Ege İnanın güzel günlere

İnanın güzel günlere

16.11.2022 - 07:00 | Son Güncellenme:

Zirve mücadelesi veren Ankara Keçiörengücü’nü geriden gelip mağlup eden Göztepe’nin keyfi yerine geldi. Sarı kırmızılıları değerlendiren usta kalemlerimiz, “Salt üç puanlık kazanım değil bu skor. Aynı zamanda geleceğe umutla bakmamızı olası kılan yol gösterici. Kenar yönetimi, futbolcusu ve taraftarıyla bütünlüğü sağladılar. Devamının gelmesi en büyük temennimiz” dedi

İnanın güzel günlere

Bülent Buda: Sezon başından bu yana en nitelikli kenar yönetimi kararları. Ve de bu kararların alınmasına katkı veren tribün tepkisi. Ve onların muhteşem itici gücü. Ve o itici gücün kaldırım taşlarını döşediği geriye dönüş. Keçiören’in fantastik golünden sonra ikinci gol arayışlarına izin vermeyen kolektif direnç. Ve de teknik birimin elbette taraftar tepkisiyle silkinip sorunun ayırdına vardığı geri dönüş sinyalini veren hamle. Palmer’in uzun beklentiden sonra Premier Lig’de izleyebileceğimiz üç puanlık golü. Meşin yuvarlağı sağ ayağı ile okşar gibi önüne çekişi ile uzak direğe yuvarladığı birinci sınıf sol iç plase. Günün değil, liglerdeki haftanın golü. Salt üç puanlık kazanım değil maç skoru. Geleceğe umutla bakmamızı olası kılan yol gösterici. Hayatı bir şampiyon gibi yaşamak isteyenler ve şampiyonluktan başka bir hayat düşünmeyenler için...

Haberin Devamı

Fatih Tanfer: Göztepe, üst sıralara tırmanmak adına çok önemli olan üç puanı aldı. Üç puan kadar sevindirici olan, bilhassa ikinci yarıda güçlü, dirençli ve en önemlisi pozitif bir oyun anlayışıyla oynamalarıydı. Takımın en büyük avantajı hızlı hücuma çıkma ve rakip defans arkasına atılan doğru toplardı. Ve sonucunda pozisyona giren bir Göztepe vardı. Bugüne kadar en üretken maçlarından birisini oynadı. Keçiörengücü deplasmanlarda çok etkili bir takımdı. Ancak Göztepe’deki oyuncuların performansları üst düzeye çıktı. Yasin’in, Mamah’ın pozitif katkısı oldu. Atınç’ın da oyunda olması bence takım adına büyük güç. 1-0 mağlup duruma düşmesine rağmen iyi mücadele etti. Maçı ciddiye aldı. Ve harika seyircisinin desteğiyle maçı galip bitirdi. Galibiyet kadar futbolcuların kazanma azmi, hırsı ve coşkusunu sahaya yansıtmaları önemliydi. Ve gelecek adına umut verdi.

Haberin Devamı

Mehmet Demirtaş: Atınç, bu seviyede profesyonel basitliğiyle oynuyor. Onun olduğu maçlarda takım daha güvende. Emir, alanını kontrol etmekte, dinamik ve taktik disiplin seviyesi çok yüksek bir savunmacı. Beklerin hücuma bilinçli bir şekilde sorumluluk alarak gitmesi çok yararlı lakin geri dönüşlerde sorunlar yaşanıyor. Yalçın-Palmer değişikliği kenar çizginin geldiği günden bu yana yaptığı en iyi hamleydi belki de. Ali Akman rakip savunma arasında kaybolmadığı ölçüde topu kıymetli ve paylaşımcı kullanıyor. Kvasina, fiziğiyle eşleşme bozmada işçiliği gayet yerinde. Palmer’in golü hazırlanış bakımından mükemmele yakındı, onun bitiriciliği ustalara özgüydü. İletişim, zamanlama, pasın yönü ve şiddeti ölçeğini ayarladıklarında da uzun veya orta metrajlı trafikle rakibin kilidini açabilecek seviyedeler. Değişiklikler, Göztepe’nin oyun kalitesini artıran nitelikteydi. Yüksek tempolu oyunu maç boyuna yaymak için alternatif de şart. Antrenman, maç pratiği ve nokta takviyelerle futbollarını geliştirip kazanma alışkanlıklarını seviye atlatacaklardır.

Koş, atıl, oyna!

Bülent Buda: Epey genç var alanda. Lakin gollerden ilki İbrahim’den, ikincisi de Marco’dan. Ne yaman çelişki! İki futbol mevsimi öncesi Süper Lig’e tırmanma yarışında olanlar günümüzde bir alt ligde tutunma yarışı içindeler. Eren Erdoğan niye ilk 45 dakika kulübedeydi? Kaç adet Eren’den daha iyisi var alanda? 70 dakika 10 kişiyle oynayıp neredeyse tek net gol pozisyonu vermeden maçı bitirmek deneyimli-genç karışımının mutlak kazanma isteğinin bir tür dışa vurumu olmalı. Bir de sevgili Sinan Kaloğlu’nun maç sonu yorumunu dinlerken, ‘Duygularım acemi elde patlatılan şampanya gibi köpüklendi’. Sıra dışı bir maç sonu yorumuydu. Takımına, rakiplerine böylesine sevecen, saygıyla bakan spor adamlarına bu kentin sporunun geleceği için yaşamsal gereksinimi var. Ne denli kötü günlerden geçsek de böylesine yürekli, sevecen, gerçek sportmen spor adamlarıyla övünmeliyiz.

