Elif Erol: Kariyerimde bir kat daha çıktım

Elif Erol, Kanal D’de ekrana gelen günlük dizi ‘Yaralı Kuşlar’da ilk kez kötü bir karaktere hayat veriyor. Komedi kökenli olduğunu söyleyen oyuncu, “Tanınırlığımı iki kat artırdı. Çok güzel tepkiler alıyorum ama ‘Lanet olsun, beter ol’ yazanlar da var” diyor. Erol’la hikayesini, projeyi ve aile hayatını konuştuk.
Yaralı Kuşlar’da canlandırdığınız Hülya bölümler ilerledikçe bambaşka bir hale büründü...
Bu dönüşümü oynamak çok güzel. Dümdüz değil, cezbedici bir rol. Kötü bizde itiyor ama çekiyor da... Bir de yüzde 100 kötü karakter yoktur. Bu kadının da çekmiş olduğu bazı şeyler var. Örneğin, çocuğu olmuyor ve o nedenle bence biraz stresli... Kocasını aslında pek sevmeyen biri. Projede başrollerden biriyim.
Kötü kadını oynamak zor mu?
İlk kez böyle bir karakteri canlandırıyorum. Komedi kökenliyim aslında. İlk etapta gerçekten zorlandım. Çünkü bu kadını iyi irdelemek gerekiyordu ve kısa bir sürem vardı. 2-3 bölümde toparladım...
Bu projenin sizin hayatınızdaki yeri ne oldu?
Tanınırlığımı iki kat artırdı. Çok güzel tepkiler alıyorum ama “Lanet olsun, beter ol” gibi kötü şeyler yazanlar da var. Çok ters köşe bir rolle, kariyerimde bir kat daha çıktığımı düşünüyorum.
Günlük dizide çalışmanın zorlukları neler?
Günde bir bölüm çekiyoruz, ayda 20 bölüm... Bu el birliğiyle aştığımız bir şey. Şu an Bosna Hersek’te dizi yayınlanıyor. Yurt dışı satışlarımız başladı.
Biraz kendi hikayenizden bahseder misiniz?
Yunanistan kökenliyim. Anne tarafım da Bulgaristanlı. İzmir’e çocuk yaşlarda taşındık. Samimi bir ortamda büyüdüm. Ege Üniversitesi Devlet Konservatuvarı’nı okudum. Tiyatro kökenliyim. Aynı zamanda uluslararası lisanslı antrenörüm. Sporcuyum, dans ediyorum ve vokal var.
Kariyerime ‘Çok Güzel Hareketler Bunlar’la başladım. Yılmaz Erdoğan’ın çırağıyım... Hem yazar hem de oyuncu kadrosundaydım. Anadolu Ateşi’nde de yer aldım. Sonra peş peşe diziler ve filmler geldi. 2017-2018’de de Sağlık Bakanlığı’nın yüzüydüm. En son İran yapımı ‘Bana Bir Aşk Şarkısı Söyle’ filminde rol aldım. Sonra da ‘Yaralı Kuşlar’ geldi.
İran yapımı bir filmde rol almak nasıl bir deneyimdi?
O yapımdan sonra İran’da ciddi bir hayran kitlem oluştu. Yeni proje teklifleri de geldi. Ama buraya öncelik veriyorum, belki seneye olabilir.
Erdoğan Ailesi’nin gelini olmanın avantajını yaşadınız mı hiç? Ya da bu yüzden önyargılarla karşılaştınız mı?
Bu durumun medyatik kısımlarını kullanmadım hiç, en iyi özelliğim o. Erdoğan soyadını da kullanmıyorum. “Yılmaz Erdoğan’ın gelini, Deniz Erdoğan’ın karısı” olarak çıkmak istemedim. Zaten akademik bir yönüm ve bileziklerim var. Gelinler içerisinde de akademik yönü en fazla olan benim. Yüksek lisansım devam ediyor. BKM projelerinin hepsine deneme çekimi vererek girdim.
Tabii güzel yanları da var. Ev, akademik bir ev.

‘Nebahat Çehre’nin gençliğini oynamak isterim’

Kariyerinize dair hayallerinizi neler süslüyor?
Festival filmlerinde oynamak istiyorum. Bütün rollerin hakkından en iyi şekilde gelebileceğime inanıyorum. Bir rol için 20 kilo alıp, 20 kilo verdiğimi de hatırlıyorum. ‘Eyyvah Eyvah 3’te çok zayıf buldular mesela, 20 kilo aldım. Spor ve sanat ayrılmaz bir bütün benim için. İleride de bir sanat okulu açmak hayalim. Ata biniyorum, silah kullanabiliyorum ve yakın dövüş biliyorum. Polisiye, aksiyon işlerinde oynayabilirim. Müzikali de istiyorum. Bir de, birinin gençliğini oynamayı çok isterim.
Kimin?
Makyajı silince beni Nebahat Çehre’ye benzetiyorlar. Zerrin Tekindor’a da benzetenler var. Nebahat Hanım’ın gençliğini oynamak isterim.
Oğlunuza Beran’a kardeş düşünüyor musunuz?
Düşünmüyorum. Çocuk büyük sorumluluk. Beran 12 yaşına girecek. Erken anne oldum, onunla büyüdüm. Yaklaşık 3-4 yıl elimi ayağımı işten çekmiştim. Güzel çocuk yetiştirdiğime inanıyorum, eşim de iyi bir anne olduğumu söylüyor.
Sanata ilgisi var mı?
Paris Saint-Germain alt yapısında futbol oynuyor. Bir yanı da amcasına çekmiş, kalemi çok başarılı. Espri anlayışı da hepimizden iyi. Tip olarak Yılmaz Erdoğan’ı andırıyor.
Çocukluğunu oynasa bu kadar benzeyebilir.