Ölüm bir seçenek mi, beklenmesi gereken bir son mu?

Eski çağlarda hem asilik asaletinin gölgesinde saygı görmüş, hem de dinin yobazlığında lanet edilmiş öz kıyımın bu gün, sıradanlaştığı düşünülüyor olmalı ki, tek başına intihar, istatistiklerde ayrıntı olurken, marjinalleşme dürtüsüyle katılımcıların ‘yaratıcılığı’ prim yapıyor...

İnsanoğlu nasıl da böyle bir hakkı kendinde görüyorsa, her film karakteriyle kendini özdeşleştirmeye meyyaldir. Hiç bir karakterle ilgili geniş tecrübe sahibi değildir fakat, isteklidir.

Bilir ya, sonu ne olursa olsun herhangi bir filmin karesine girmeyi başarmış karakter kayda değerdir.

Bazı oyuncular bu kendini bilmezliği kışkırtır!

Üstelik her seferinde, her filmi ile…

Onlardan birini kaybettik yakın geçmişte, avuntumuz kendi tercihi olma ihtimali.

Işığın bol olsun Robin Williams,

Giderken düşünebilenlerin kafasındaki sorulardan birinin altını yenide çizdin:

Haberin Devamı

Ölüm bir seçenek mi, beklenmesi gereken bir son mu?

Eski Yunan’da idam mahkumlarının, onurlu davranıp intihar etmesine izin verilirdi. Romalılar ise köleler arasında yaygınlaşmaya başlayınca, bu eyleme bireysel çıkarlarını korumak adına hoşgörüsüz davrandı.

Dul Brahman kadınlarının kendini yakması (sati), Japonların ‘hara-kiri’si törensel dokunulmazlığa sahip ayinlerdi. Buda rahipleri arasında da protesto amaçlı kendi kendini yakma geleneği var.

Eski İskandinavlarda doğal ölüm utanç verici kabul edildiği için, yaşı ilerleyen insanlar kendilerini uçurumdan aşağı atarlardı. 17. yüzyılda Fransa’da intihar eden insanın mal varlığı kralın olurdu.

Ne şekilde karşılandığı, tarihin hiçbir döneminde intihar eden kişinin kendi şahsını pek de ilgilendirmediğini düşünüyorum. Onun amacı etrafında şekillenen kalıplara sığmaması değil mi zaten? Arkasında bıraktığı neye inancı sürer ki insanın? Belki de intiharı lanetlemek, sadece bir iktidar kaybı kaygısı...

Neşeli bir intihar olup olmadığını merak ediyorum. Her ayrılık cenaze marşının notalarına hapis değil ya. Bourdin ve Esquirol gibi Fransız psikiyatristler intiharın patolojik olduğunu öne sürüyor. Esquirol’a göre, intihar eden kişi bu davranışı aşırı bir hezeyan halinde gerçekleştirir. Bireyin duygusal ve ahlaki dengesini sarsan sosyal ve çevresel faktörlerin bir takım deformasyonlara yol açtığını belirtmiştir. Bir nevi geçici delilik...

Daha sonraki yıllarda ‘kişi yaşamak mümkünken, ölümü seçer’ diyen Delmas’a göre bu seçimin üç farklı nedenini de şöyle belirtir;

Haberin Devamı

1) çöküntü halleri ya da melankoli nöbetleri

2) kronik çöküntü halleri

3) yapıdan ileri gelen aşırı heyecanlılıktaki son dönemler

Sigmund Freud ise, intiharın açıklanmasının mümkün olmadığını, sadece zemin hazırlayan psişik durumların incelenebileceğini belirtmiştir.

Hıristiyanlığın batı dünyasına egemen olmasıyla birlikte, kilise öğretilerinin felsefe ile koordinasyonu ve ‘insan hayatının Tanrı’ya ait olduğu’ olgusu savunulmuştur. Rönesans ile birlikte kilise felsefesi rafa kaldırılmıştır. 18. yüzyılda özgürlük felsefenin gündemini oluşturduğu için, intihara da bir şans verilmiştir.

Öldürmeye teşebbüs ettiğin kişi kendin dahi olsan, cinayete yeltenen bir katil misin?

Bernfeld’e göre: İntihar eden kişi aslında bir başka insanı öldürmek istemektedir. Çünkü intihar eylemine geçebilmesi için, bu insanı güçlü bir şekilde içselleştirmesi gerekir. Ancak o zaman kişi kendini öldürmekle, önceleri sevdiği ve sonradan nefret ettiği bu ikinci insanı da ortadan kaldıracağına inanabilir. Ayrıca, öldürme isteğinden dolayı duyduğu suçluluğun karşılığını da böylece ödemiş olur.