Haberin Devamı

Fatih Tanfer: Altay, derbide Altınordu karşısında 20. dakikadan itibaren 10 kişi oynamasına rağmen maç boyunca sağlam defansıyla öne çıktı. ‘Bazen eksilmek çoğalmaktır’ derler ya, Altay maç bitimine kadar hiç eksik oynadığını hissettirmedi. Çünkü hırs, yeteneğinin önüne geçti. Mücadele ile azim birleşince ortaya alkışı hak eden bir Altay çıktı. Defans görevini yaptı. Ancak Björkander atletik yapısı, gücü ve hava toplarındaki başarısıyla takımın yıldızlarından birisiydi. Tolga Ünlü de inanılmaz performans sergiledi. Takımda herkes koştu, mücadele etti. Sahada ne yapmak istediğini bilen bir takımdı. Sisteminden asla taviz vermedi. Teknik Direktör Sinan Kaloğlu’nun da takıma nasıl olumlu bir kimlik kazandırdığını gördük. İyi bir takım yarattı ve taraftarına moral verdi. Büyük Altay camiası bu alkışı hak eden takıma sahip çıkmalıdır.

Haberin Devamı

Mehmet Demirtaş: Altay’ın derbi zaferini iki perspektif ile değerlendirecek olursak; küçük resimde yaklaşık 80 dakika 10 kişi oynadığı rakibine karşı kılçıksız bir ikinci yarı çıkarttı. Büyük resimde ise bir aydır her karşılaştığı rakibinden puan ya da puanları sökmeyi başardı. Evet topyekun bir savaşımın içerisindeler. Armalarına, renklerine ve de geleneklerine olan bağlarını, sanki kramponlarına bağcıklarıyla birlikte asıyorlar. Lakin gösterilen bu çabaların anlamlı kılınması için iki faktör vardı. İlki gol, ikincisi üç puan. Altınordu akınlarına karşı doğru durdular, bütüncül hareket ettiler, bloklar arasında boşluk vermediler. İleri uçlarsa nizami biçimde aktifti, sarkmalarda başarılıydı, pozisyonlar buldu. Akan oyunda bulunamayan ilaç iki duran topta geldi. Eğer zorlu bir etaptaysanız, kemerleri sıkıp eldeki malzemelerle iyi bir menü çıkarma uğraşındaysanız detaylarda hata yapmamalısınız. Altay son 1 aydır futboluyla sonuçlarıyla pragmatik oyununu tabelayla birleştirmede kusursuza yakın gidiyor. 

Haberin Devamı

Şeytan’da eksikler yokluğunu hissettirdi

Bülent Buda: Maçın bitiminde sevgili Ufuk Kahraman’ın yenilgiye gerekçe aramadan gerçekçi yaklaşımını dinledikten sonra oyunun bitiş skoruna ve de sergileniş biçimine ağır, eleştirel bir bakış açısı getirmek içimden gelmedi. Ve de Erdi, Ahmet Dereli, Kubilay, Rıdvan, Emircan, Ali Emre’yi gözlerim aradı. Yoklukları derinden duyumsandı. Mevsimin bence en kötü futbolunu oynadılar. Toparlanmaya yaşamsal gereksinimleri var. Elbette süreç olarak köprülerin altından çok su geçecek. Temel, yaşamsal beklenti o süreci doğru yorumlamak, dönüştürmek.

Fatih Tanfer: Altınordu, 20. dakikada 10 kişi kalan rakibi karşısında tempoyu hızlandıramadı. O bildiğimiz agresif ve canlı oyun yapısından ve coşkusundan eser yoktu. Önde baskı hiç yapamadı. Savunma uyumsuzdu, ilk toplarda da müdahaleleri yetersizdi. Takım boyu uzadı. Başta Ahmet İlhan hücumda topla buluşamayınca geri gelmek zorunda kaldı. Elbette gücü de yetmedi. Oyun planı da kötüydü. En önemlisi fiziksel güç ve mücadele yönünden başarılı değildi. Efor sarf etmeden, doğru oynamadan maçı kazanmak mümkün değildi. Bunu da bu maçta gördük. Altınordu’nun bir an evvel kendini toplaması gerekir.

