21.01.2020 - 15:20 | Son Güncellenme:
DHA
Çankırı merkezde yalnız yaşayan ve özel okulda edebiyat öğretmeni olan Tuğba Açıkgöz, geçen 14 Ocak'ta yalnız yaşadığı evinde su borusuna asılı halde bulundu. Sağlık ekibinin yaptığı kontrolde Tuğba öğretmenin öldüğü belirlendi. Tuğba Açıkgöz, otopsinin ardından memleketi Çankırı'nın Orta ilçesinde toprağa verildi.
Ancak daha sonra Tuğba'nın intiharına inanmayan yakınları, konuştuğu erkek arkadaşı M.M.'den şüphelenerek şikayette bulundu. Şikayet üzerine M.M. polise verdiği ifadesinin ardından serbest bırakılırken, soruşturma sürdürülüyor.
Tuğba Açıkgöz'ün yakınlarının olaydan hemen sonra evde asılı bulunduğu su borusu ve odadan çektiği görüntüler ortaya çıktı. Görüntüde, Açıkgöz'ün asılı bulunduğu su borusu ve altına koyduğu kovayı gösteren bir yakını, "Buranın yüksekliği 2 metre ya var ya yok. Elini kaldırmasına bile gerek yok. Altına kovayı koyunca Tuğba'nın kafası su borusuna değer" dedi. Görüntüyü çeken kişi ise, "Tuğba ablamın da boyu uzundu" diye konuştu.
Bu arada Tuğba Açıkgöz'ün oturduğu apartmandaki komşularından Ayten Mutlu, olay günü yakınlarının eve gelip, Tuğba'ya seslendiklerini söyleyerek, "Sonra apartmanın içine girip kapıyı çaldılar. 'Telefon sesi geliyor evden' dediler. Çilingir geldi kapıyı açtı, olayla karşılaştılar. Pazartesi günü kız Orta'ya gitmiş, sonra geri gelmiş. Salı günü de bu olayla karşılaştık. Tuğba öğretmen hanım bir kızdı. İşe giderken sesini duyuyorduk. Biz o gece bir ses duymadık" dedi.
Çankırı Cumhuriyet Başsavcılığı, yalnız yaşadığı evinde su borusuna asılı bulunan öğretmen Tuğba Açıkgöz'ün ölümüyle ilgili açıklama yaptı. Kamuoyunun doğru bilgilendirilmesi amacıyla açıklama yapıldığı kaydedilerek, şu ifadelere yer verildi: "Tuğba Açıkgöz'ün ası suretiyle ölümü olayı ile ilgili olarak yürütülen soruşturma kapsamında, cesedin bulunduğu evde, Cumhuriyet savcısı ve olay yeri inceme ekibi, gerekli çalışmaları yapmış, delil niteliği taşıyan eşyalara el konulmuştur. Ceset üzerinde, Cumhuriyet savcısı ve adli tabip ile birlikte yapılan ölü muayenesi sırasında, vücutta her hangi bir darp cebir izine rastlanılmadığı tutanağa geçirilmiş ve herhangi bir kırıktan bahsedilmemiştir. Ceset, klasik otopsi yapılmak ve ölüm anı ile nedeninin tespiti için, Ankara Adli Tıp Kurumu Grup Başkanlığına gönderilmiş olup, rapor dönüşü beklenilmektedir. Olayın aydınlatılması için tüm delillerin toplanmasına azami gayret gösterilmekle; soruşturma tüm yönleriyle titizlikle yürütülmeye devam etmektedir."
Tuğba'nın intiharına inanmayan yakınları, konuştuğu erkek arkadaşı M.M.'den şüphelenerek şikayette bulundu. Bunun üzerine savcılık soruşturma başlattı. Tuğba Açıkgöz'ün ablası Munise Açıkgöz, polise verdiği ifadesinde, kardeşinin intihar edecek birisi olmadığını söyleyerek, "Kardeşimin görüştüğü M.M. psikolojik sorunları olan birisiymiş. Daha önce de kardeşimi darbetmiş ve tehdit içerikli mesajlar atmış. Kardeşimin vefatından sona vücudunda morluklar olması ve parmaklarında kırıklar olması bu durumu doğruluyor. Komşularından biri olayın olduğu gece Tuğba'nın dairesinden tartışma seslerinin geldiğini söyledi. Ben bu olayın intihar olmadığını düşünmüyorum. M.M. isimli şahsın kardeşimi öldürdüğünü düşünüyorum. M.M.'den davacı ve şikâyetçiyim" dedi.
Tuğba Açıkgöz'ün kardeşi Abdulsamet Açıkgöz ise, "İntihar süsü verilerek cinayet işlendiğini düşünüyorum. Olayın olduğu gece evden gürültü duyulması, annemin Tuğba'nın vefatının ardından yıkadığı esnada vücudunda gördüğü morluklar bunu göstermektedir. Delillerin toplanmasını, soruşturmanın genişletilmesini istiyorum. M.M.'den davacı ve şikâyetçiyim" ifadelerini kullandı.
