Bilançolar üç ayda bir açıklansın

Bankacılık sektöründe en çok tartışılan konulardan biri olan şeffaflık, Üst Kurul’un göreve gelmesinden sonra yeniden gündeme gelmeye başladı.
Osmanlı Bankası Genel Müdürü Turgay Gönensin de kendisi ile yaptığımız görüşmede konu üzerinde titizlikle durarak, konuya gerekli ilginin gösterilmesi için gerekirse ilan vereceklerini söyledi.
Özel ve kamu bankası ayırımı yapmaksızın tüm bankaların halkın parasını yönettikleri için kamu görevi yaptıklarını belirten Gönensin, “Bankalar, uluslararası muhasebe standartlarına uygun olarak enflasyondan arındırılmış ve denetlenmiş bilançolarını her üç ayda bir kamuoyuna açıklamalılar" dedi.

Kurul, şeffaflığı sağlasın
Sektörde bunu yapan banka görmediğini ifade eden Gönensin, “Osmanlı Bankası olarak bunu kamu görevi yapan bir bankanın mecburiyeti olarak görüyoruz" dedi.
Konunun piyasalar tarafından da önemsenmesi gerektiğini belirten Gönensin, sağlıklı bir sektör için şeffaflığın gerekli olduğunu ve Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu’na bu konuda önemli bir görev düştüğünü söyledi.
Üst Kurul ile birlikte sektörde yeni bir dönem başladı. Tabloyu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Türk bankacılık sektörü insan kaynağı ve teknolojik altyapı açısından son derece gelişmiş bir sektör. Bugün Konya’daki şeker tüccarı hesaplarını net üzerinden takip edebiliyor. Bunlar bankacılığın iyi yönleri. Eksik tarafı ise mali sağlamlık. Bankalarımızın toplam bilançosu 133 milyar dolar seviyesinde. Bizim açımızdan önemli olan diğer konu sektörün şeffaflığı. Sektördeki tüm bankaların şeffaf bir şekilde, nihai ve gerçek rakamlarını açıklamaları şart.

Sektör Avrupa Birliği’ne uyum gösteriyor mu?
Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne uyum için genel olarak uyulması gereken bir iç disiplin var. Bu iç disiplinin sağlanması lazım. Türk işadamı ve Türk halkı olarak bu disipline alışmalıyız. Çünkü yabancı bankacılara göre AB’ye tahminimizden daha önce gireceğiz. Bankacılık da mali bünyelerin sağlamlaştırılması ve şeffaflığın sağlanması açısından çalışmalar yapmak zorunda.

Bankalar risk yönetimini uyguluyor mu?
Osmanlı Bankası, risk yönetimini başlatan ilk bankalardan biri. Risk yönetimi ve risk denetimi dendiği zaman sektörde klasik olarak kredi riski alka geliyor. Bu doğru. Fakat bunun dışında da bankaların iki tane çok önemli risk var. Piyasa ve operasyonel risk.
Operasyonel risk çok gözardı edilmemesi geren bir risktir, yaptığınız ufak bir hata çok büyük kayıplara yolaçabilir. Bu nedenle risk yönetiminde iç denetim çok önemli.
Bizde, Doğuş Grubu’nda yönetim kurulundan oluşan denetim komitesi var. Bütün raporlar bana geldiği gibi bu komiteye de gidiyor. Böylece bankada denetlenmeyen hiç bir organ kalmıyor.

Sektördeki batık banka olaylarında iç denetimin payı nedir?
Kesinlikle bu yaşanan olayların nedeni hem iç hem de dış denetimdeki yetersizliklerdir. Denetim yetersizliği nedeniyle bu noktaya geldik ve Türk bankacılığı saygınlık kaybına uğradı.

Bağımsızlık şart
Üst Kurul’dan beklentiniz nedir?
Kurul’un piyasanın sağlıklı çalışması açısından yön gösterici ve denetleyici olmasını bekliyoruz. Avrupa’da örneğin Hollanda’da bu tip kuruluşlara baktımızda sektörün doğru çalışması için gelip sizinle konuştuklarını, zaman tanıdıklarını ve yakından takip ettiklerini görürsünüz. Tek taraflı bir mekanizma yok. Kurul’dan tamamiyle beklentimiz hakikaten hiçbir siyasi idareye bağlı olmadan çalışması. Bizim bu konuda Kurul’a inancımız var. Kurul’un bir diğer ana görevi de Fon’daki sekiz banka için çözüm yaratmak.

Sektörde ne tür yeni ürünler çıkabilir?
Yeni ürünler genelde proje finansmanı alanında var. Şu anda ekonomide ciddi bir artış var. Bu yatırımlarda sadece bir kefalet, ipotek kredisinden çok projenin kendisinin kredilendirildiği bir ortama doğru gidilecek. Sermaye piyasası, şirketlere daha fazla açılmaya başlayacak. Bunun dışında risk sermayesi de gündeme gelecek.

Avrupa ile rekabette zorlanırız
Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne girmesinden sonra sektörde ulusal bankalar ile yabancı bankalar arasında yoğun rekabet yaşanacağına dikkat çeken Osmanlı Bankası Genel Müdürü Turgay Gönensin şöyle konuştu: “AB’ye girmek için ulaşılması gereken kriterlerden çok uyulması gereken bir iç disiplin var. Buna kamunun, ekonomiyi yönlendiren herkesin ve piyasanın uyması lazım. Fakat yabancılar bu konuda son derece olumlular. Biz yabancılardan daha kötümser düşünüyoruz. Bankacılığa baktığımızda sektörün verdiği servisler açısından Avrupa’daki birçok ülkedeki bankalardan çok daha ileri düzeyde olduğunu görüyoruz. Fakat sektörün Avrupa’ya nazaran en büyük dezavantajı banka büyüklüklerinin çok küçük olması. Türk bankalarının Avrupa bankaları ile rekabet etme şansı çok zayıf."