Ne Eurovision yarışmasıymış

Yanlış anlaşılmak da istemiyorum.Sertab Erenerin aldığı birinciliği küçümsemiyorum aksine çok önemsiyorum. Bu birinciliğin Türkiyenin tanıtılması kadar Türk insanının özgüvenini yakalaması adına da önemli buluyorum.Yıllarca televizyon karşısına geçip boynu bükük oturmuş olmak, başarısızlıklarımızı siyasi ve komşuluk ilişkilerine göre açıklayan bir millet olarak bu yarışta birinci gelmenin bir başka anlamı var bizim için.Biliyorsunuz birkaç haftadır Kievde düzenlenecek yarışmaya katılacağımız şarkıyla ilgili fırtınalar estiriliyor.23 yıldır Fransada yaşayan ve Pariste bir jazz barda çalışan Gülserenin seslendirdiği şarkıyı birçok müzik otoritesi gibi ben de beğenmedim.Ama sonuçta bir yarışma düzenlenmiş, seçici kurul yüz küsur şarkı arasından "Rimi rimi rey"i finalist yapmış ve finalde oylar Gülserene gitmiş.Eğer bu yarışta hile yoksa, torpil yoksa ve herşey kuralına göre yapıldıysa bize düşen Kievdeki yarışmaya kadar şarkıya yeni düzenleme yapıp aksaklıkları düzeltmek değil mi?Tabii TRTnin bir başka radikal karar alıp yarışmayı iptal etmesi ve geçtiğimiz yıllarda olduğu gibi birine veya birilerine sipariş vermesi de mümkün.Ama gölgesinden korkan TRT yöneticileri bana göre bu adımı atamazlar.* * * Söylenenleri, tartışmaları biliyorsunuz.Tamam şarkıyı beğenmemiş, yarışmada hiçbir şans vermemiş olabilirsiniz ama işin özünü alıp bir başka noktaya çekmek kimin hakkı..."Bu kadın, dünyadaki en iyi, en büyük şarkıyı söylese de o fizikle, o kalçalarla, o Shakira gibi şeylerle bir şey yapamaz..." demek bir müzik üstadına yakışıyor mu?"Kız resmen sahnede striptiz yaptı, çok çirkin bir görüntüydü. Kabadayı mı, şarkıcı mı belli değil..." diyerek, sözü yiyen mi söyleyen mi rezil olur?Acaba dünyanın en büyük sanatçıları mükemmel fiziğe sahip olanlarda mı? Bizde Eurovision yarışmaları nedense pek bir önemsenir. Yurtdışında Eurovisiondan bahsetseniz, çok az insan bu konuda sohbet edebilir; çünkü bir Avrupalının gündeminde bu yarışmaya pek yer yoktur. En güzel buruna, en güzel kalçaya, en güzel yüze sahip olmak bütün kapıları açar mı?Tekrar ediyorum.Ben şarkıyı beğenmedim.Ama konunun bu noktaya çekilmesini ve bir insanın gururunu ayaklar altına alan bu tür sözleri doğru bulmuyorum.* * * Madem Eurovision Şarkı Yarışması, Türk insanı için bu kadar önemli, TRT için vaçgeçilmez bir prestij konusu...O zaman ille de Türkçe şarkı inadı neden?İki yıllık deneyim bize birşeyler kazandırdıysa ve aldığımız derecelerden çok da mutluysak neden İngilizce bir parçayla katılmıyoruz?Kalıpların dışına çıkılabildiğinde neler yapabileceğimiz ortadayken; neden on yıl, yirmi yıl öncesinin tartışmalarının yine içine giriyoruz?* * * Bir başka ayrıntı daha...Yarışmada 17 kişilik jüriden 14 kişisi Gülserenin "Rimi Rimi Rey"ini seçmiş. Bu şarkıya oy veren insanlar nerede, merak ediyorum. Çıkıp "Evet biz onu seçtik..." demezler, bir insanı günah keçisi yaparlar...İster bir sanatçı, ister sokaktaki insan...Fiziğinden dolayı eleştirilemez, aşağılanamaz...Bu şarkıya inanmıyorsanız, bu sene Eurovisiona katılmaktan vazgeçersiniz olur biter... İki gün üst üste İzmirde görev yapan bir asistanın bana yolladığı mesajları yayınladım. Bu satırları dikkatlice yeniden okumanızı tavsiye ediyorum. Neden mi?Çünkü üniversitelerimiz bilim üretmeye konsantre olacağına kendi derdine düşmüş durumda. Devlet üniversiteleriyle vakıflar arasındaki fark gün geçtikçe artıyor. Geçmişte sınıflarının en iyileri üniversitede kalmak için bir yarış içine girerlerdi. Şimdi ise hocalar asistan bulmak için ekstra bir çaba göstermek zorunda. Tanınan imkanlar, geleceğe dönük beklentiler azaldıkça bu durum giderek daha da kötüleşecek. Bu yorumları yayınladıktan sonra bana gelen maillerden anlıyorum ki, bu durum tespiti sadece İzmirdeki üniversiteler için değil Türkiye geneli için geçerli. Bir ülkenin kalkınması için üniversitelerden daha önemli ne olabilir ki.Bu konuya önümüzdeki günlerde biraz daha fazla gireceğim. dsipahi@milliyet.com.tr Üniversiteler asistan bulmakta zorlanıyor