Haberin Devamı

Bir de zamana yayılmış intiharlar var.. ‘Bu hayattan bir bok olmaz artık..’ diyerek vitesi boşa alanlar. Kendilerini, dalı-çırpısı olmayan, kel bir uçurumdan aşağı bırakanlar…

Her an ölü bulunabilirler.

Televizyon yoktur hayatlarında, gazete, dergi.

Hiçbir haber, kuma saplanmış hayatlarını yerinden oynatamaz.

Patinaj yapmaktan vazgeçmiş, çokça uyuşturucunun, alkolün sınırları dahilinde...

İntihar komandoları ve canlı bombalar ise, aynı acının iki ayrı kutuplarında... Senelerdir haklarında ifade edilen, ‘Haplanıp, eyleme gidiyorlar’ jargonu pek sevilir. Bir insanın inançları uğruna bu kadarını da yapacağı gerçeği ürkütücüdür. Hapı da kendi iradesiyle atmıyor mu? O yapıya hap yardımıyla girmiş ve hap içerek mi örgütleniyor... Ne hapmış be kardeşim!

İntikam intiharları var sonra... Eylemi gerçekleştirmeden önce, kişi oturup ajite bir mektup yazar ve kendisini intihara sürükleyen birinin varlığından bahseder. Son sözü koyar ve gider. Kendi hayatından vazgeçerken, buna sebep olduğuna inandığı insanın hayatını da kanatır. Araştırmalara göre bu tür öç almak, birçok olayda işe yaramıştır. İntihar eden hastalarla uğraşan ruh hekimlerinin bile, hastaları kendilerini öldürdüğü zaman bunalıma girdiklerini ve kendilerini suçladıklarını ortaya çıkmıştır.

Herkes bir rock konserinin hedef kitlesine ertelemez intiharını, bir de klasikleşen yöntemler vardır; kendini asmak, kendini boğmak, kendini yüksekten atmak,kendini suya atmak. Kendini!

Edwin Sheneidman’a göre intihar, ‘Kişinin kendi iradesi ile kendisini yok etmesidir ve çok yönlü bir konu olmasına rağmen, zor durumda olan bir kişinin kendisi için bulabildiği en iyi çözüm yoludur.’

Güzellik mevzuunda ismi ilk telaffuz edilenlerden biri olan Marilyn Monroe’nun 1962’deki ölümünden sonra yapılan otopside, nedenin aşırı dozda alınan barbitürat olduğu ortaya çıkmıştır. Ama araştırmalar bu dozu hatunun bilinçli mi yoksa bilinçsiz mi aldığı noktasında sonuçsuz kalmıştır. Bu tür ölümlere yakıştırılan isim kaza intiharı.. Bir kazaya mı kurban gidiliyor? Peki hani intihar kişinin kendi iradesi ile gerçekleştirilen bir eylemdi?

İrade sahibi olmak bir erdemdir. İrade düşünme ve yargılama yeteneğinin hediyesidir. Peki tek düşünebilen canlı gerçekten insan mı? İçgüdüleri doğrultusunda ilerleyen hayvanlar intihar yoluna sapar mı?

E.Dewey’e göre ‘Norveç kır fareleri her 3.9 yılda bir, düzenli olarak denize üşüşür ve kendilerini yok ederler.’ Ev hayvanları sahiplerinden ayrıldıklarında yemek yemeyi reddedebiliyorlar. Atlarla ilgili hikayeler şekilleniyor...

İnsanlar neden intihar eder? Hayvanlar intihar eder mi?

Platon’a göre kurtuluş ve gelecek yaşama açılım getiren ölüm bir seçenek mi, beklenmesi gereken bir son mu?

Yalom’un iddia ettiği gibi Hemingway, hayatının son yıllarında sağlığı bozulunca, ölümle yüzleşmiş ve ‘sıradanlığını’ fark edince, ölüm korkusuna karşı en önemli savunma mekanizmasını kaybetmiş, son bir çaba olarak ‘Ölüm ona gelmeden, o ölüme’ mi gitmiş?

Hiçbir bilim adamının öngöremeyeceği bir şaşkınlıktır intihar. Sorunu kendi içinde çözmenin problemidir.

'en iyilerimizin sonu genellikle kendi ellerinden olur

sırf uzaklaşmak için,

ve geride kalanlar

birinin onlardan

uzaklaşmayı neden isteyebileceğini

bir türlü tam olarak anlayamazlar.. /Charles Bukowski

Ölüm bir seçenek mi, beklenmesi gereken bir son mu