19.06.2025 - 11:36 | Son Güncellenme:
TÜRKSAT tarafından düzenlenen ve Anadolu Ajansının Global İletişim Ortağı olduğu, "Bağlantısallığın Yeni Çağı Forumu", Bakan Kacır ile Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu'nun katılımıyla Ankara Ticaret Odası (ATO) Congresium Kongre ve Sergi Merkezi'nde gerçekleştirildi.
Kacır, açılışta yaptığı konuşmada, son 20 yılda fırlatma maliyetlerinde yaşanan büyük düşüşün, uzay çalışmalarında yeni bir dönemin kapısını araladığını, bugün 80'den fazla ülkenin tarımdan sağlığa, haberleşmeden bilgi teknolojilerine uzanan farklı alanlarda, uzay bilimi ve teknolojilerinin sunduğu fırsatlardan yararlanmak üzere yatırım yaptığını söyledi.
Afet yönetimi, kamu hizmetleri, ulaşım ve tarım gibi pek çok alanda yenilikçi hizmetlerin temelini oluşturan uyduların, ülkeler için önemli bir çalışma alanı olduğuna işaret eden Kacır, "Hızla gelişen teknolojiler, düşen fırlatma maliyetleri ve tek roketle çoklu uydu gönderim imkanları sayesinde, uydu sektörü adeta kabuk değiştiriyor. Bu durum, uydu teknolojilerinde yenilikçiliğin ivme kazanmasını ve pazarın çeşitlenmesini beraberinde getiriyor. Kısa üretim döngüleri, düşük maliyetleri ve farklı görev yüklerine uyarlanabilme yetenekleriyle fark yaratan küçük ve mikro uyduların, tüketici tercihlerinde ön plana çıkması, özel sektörün ve girişimcilik ekosistemlerinin uydu alanında daha aktif rol almasını mümkün kılıyor." diye konuştu.
"Türksat 7A uydumuzun çalışmalarına başladık"
Kacır, özel sektör öncülüğünde hayata geçirilen takım uydu yatırımlarının, haberleşme altyapılarında devrim niteliğinde gelişmeleri beraberinde getirdiğine dikkati çekti.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde, son 23 yılda gerçekleştirdikleri çok boyutlu adımlarla, Türkiye'nin uydu teknolojilerinde yaşanan paradigma değişimini fırsata dönüştürecek insan kaynağı ve altyapıya sahip olduğunun altını çizen Kacır, BİLSAT ve RASAT uydularından GÖKTÜRK 2B'ye kadar geçen süreci anlattı. GÖKTÜRK-2'de elde ettikleri çok yönlü kabiliyetleri, metre altı çözünürlüklü milli gözlem uydusu İMECE yani yeni adıyla GÖKTÜRK 2B ile ileriye taşıdıklarını vurgulayan Kacır, şu ifadeleri kullandı:
"Yüzde 90'ın üzerinde yerlilik oranıyla ürettiğimiz ve geçtiğimiz ay Türk Hava Kuvvetlerimizin envanterine giren GÖKTÜRK 2B uydusuyla dünyanın hiçbir noktasından hiçbir kısıt olmadan görüntü alabiliyoruz. Alçak irtifa yörüngede görev yapan yer gözlem uydularımızdan sonra yer sabit yörüngede görev yapan haberleşme uydumuz Türksat 6A ile kabiliyetlerimizi bir üst lige çıkardık. Güç elektroniklerinden uçuş bilgisayarına, yıldız izlerden tepki tekeri ve elektrikli itki sistemine 24 farklı kategoride, 84 ekipmanı yerli imkanlarla geliştirdiğimiz uydumuzda yüzde 80'in üzerinde yerlilik seviyesine ulaştık. Bugün kendi haberleşme uydusunu üretebilen 11 ülkeden biriyiz. Türksat 6A'nın devreye alınmasıyla, uydu teknolojilerinde tarihi bir eşiği geride bırakan ülkemizin stratejik ihtiyaçları ve öncelikleri doğrultusunda, yeni atılımları hayata geçirmeye devam ediyoruz. Yüksek hızlı veri iletim kapasitesi ve esnek kapsama özelliklerine sahip afet iletişimi, kamu hizmetleri ve güvenli haberleşme ihtiyacına cevap verecek ek görev yüklerini bünyesinde barındıracak Türksat 7A uydumuzun çalışmalarına başladık. Başarılı uzay tarihçesi bulunan uçuş ve kontrol yazılımlarımızı entegre ederek, uydumuzda en üst düzeyde yerlilik oranına ulaşmayı ve milli sistemlerimizin kullanımının sürekliliğini sağlamayı hedefliyoruz. Yeni nesil takım uydularımız İMECE-2 ve İMECE-3'le uzaydan yüksek çözünürlüklü gözlem kabiliyetlerimizi daha ileri taşıyacağız."