Tuğba Açıkgöz ile bir süre ev arkadaşlığı yapan G.D. ise, M.M.'nin sürekli yaşadıkları eve gelmesinden dolayı rahatsız olup, evden ayrıldığını söyleyerek, "Tuğba abla kendisini asacak birisi değildir. Ben M.M.'nin psikolojisinin bozuk olduğunu düşünüyorum. Daha önceden Tuğba'yı darbettiğini ve ara ara kavga ettiklerini biliyorum" diye konuştu. İzmir'de yaşayan arkadaşı Z.T. ise Tuğba Açıkgöz'ün M.M. ile geçen yıl Ağustos ayında tanıştığını kaydederek, "Tuğba bana telefonda, erkek arkadaşından baskı ve fiziksel şiddet gördüğünü anlattı. Tuğba'nın bana anlattığına göre, M.M. kendisine sürekli 'sen ölmeyi hak ediyorsun', 'sen yalnız öleceksin' gibi söylemlerde bulunmuş. Ben Tuğba'nın intihar ettiğine inanmıyorum. Eğer intihar etseydi, bu kendini asarak değil, ilaç kullanmak gibi daha kolay yöntemleri denerdi. Bu olayda M.M'nin etkisinin olduğunu düşünüyorum."
DHA'ya konuşan anne Nazlı Açıkgöz ise kızının olaydan 1 gün önce yanlarına geldiğini, sonra yüzünü cenazesini yıkarken gördüğünü anlattı. Nazlı Açıkgöz, "Baktım yüzü bembeyaz, simsiyah kaşlar. Kızımı kendi ellerimle yıkadım. Yüzünde morluk, kalçasında morluk, vücudunda 3 yerinde morluk vardı. Boynunun arkası kırılmış, yüzünde çizik vardı. Parmakları kırık. Kızımı sevdim, ben sevdim kızım güldü, ben sevdim kızım güldü" dedi.
Kızının konuştuğu erkek arkadaşından tehditler aldığını öğrendiğini söyleyen anne Nazlı Açıkgöz, "Kızımın arkadaşları konuşurken duydum. Konuştuğu kişiden tehdit alıyormuş, mesajlar atıyormuş. Arkadaşlarına 'benden olayı gizlemeyin' dedim. Kızımın konuştuğu çocuk, Tuğba’ya 'sen ölmeyi hak ediyorsun, sen öleceksin, sen yalnız evde öleceksin' diye mesajlar atmış. Arkadaşına söyledim 'bu mesajları polise göstereceksiniz' diye. Şikayetçi olduk. Ben de ifade verdim. Benim kızım kendini asla asmaz, asla intihar etmez, asla öyle biri değil. 3 tane üniversite okudu, çok çalıştı, aklı başında biriydi. Gülücük saçan hayırsever bir yavrumdu. Kim yaptıysa cezalandırılmasını istiyorum. Ben yandım Allah’ım da onları yaksın" diye konuştu. Baba Zekeriya Şenol Açıkgöz de suçluların cezalandırılmasını istediğini belirtti.
Avukat Alper Sarıca ise olaya ilişkin ciddi şüphelerin olduğunu belirterek, şunları kaydetti: "Başörtüsü kullanmayan saçı açık ve makyajlı bir kadının evinde pazardan satılan eşarbın bulunması ilginç. Yine, parmakları kırık bir kişinin düğüm atıp kendini asması da garip. M.M. isimli kişi pazartesi günü Tuğba'yı en son gören kişi. M.M. eve hiç gitmediğini söylüyor; ancak normalde de haftanın 7 günü orada kalıyor. Salı günü ölüm saati 10.00 görünüyor normalde. Ancak saat 10.00'da ailesi ile kahvaltı yapmaya ailesinin bulunduğu eve gidecekti.
Annesi ulaşamayınca saat 11.24'te arkadaşını arıyor. Arkadaşı da ulaşamıyor. Saat 11.57'de M.M.'ye ulaşılıyor. M.M., Tuğba'dan haberi olmadığını şu anda Ankara'da havaalanı yolunda bulunduğunu söylüyor. Ancak aradan 20-30 dakika geçtikten sonra eve geliyor. Yine, Tuğba'nın kendini astığı söylenen su borusu Tuğba'nın boyu kadar ayakları yere değiyor. Bir de ona rağmen asılı yerin yanında ters çevrilmiş bir kova var. Eşarbın üzerinde ve evde parmak izi incelemesi yapılması gerekir. Yine M.M.'nin telefonunun sinyal verdiği baz istasyonu kayıtlarının, ölüm saatinde nerede olduğu ile ilgili savunmasıyla örtüşüp örtüşmediği değerlendirilebilir" dedi. Soruşturma kapsamında olayla ilgili M.M.'nin de ifadesine başvurulduğu, daha sonra serbest bırakıldığı belirtildi.
