Ekonomi'1980 öncesi gibi işçi işçiye düşman ediliyor'

'1980 öncesi gibi işçi işçiye düşman ediliyor'

07.01.1997 - 00:00 | Son Güncellenme:

'1980 öncesi gibi işçi işçiye düşman ediliyor'

1980 öncesi gibi işçi işçiye düşman ediliyor

Türkiye'nin üye sayısı itibariyle en büyük sendikası Türk - İş. Sokağa çıktığı zaman kısa bir süre önce Çiller'in azınlık hükümetinin örneğini yaşadığı gibi hükümet bile düşürebiliyor. Şimdi Türk - İş kendisi partileşmeye çalışıyor. Bunun bir sınıf partisi olmayacağını ve köylüsünden doktoruna kadar geniş kitleleri kucaklayan yapıya sahip olacağını söylüyorlar. En önemli özelliklerinin ise halka yalan vaatte bulunmamak olacağını belirtiyorlar. Mevcut partilerden ağzı yanmış halkın sendikanın kuracağı bir partiye nasıl bakacağı meçhul. Ancak Jaguarlı sendikacıları hatırlayanlar bu partiye de pek inançla bakmayabilirler. Türk İş Başkanı Bayram Meral'le partileşmeyi ve sendikal hareketi konuştuk. Meral özellikle Türk İş'li işçilerin Hak İş'i olması için yapılan baskılara ve işçilerin 1980 öncesinde olduğu gibi yaşadığı kavgalara dikkat çekiyor. Endişe duyduğunu söylüyor.
Türk İş'in şu günlerde, önceki gün Kızılay'da yapılan eylemeni saymazsak, en popüler yönü parti kurma hazırlığı. Parti işi nasıl gidiyor?
Türk - İş'in parti kurması talebi tabanda çalışan işçilerden ve halkın bir bölümünden gelmektedir. Bunun nedenini biz şuna bağlıyoruz: Türkiye'deki siyasi partilerimiz hükümet olamadılar. Hükümet olmadan evvel meydanlarda büyük vaatlerde bulundular. Hükümet olduktan sonra ise verdikleri sözlerin hemen hemen hiç birini yerine getirmediler. Bu nedenle halkta bir karamsarlık, umutsuzluk söz konusu oldu. Siz seçmensiniz seçiyorsunuz, hükümet yapıyorsunuz, ardından bir sorununuzu çözdürmek için ricacı oluyorsunuz. Seçen seçilene ricacı oluyor. Bu nedenle gerek vatandaş gerekse çalışanlar bir arayış içine girdiler. Biz niye bir başkasına oy veriyoz da arkasında koşuyoruz, kendi partimizi kuralım ona oy verelim fikri ön plana çıktı. 3 milletvekili de çıkarsak 50 millitvekili de çıkarsak bizim sorunumuza tercüman olur. Bugünkü Meclis aritmatiğinde 550 milletvekilinin içinde 5 tane işçi kökenli milletvekili var. Memur kökenli yok, esnaf desen son derece az. Kısacası belli bir zümreye hizmet üreten, onu da üretiyor mu üretmiyor mu belirsiz bir meclis var. Bu olaylardan dolayı siyasi parti oluşumu meydana geldi. Ancak partileşme sürecinde yalnız işçi değil, köylüsü, memuru, esnafı, doktoru da olacak.
Sınıf partisi olmayacak yani.
Türk - İş lokomotif olacak. Öncü olacak. Ama dediğim gibi geniş kapsamlı bir yapılanma olacak. Şu an tabanda bu oluşum tartışılıyor. Hızla ilerleyeceğiz.
Sendikaların siyaset yasağı halen sürüyor. Partileşme ne tip bir yapılanmada olacak?
12 Eylül'den kalan anti demokratik yasalar yüzünden parti kuramuyoruz, siyaset yapamıyoruz. Ama tabi bunu aşmanın formülünü bulacağız.
Türk - İş yöneticilerinden biri partileşmenin başlangıcında DSP ile ittifaktan bahsetti. Böyle bir çalışma var mı?
Bir kere şunu kesin kararındayız. Artık siyasetin kesinlikle dışında kalmayacağız. Çünkü siyasiler seçim öncesi bize tatlı dil güler yüz gösteriyorlar. Seçimden sonra merhabalar azalıyor. Çalışanlar oy deposu olarak görülüyor.
Sizler Meclise girersiniz sorunlar hemen çözülecek mi?
Bizim kapılarıız sonuna kadar halka açık. Bizler halkla bütünleşmiş insanlarız. Kapılarını kimseye kapamamayı şiar edinmiş kurumlar halkına karşı yalan söylemez, kandırmaz. Yapamayacağını vaadetmez. Biz en azından bunları yapmayız.
