne zaman onunla konuşmaya başlasa, ‘nedense’ kusar. Sparky adında gay bir köpeği ve onu şuursuzca döven Shelly adında bir ablası vardır. Sürekli kendisini öldürmesi için baskı yapan yaşlı büyük babası ile yaşar.

Kyle’ın, sıklıkla çöp tenekesi ile karıştırılan küçük Kanadalı kardeşi İke, Stan’in çevreci hatunu Wendy ve yine Stan’in –diş telleri yüzünden olsa gerek- peltek ablası Shelly ise dizinin yardımcı karakterleri arasındadır.

South Park’ın doğal zenginliklerinden biri ise kendi kimlikleriyle, ya da sadece sesleri ile diziye katılan konuk sanatçılardır. Chef, Isaac Hayes tarafından seslendirilir ve okul kafeteryasının ahçısıdır. Feleğin çemberinden geçmiş olan Chef, çocuklara hayata dair dersler verir ve seks ile ilgili şarkılar söyler durur. Ayrıca uzaylıların varlığına inanır.

Yağmur ormanları ile ilgili bölümde Jennifer Aniston, Bayan Stevens olarak South Park’ı ziyaret eder. Bir diğer bölümde Radiohead, Cartman’ın yolladığı dokunaklı mektup üzerine Scott Tenorman için konser vermeye gelir. Korn, 312. bölümde South Park’ı bir hayaletten korumak için çocuklara yardım ederken, 112. bölümde Robert Smith , Barbara Streisand adlı korkunç ‘kaltak’ın saldırısına karşı oradadır. George Clooney, Stan’in gay köpeği Sparky olur, Tommy Chong İsa. Zaten inanılmaz bir seyirci kitlesi olan South Park, bu tür sürprizlerle bizi şaşırtmaya devam eder.

South Park’ın ,Amerika-Kanada savaşının tatlandırdığı, şeytanın Saddam’la homoseksüel ilişki yaşadığı, Kenny’nin yüzünü görebildiğimiz, Bryan Adams, Baldwin kardeşler, Brooke Shields, Winona Ryder’ın acımasızca malzeme edildiği 73 dakikalık bol küfürlü Oscar’a aday olmuş muhteşem bir de film versiyonu vardır.

Her konuda söyleyecek sözü olan bir çizgi dizi South Park! Kavramları kalıplarından küstahça sıyırır ve savunmasız bırakır... Duyduklarınız ve gördükleriniz ne kadar hoşunuza gider, ne ölçüde hazmedebilirsiniz tartışılır...