Özel bir okulda öğretmen olan Tuğba Açıkgöz, 14 Ocak sabahı, Karataş Mahallesi Kastamonu Caddesi’ndeki evinde su borusuna asılı halde bulundu. Ölümü resmi kayıtlara intihar olarak geçen genç kızın ölümünün ardından ortaya atılan iddialar üzerine de gözler sevgili M.M.’ye çevrildi. İnşaat şirketi sahibi M.M.’nin alınan ifadesine DHA ulaştı. 10 Ocak günü vatani görevini yaptığı birliğinden terhis olup, Çankırı’ya geldiğini anlatan M.M. ifadesinde şunları söyledi:
“Tuğba’yla 5 ay kadar önce tanıştım. Kendisi kız arkadaşımdı, gönül ilişkim vardı. Sürekli kendisini aramadığımdan ve ilgisiz davrandığımdan şikayet ederdi, ufak tefek tartışmalar yaşardık. Askerden 10 Ocak günü geldim. Ben askerdeyken de telefonla arar, konuşurduk. Askerden geldiğimde beni evine davet etti. Yemek yedik, sohbet ettik. Herhangi bir tartışma yaşamadık. Ertesi sabah erkenden çıktım. Öğleden sonra kendisini alıp, öğretmen evine yemeğe gittik. Akşam kendisini eve bıraktım. Saat 22.30 sıralarında tekrar evine gittim. Yine sohbet ettik. Sonra kendi evime döndüm. Bir gün sonra da görüştük. Tüm bu günlerde herhangi bir sorun ve tartışma yaşamadık. 13 Ocak günü öğle saatlerine doğru mesaj attı. ‘Acil beni ara aşkım’ diye. Hemen kendisini aradım, ‘Ne oldu?’ diye sorduğumda ‘Beni Orta ilçesine götürmen lazım acil’ dedi."
İfadesinin devamında işi olduğu için aracını verebileceğini söylediğini kaydeden M.M., "Buluşup aracı verdim. ‘Neden gidiyorsun’ dediğimde ise 'Ankara’dan müfettişler gelmiş. Bütün ziraat odalarını geziyorlar. Benim orada olmam lazım' dedi. Panik halindeydi. Detay da vermedi. Daha sonra araçla ayrıldı. Tek başına gitti. Akşam 17.00 sıralarında gelip, beni aldı. Evime gittik. Anneme ders çalıştırdı. Sonra onun evine gittik. Sanırım saat 20.00 sıralarıydı. Saat 23.30 sıralarında telefonla konuştuk. Beni davet etti. Ben de gittim. 10-15 dakika kaldım, sonra da evime gittim. Bu sürede de herhangi bir tartışmamız olmadı" diye konuştu.
Aynı gece Tuğba Açıkgöz'ün kendisine, “Uyudun mu seni seviyorum. Sabah uyanamazsam beni uyandır" şeklinde cep telefonu mesajı yolladığını bildiren M.M. şunları kaydetti.
"Ben de ‘tamam uyandırırım’ dedim. Uyuyacağım sırada da telefonunun tuş kilidi ve pin kodunun şifrelerini mesaj olarak gönderdi. ‘Bu sende dursun’ dedi. ‘Ne alaka’ diye sorduğumda da ‘Ben unutuyorum lazım olur’ dedi. Sonrasında uyudum. Olay sabahı bir yakınımı Ankara Esenboğa Havalimanı’na bırakmak için evden çıktım. Sabahtan öğlene kadar defalarca telefonla aradım. Ancak Tuğba telefonlarımı açmadı. Ben de yeğenim F.Z.’yi arayıp, evine gidip bakmasını söyledim. Bir süre sonra yeğenim beni arayarak, kapının kapalı olduğunu, içeriden ses gelmediğini, çilingir çağırdığını söyledi. Yaklaşık 10 dakika sonra yeğenim beni tekrar aradı. ‘Tuğba abla kendini asmış’ dedi. Kendimi kaybettim. Aracı park ettim ve yoldan geçen bir aracı durdurup, durumu anlattım. Beni Çankırı’ya bırakmasını söyledim. O kişi beni getirdiğinde kapıda polisleri gördüm. Tuğba’nın bildiğim kadarıyla herhangi bir sıkıntısı ve sorunu yoktu”
İfadesine başvurulan Tuğba Açıkgöz’ün kız arkadaşı T.K. ise, “Tuğba’yı geçen seneden tanırım. Aynı dershaneye gitmiştik. Samimi arkadaştık. En son 9 Ocak günü görüştük. Bana, erkek arkadaşı M.M. ile bazı problemleri olduğunu söyledi. Genel durumu iyi görünüyordu. 10 Ocak günü beni tekrar aradı. Erkek arkadaşıyla durumunun düzeldiğini söyledi. En son 13 Ocak sabahı konuştuk. Gayet iyiydi, herhangi bir sorunu yoktu” şeklinde konuştu.
Öte yandan genç öğretmenin ölümüyle ilgili otopsi raporu beklendiği öğrenildi.