Çiller'le yıldızınız barışmadı. Oldukça sert kavgalar ettiniz. Ama ortağına Erbakan'a karşı tutumunuz biraz daha yumuşak.
Refah Partisi'nin hükümet olmasını biz de istedik. Parlementer sisteme, demokrasiye inananlar halkın seçtiklerine mutlaka saygılı olmadırlar. Ama Refah hükümet oldutan sonra muhalefetteyken söylediklerinin tersini yapmaya başladı. Geçmişte özelleştirmenin bu şekline yağma diyorlardı. Bugün kendileri bunu destekliyor, yürütüyor. Ayrıca iş güvencesiyle ilgili, işsizlik sigortasıyla ilgili yasaları çıkartıp, başta anayasa olmak üzere anti demokratik yasaları değiştireceğiz diyorlardı. Şu ana kadar görünürde pek bir şey yok. İşçinin alın teri kurumadan hakkını veririz diyorlardı. Bunu göreceğiz, bekliyoruz. Şu anda görüntü pek tatmin edici değil. Biz onlara bir süre tanıdık. 7 8 aydır Hükümet ediyorlar. Ama yağmacı politikaya ışık tutarlarsa, yeri gelir destek olurlarsa, geniş halk kitlesini unutur, kendi siyasi kadrolarına olanak tanırlarsa, elbetteki tepkimizi koyacağız.
Refah'ın kadrolaşma çalışmaları sır değil ki. Özellikle sizin çalışma alanınızla yakın ilgili olan SSK'daki kadrolaşma.
Sadece SSK 'da değil, böyle giderse Türkiye'nin büyük bölümünde kadrolaşılacak. Tabi ki Refah Partililerde bizim vatandaşımız. Ama parti kanalıyla gelip bir yere otrumak ayrı şey, o işin erbabı olup oraya gelip orada hizmet üretmek ayrı şey. Sırf partili olduğu için oraya gelip oturursa bu ülke için büyük sıkıntıdır.
Türk - İş'in sendikalaştığı yerlerde de Refah'a yakınlığıyla bilinen Hak - İş'in çoğunluğu ele geçirme çabası var deniyor. Bu doğru mu?
Hak iş'in bir çok kolu mesela Milli Gençlik Teşkilatı, buna benzer teşkilatlar ve belediyeler, Türk İş'e bağlı sendikalardaki üyelere büyük bir baskı uygulamakta. İşçilerden Hak İş'e geçmeleri istenmektedir. Bundan son derece rahatsızız. Bu konuda sayın başbakanı uyardık, sayın çalışma bakanınoı uyardık, bir kez daha uyaracağız. Biz 1980 öncesine dönülmemesini istiyoruz. Bu dönemde öğrenci olayları oldu, işçi olayları oldu. Kardeş kardeşe düşman edildi, bundan hepimiz zarar gördük. Bugün üniversitelerde buna benzer bazı taktikler uygulanıyor. Aynı şekilde işçi işçiye düşman edilmişti. Bundan hepimiz zarar gördük. Bizim şimdi talebimiz işyerlerinde huzur. İş barışı istiyoruz. Hükümetten hizmet istiyoruz. İşçiyi işçiye düşürmek bundan medet ummak demokrasi mantığına sığmaz.
Size yansıyan tehlikeli gördüğünüz kavgalar, tartışmalar var mı?
Benim sendikama üye olacaksın diye yeri geldiğinde işçiye baskı yapılıyor.
İş yerlerinde karşıt sendikalara üye işçiler yine eskisi gibi birbirleriyle kavga ediyorlar. Kargaşa oluyor. 1980 öncesinde de böyle olmuştu. İşyerlerinde de böyle olmuştu, üniversitelerde de böyle olmuştu. Sonra 12 Eylül geldi.
Hükümet yeniden sarı sendika kavramını yaratmak istiyor olabilir mi?
O da olabilir. Hükümet nimetinden yararlanılarak üye sayısı arttırılmaya çalışılıyor. Sadece işçilere baskı yapmıyorlar. Burada çalışan işçiler falan sendikaya geçmezse kredini keseriz diye işverene de baskı var.

KEŞFETYENİ
Oğlu resmen gençliği! Benzerliği görenler 'yok artık' dedi
Oğlu resmen gençliği! Benzerliği görenler 'yok artık' dedi

Cadde | 14.06.2025 - 10:32

"Çılgın Bediş" dizisinde canlandırdığı Oktay karakteriyle hafızalara kazınan Cenk Torun’un oğlu liseden mezun oldu.

Yazarlar