22.11.2021 - 13:44 | Son Güncellenme:
Dr. Av. Muhammed Hardalaç
Türkiye’nin sahip olduğu zengin kültürün ayrılmaz bir parçası daha, Ani Ören Yeri... Yüzyıllardır ayakta duran bu yapıyı arkeologlar, tarihçiler ve gezginlerden mutlaka dinlemeli, kaynaklardan okumalı hatta bizzat görmeliyiz. Ben ise bir hukukçu olarak ören yerinin nasıl belirlendiğinden, tespit ve tescil işlemlerinin nasıl yürütüldüğünden bahsetmek isterim.
Bu değerli kültürel mirasların belirlenmesi, korunması ve bakımı için birçok mevzuat bulunuyor. Bir yapının ören yeri olarak belirlenmesi yönetmelikle düzenlenmiştir.
Korunması Gerekli Taşınmaz Kültür Varlıklarının ve Sitlerin Tespit ve Tescili Hakkında Yönetmelik’te madde 3/j bendinde ören yeri, “Tarih öncesinden günümüze kadar gelen çeşitli uygarlıkların ürünü olup, topoğrafik olarak tanımlanabilecek derecede yeterince belirgin ve mütecanis özelliklere sahip, aynı zamanda tarihsel, arkeolojik, sanatsal, bilimsel, sosyal veya teknik bakımlardan dikkate değer, kısmen inşa edilmiş, insan emeği kültür varlıkları ile tabiat varlıklarının birleştiği alanları ifade eder” şeklinde tanımlanmıştır.
Kıstaslar neler?
Ören yerlerinin tespit ve tescil işlemleri için de kıstaslar bulunuyor. Yukarıda bahsi geçen yönetmeliğin dördüncü maddesinde bu kıstaslar şöyle belirtilir:
“a) On dokuzuncu yüzyıl sonuna kadar yapılmış taşınmazlardan olması,
b) On dokuzuncu yüzyıl sonrasında yapılmış olmasına rağmen önem ve özellikleri bakımından korunmalarına gerek görülmesi veya bu yapıların ait oldukları dönemin kendine özgü niteliklerini anlatan belge niteliğinde olması ya da var olan bir geleneğin hala sürdüğünün göstergesi olan ve bir bütünün parçası olarak çevreye katkıda bulunan taşınmazlardan olması,
(...)
c) Kentsel sitler için; korunması gerekli kültür varlığı özelliği gösteren tek yapıların yoğunluk, mimari, tarihi bütünlük göstermesi ya da geleneksel kentsel dokuyu bir bütün halinde yansıtması”
Süreç ve yetkiler
Mevzuat kapsamında tescil ve tespit işlemlerinin yapılmasında yetkili olan kişi ve kurumlar da belirlenmiştir. Tescil işlemi için bakanlık tarafından tespiti yapılan taşınmaz kültür varlıkları ile sitlerin korunması gerekli olanlarının, koruma bölge kurulu kararıyla belirlenmesi gerektiği ifade edilir. Tespit için ise kültür varlıklarının Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu’na atıf yapılarak oluşturulacak bir ekip tarafından, teknik bir çalışma ile değerlendirilerek belgelendirilmesi, koruma amaçlı imar planı müellifi, üniversiteler ya da bilimsel araştırma yapan uzmanlarca veya ilgili meslek odası gibi konu ile doğrudan ilgili kişi, kurum ve kuruluşlarca bu yönetmeliğe göre hazırlanarak bakanlık ilgili birimlerine iletilen çalışmaların bakanlık ilgili birim elemanlarınca yerinde kontrol edilmesi gerektiği kaydedilir.
Hayranlıkla gezdiğimiz bu yerler tarihe meydan okuyarak günümüze ulaşsa da onların tespiti, tescili, korunması, bakımı, adlandırılması gibi işlemler mevzuatlar kapsamında düzenlenmiştir. Ani de yukarıda izah edilen hukuki prosedürler çerçevesinde ören yeri olarak belirlenmiştir. 1920’de, Kurtuluş Savaşı sırasında Türkiye Cumhuriyeti sınırlarına dahil olan bu antik kente hukuk nasıl sahip çıkmaktaysa 2012 yılında da Dünya Mirası Geçici Listesi’ne dahil edilip 2016 yılında dünya mirası olarak koruma altına alınmıştır. Tarihte birçok medeniyet görmüş olan bu muhteşem şehir evrensel bir değer olarak ziyaretçilerini beklemektedir.