24.02.2021 - 14:48 | Son Güncellenme:
Köyde Pırıl ile Seray adlı iki kız yaşarmış. Bu iki kızın karakteri çok farklıymış; Pırıl çok iyi kalpli, tatlı dilli, güler yüzlüymüş. Buna rağmen Seray kıskanç ve kötü kalpliymiş.
Bir gün annesi Pırıl’dan çeşmeden su getirmesini istemiş. Pırıl hemen yola koyulmuş ve çeşmeye varmış. Çeşmenin başında yaşlı bir teyze varmış ve ondan su istemiş. Pırıl hemen ona su vermiş ve elinden tutup oturmasına yardım etmiş. Teyze ona teşekkür etmiş:
-Hayatın güzelliklerle dolsun, kalbin kadar iyi olsun. Konuşurken ağzından menekşeler, güller, altınlar, elmaslar saçılsın, demiş. Sonra da birden bire gözden kaybolmuş.
Pırıl eve gelmiş ve annesine olanları anlatmış. Bir de ne görsün: Anlatırken de ağzından çiçekler, altınlar, elmaslar dökülüyormuş.
İyi kalpli Pırıl ihtiyacı olan kadarını alıp gerisini köydeki fakirlere dağıtmaya başlamış.
Seray bunu duyunca çok kıskanmış. Eline testisini alıp çeşmeye gitmiş ve yaşlı teyzeyi beklemeye başlamış. Bir süre sonra yaşlı bir kadın gelip ondan su isteyince onu kovmuş ve ilgilenmemiş. Teyze:
– Ben yaşlıyım. Üstelik de hastayım. Ne olur bir bardak su versen, demiş.
– Veremem, elbisem ıslanır. Sen onu bırak da, ağzımdan nasıl el maslar, inciler dökülür onu anlat, demiş.
– Madem bu kadar kötü kalplisin, bundan sonra konuşurken ağzından kötü kokular yayılsın, demiş nine. Sonra da ortadan kaybolmuş.
Bu yaşlı teyze aslında bir periymiş. Seray umursamamış ve yorulup köye dönmüş. Bir süre sonra konuşmaya başladığında kötü kokular yayılmaya başlamış. Yaptığı yanlışı anlayana kadar da geçmemiş.
Pırıl’da ömrü boyunca mutluluk ve sevgi ile yaşamış.