Mehmet Demirtaş: Altınordu, bol hasarlı geçen son üç maçında 0 çekerken Altay derbisinde rakibine karşı ne baskı kurabildi ne de geçiş hücumlarında siyah beyazlılara zorluk yaşattı. Tuzlaspor-Samsunspor-Denizlispor üçgenini hatasız geçen kırmızı lacivertlilerin oyun ezberini yukarı taşıması beklenendi. Lakin bu gerçekleşmedi. Rakibin kim olduğunun önemi yok sahada vasatı geçemez, üç pası bir arada göremezsen karşındaki her takım zorlu gelir. Kaybedilen son üç maçta bir kez gol sevinci yaşıyorsanız, bu durum performansınızın ne kadar düşük olduğunu anlatır. Ufuk Kahraman’ın bu kadro ile oyunu domine etmesi mümkün değil. Fakatların bol olduğu süreçte düşünülüp üzerine konuşulması gereken pek çok mesele var. Çaresiz bakışların yansıdığı fotoğraf karelerini sevinç nidalarına çevirmeleri de olası.

Bodrumspor şaşırttı!

Bülent Buda: Ev sahibi Pendik, yaklaşık 20 dakika vites yükseltti. Ve o sürece üç gol, bir de Ali’nin kurtardığı penaltı sığdırdı. Ligin başından bu yana Bodrum’un neredeyse pozisyonsuz ilk günü. Alışılmış oyun karakterinden uzak, basit bir takım kimliği şaşırttı doğrusu. Regattin, Kappel, Thuram rakibin üç golcüsü, oyun karakterini maçın bütününde sergilerken İsmet Hoca ile futbolcularının bu karakterlere karşı özel bir önlem arayışı içinde olmadıklarını biraz da şaşarak izledik. Bu bağlamda ve de aşamada eleştirimiz skor ya da yenilgi değil. Canımızı sıkan ya da üzen, basit görünüm ile kolay teslimiyet.

Fatih Tanfer: 30 dakikada yenilen üç gol, Regattin’in kaçırdığı penaltı maçın genel görüntüsünü herhalde özetliyor. Savunma hataları üst düzeydeydi. Oyuna bir türlü adapte olamadılar. Takım halinde kötü bir oyun sergilediler. Bodrumspor’un bu maçtan çıkaracağı dersler olduğuna inanıyorum.

Mehmet Demirtaş: Haybeye yenilen gollerle yarım saatte maç bitse de resmiyet kazanması son düdüğü bulacaktı elbette. Bodrumspor’un bu denli savruk defans yapısına alışık olmadığımız için izlerken tepkilerimizi kontrol etmekte zorlandık. Aslına bakılırsa ikili mücadelelerde, pas akışında ya da üç direği yoklamada ezilmediler. Mesele oyunun kendisindeydi. Yani daha yerden ve de bilinçli oynasalar en azından tabela bu farklı yenilgiyi çıkartmazdı. Pendik ve Bodrum arasındaki temel fark, rakip ceza sahası üzerinde yapılan pasların hedefe yüksek verimde ulaşmasıydı. Pendik hücum hattı hem topu ele geçirdi hem de geçirdikten sonra pratik manevralarıyla sonuca gitti. Yaşanan bu düşüş ikaz için en büyük tepki olmalı.

Manisa’da coşku var sonuç yok

Bülent Buda: Sevgili Levent Eriş’in seçimlerine karışmak bize düşmez ama sanki bazı futbolcular kulübede biraz fazla bekletiliyor. Bu da takımın topa sahip olma ile atak üstünlüğüne olumsuz yansıyor. Ömer kalesini terk etme tercihini biraz abartmıyor mu acaba? Taha talihsiz bir giriş yaptı oyuna. Adem Büyük kendini fazladan hırpalıyor. Oysa onun bitirici vuruşlarda daha zinde olması gerekmez mi? Batuhan Kör kendini bütünüyle oyunun içine attığında futbol karakteri daha da belirginleşiyor. Takımın bütününün coşkusunda, tutkusunda yaşamsal bir sorun yok. Ancak alanda daha güçlü kramponlarla diziliş yaşamsal önemde.

Fatih Tanfer: Manisa FK yazılarımız maalesef ‘ahla vahla’ geçiyor. Bu kadar güçlü kadrosu olan bir takımın bir ileri bir geri gitmesini bir türlü kabullenemiyorum. Nedense gerekli dersler bir türlü alınamıyor. 5. dakikada Taha’nın kendi kalesine attığı gol, şanssızlık mı motivasyon eksikliği mi, anlayamıyorum. Artık futbolcular sahada daha sert, mücadele eden, coşkusu üst düzeyde oyun karakterini sergilemek zorundalar.

Mehmet Demirtaş: Eğer ki doğrultunuz lig içerisinde üst basamaklarsa, sizin için futbolun yazılı olmayan birkaç kuralı vardır. Onların en temel taşı ise istikrar. İçinde bulundukları oyunun temel amaçlarındandır ileri hattı topla buluşturma. Bunu beceremediler. Bandırma’nın 22 şutu ile ezildiler. Doğaçlama oynayan ve oyuncularının bireysel yetenekleri üzerinden bir çıkarım peşinde olan bu takımın oyun planı tam olarak nedir?