Milli uydu şirketi yolda
Kacır, yakın yörünge uydularının üretiminde, özelikle özel sektörün kabiliyet havuzunu genişletecek ve uydu ekosistemine yeni oyuncular kazandıracak Rekabet İşbirliği Programı Uydu Geliştirme Çağrısı'nın yoğun ilgi gördüğünü dile getirdi.
Uydu geliştirme alanında kamuda bulunan kapasiteyi tek çatı altında birleştirecek "milli uydu şirketi"nin kuruluş çalışmalarında son aşamalarda olduklarına değinen Kacır, "Mühendislik kabiliyetleri, insan kaynağı ve altyapısıyla küresel rekabet gücüne sahip olacak şirketimizle, halihazırda gözlem uydularının elektro-optik kamera gibi yüksek katma değerli ekipmanlarındaki ihracat kabiliyetimizi sistem bazında derinleştireceğiz. Türkiye'yi, küresel uydu pazarının önde gelen oyuncuları arasına taşıyacağız. Ülkemizin uzaydaki vizyonunu ortaya koyan, Türkiye Uzay Ajansımızla (TUA) sürdürdüğümüz Milli Uzay Programı doğrultusunda, AR-GE ve üretim kabiliyetlerimizi 'Ay Misyonu'nda değerlendiriyoruz. Kendi mühendislerimiz ve bilim insanlarımızın geliştirdiği milli itki sistemine sahip uzay aracımızla, Ay'a erişeceğiz. Bölgesel Konumlama ve Zamanlama Sistemini gerçekleştirerek, teknolojik bağımsızlığımızı tahkim edecek, stratejik kazanımlar elde edeceğiz. Ülkemizde yeni uzay girişimlerinin filizlenmesi ve yeşermesini hızlandıracak uzay teknoparkını, Ankara'da açacağız. Uzaya bağımsız erişimimizi teminat altına alacak, uzay limanımızı kuracağız. Güçlü ve tam bağımsız Türkiye'nin yerini, uzayda tahkim etmeye devam edeceğiz." değerlendirmesinde bulundu:
"Türkiye masada söz sahibi bir ülke konumunda"
Kacır, teknolojik yetkinlik yarışının, artık jeopolitik bir mücadeleye, bir "teknoloji savaşına" dönüştüğüne dikkati çekerek, şunları kaydetti: "Etrafımızda yaşanan sıcak çatışmalar, teknoloji ihtiyaçlarını kendi imkanlarıyla karşılayamayan ülkelerin ayakta kalamayacağı bir döneme girdiğimizin apaçık ispatı niteliğindedir. Türkiye, böylesi bir ortamda güçlü üretim ve teknoloji geliştirme altyapısıyla, Milli Teknoloji Hamlesi doğrultusunda savunma sanayisinde gerçekleştirdiği atılımlarla sahada oyun kuran, masada söz sahibi bir ülke konumundadır. Önümüzdeki dönemde gerçekleştireceğimiz yeni hamlelerle, hiçbir ülkenin Türkiye'ye karşı en ufak bir saldırı düşüncesini aklının ucundan dahi geçiremeyeceği bir caydırıcılık seviyesine ulaşacağız. Dünyanın kara, deniz ve hava kuvvetlerinden sonra uzay kuvvetlerini konuştuğu bir dönemde, uzayda varlığımızı ve izimizi milli ve özgün teknolojilerle kalıcı hale getirmek, egemenlik haklarımızı uzayda da korumak ülkemizin istiklali ve istikbali açısından öncelikli hedeflerimiz arasında yer alıyor."
Türksat 7A, İMECE, GÖKTÜRK-3 gibi yeni uydu projelerini, Türkiye'nin uzay alanında AR-GE ve mühendislik kabiliyetlerinin daha ileri taşınması için tarihi bir fırsat olarak gördüklerini belirten Kacır, şöyle devam etti:
"Bizler bu doğrultuda atılacak her adımın destekçisi ve hamisi olmaya devam edeceğiz. İnanıyorum ki uzay ekosistemimizin tüm paydaşlarıyla uydu teknolojilerine öncülük eden ve yön veren bir Türkiye'yi hep birlikte inşa edeceğiz. Bugün burada, yurt dışından değerli misafirlerimiz de var. Hem kendilerine hem de tüm paydaşlarımıza şu hakikati ifade etmek isterim. Türkiye, birlikte çalışabileceğiniz en güvenilir ortaktır. Fakat Türkiye asla sadece ürün satılacak bir müşteri ya da salt hizmet satılacak bir kullanıcı olarak görülmeyecek bir ülkedir. AR-GE, inovasyon ve üretim kabiliyetleriyle Türkiye, uzay ve uydu teknolojilerinde varlık gösteren bir ülkedir. Elbette uluslararası işbirliklerine açığız ama mutlaka teknoloji geliştirme ve üretimde etkin rol almak önceliğimizdir."