CumartesiAklım kesmiyor, İbni Sina

Aklım kesmiyor, İbni Sina

16.10.2005 - 00:00 | Son Güncellenme:

.

Aklım kesmiyor, İbni Sina

yural@milliyet.com.tr İbni Sina'yla ilgili yazılacak çok şey vardır. Felsefeden psikolojiye, müzikten tıbba kadar önemli düşünceleri olan bir kişidir o. Ama benim size burada anlatmak istediğim İbni Sina'nın tarihi kişiliği değil, onun çocukluk yaşamından çıkan ve dilimizde de çok kullanılan, "Aklı kesmek," deyiminin ilginç öyküsü.***İbni Sina çocukken ilk derslerini babasından, daha sonra da devrin tanınmış bilgini Natili'den almıştır. Tıp, geometri ve doğayla ilgili bilgileri de İsmail Zahit'ten öğrenir. Matematiği kimden öğrendiğini bilmiyoruz. Ama babasının onu, matematik öğrensin, diye iyi bir okula yazdırdığı kaynaklarda yazıyor. Buraya kadar her şey iyi. Ama gelgelelim İbni Sina bütün çabasına karşın nedense cebir ve geometriyi bir türlü öğrenemez. Ne yaptıysa boşuna. Sonunda çareyi okuldan kaçmakta bulur. Okulun önünden geçen bir kervana katılarak Afşana'dan uzaklaşır. Kervan yolda mola verir. Kervanbaşı yolcuların en küçüğü olduğu için İbni Sina'yı kuyuya su almaya gönderir. İbni Sina sapına ip bağlı kovayla kuyudan suyu çekerken, birden kovanın ipi kuyunun ağzındaki taşa sürtünerek kopar. Yani ip, taşa sürtüne sürtüne incelmiş ve "inceldiği yerden kopmuş"tur. İlk kez böyle bir olayla karşı karşıya kalan Sina, kendi kendine, "Sürekli gidip gelen bir ipi taş keserse niye benim aklım da çok çalışarak, matematiği; cebiri ve geometriyi kesmesin," der. Sina, bunun üzerine kaçmaktan vazgeçip, kervandan ayrılır ve okula döner.***Kuyu taşının ipi kesmesi ona, bir konuda yoğunlaşıp sürekli çalışırsa her şeye "aklının keseceğini" göstermiştir. Bunu o anda deyiverir: Eğer iyi çalışırsam matematiğe, "Aklım keser!" İşte, bir şeyi anlamadığımız, öğrenemediğimiz, bilemediğimiz zaman söylediğimiz, "Aklım kesmedi", "Aklım kesti", "Aklı kesmek" deyimi dilimize İbni Sina'dan gelmiştir. Bütün sözcüklerin, deyimlerin, atasözlerinin böylesine güzel, zengin ve sırlarla dolu, ilginç öyküleri vardır. Siz de bir sözcükten, bir deyimden yola çıkarak kim bilir nerelere gidip ne dünyalar keşfedeceksiniz. ***Dost, dostluk, yani güvenilen arkadaş, gönüldaş kişiler üzerine söylenmiş pek çok atasözümüz vardır: "Dost acı söyler", "Dost başa, düşman ayağa bakar", "Dost kara günde belli olur", "Dostun attığı taş baş yarmaz," gibi. Bunlar dost sözcüğünün içeriğine uygun söylenmiş atasözlerimizdir. Dost sözcüğü, güvenilen arkadaşlığı tanımlamasına, simgelemesine karşın, dostluk sözcüğüyle bağdaşmayan olumsuz dost deyimleri de vardır: "Dost kazığı", "Dost, dostun eyerlenmiş atıdır", "Dostunla ye iç, alışveriş etme", "Dost ağlatır, düşman güldürür", "Söyleme sırrını dostuna, o da söyler dostunun dostuna." Zincirleme bir güvensizlik bağlantısı içinde hepsi de sözüm ona dost! ***Atasözleri toplumların değer yargılarını içeren, söylenile-söylenile kalıplaşmış eleştiri, gözlem ve yargılar taşıyan özlü sözlerdir. Bir toplumun yaşam felsefesini, dünya görüşünü, kişilerin birbirine bakışını bir yargı niteliğinde belirler. ***Şimdi gelelim bazı sözlerimizdeki dostlukla ilgili ikiyüzlülüğümüze. Sevdiğimiz biri, ya da sözü edilen biri, sözün ortasında çıkıp gelirse, "İyi insan lafının (sözünün) üstüne gelir," denir. Eğer bu kişi istenmeyen, beklenmeyen ve sevilmeyen biriyse ona duyurmadan şöyle söylenir: "İti an, çomağı eline al!" Eğer bir üçüncü göz, iki tane sevilmeyeni bir arada gördüyse, o zaman da, "Bok boku kenefte bulur," denir. Bu, insanlar arasında sevginin, güvensizliğin, dosta bakış açısının ne denli zıt ve uç noktalarda gezindiğinin bir görüntüsüdür.***Dilimizde "bok"tan türemiş pek çok deyim ve atasözü vardır. Ama okullar için hazırlanmış "Atasözü ve Deyimler" kitaplarının hiçbirinde bulamazsınız. Bunların etik (ahlaki) bir anlayışla ayıklanmış olması da başka bir etiksizliktir. Yani bir işgüzarlık, "gereği yok"luk bir davranış biçimidir. Oysa dilimizde, "Boku bokuna," yani pisi pisine, "Bokyedi başı", "Bok yemenin Arapçası", "Bok atmak," gibi pek çok deyim vardır. Böyle yazılar yazarsanız yazınız ve yazarlığınız boka gidebilir. İşte bu ikiyüzlülüğü de bir türlü benim, "Aklım kesmez." Filozof ve doktor İbni Sina, 980-1037 yılları arasında Buhara'ya bağlı Afşana'da doğmuş, Hemedan'da ölmüş dünyaca ünlü bir bilgindir. Tıp konusunda bıraktığı "Kanun" adlı kitabı 17. yüzyıla kadar tüm dünyada başvurulan en önemli kaynak eserlerden biri sayılmıştır.

KEŞFETYENİ
Ünlü fenomenin hastane paylaşımı sevenlerini korkuttu!
Ünlü fenomenin hastane paylaşımı sevenlerini korkuttu!

Cadde | 05.05.2025 - 14:51

Ünlü fenomen Yasemin Şefkatli, hastaneden yaptığı yeni paylaşımla takipçilerini korkuttu.

Yazarlar