Açıkçası ertelememeyi tercih ettim. Dünya değişmeden belki de dünya yok olmadan hayallerimin peşinden gitmeyi seçtim. Elbette kaygılarım ve korkularım vardı. Fakat yola çıkmadan önce Afrika’da yaşayan insanlarla iletişime geçmeye çalıştım ve o kadar da korkulacak bir durum olmadığını duydum. Gitmeden aşı da oldum. Yolculuk süresince de dikkat ediyorum elimden geldiğince.
Çok şaşırıyorlar. Çünkü bu kadar büyük ve bu kadar yüksek CC motosiklet kullanan kişi sayısı çok az Afrika’da. Özellikle kadınların motosiklet kullanmasına çok alışkın değiller. Ama hoşlarına giden bir şaşkınlık bu. Çok cesaretlendirici ve hoşnut yaklaştıralar hep bana.
İlk gözüme çarpan şey ne kadar rahat oldukları. Bir yerden bir yere koşturan insan görmek çok zor. Yavaş hareket ediyorlar. “Pole Pole” en çok kullandıkları cümle. “Acele etme”, “yavaş yavaş” anlamında. Bazı şeylere kaygılanmamak adına bana çok şey kattı bu karakteristik iklim.
Fakat bazen de yorucu olabiliyor tabi. Özellikle sınır geçişlerinde bir imza için saatlerce bile bekleyebilirsiniz. Disiplinden çok uzaklar. Fakat her şeye rağmen olumlu ve mutlu bir mizaçları var. Deniz kenarlarında çoğunlukla balıkçılık yapıyorlar. İç kesimlerde inşaat, taksicilik, hayvancılık, çiftçilik gözüme ilk çarpan iş sahaları.
Fakat şöyle bir durumda var, çalışmayan ve çok az para ile aile geçindiren ve hayatından memnun bir şekilde yaşayan insan da çok. Hatta az para kazanayım ama az çalışayım diyen insanlara çok rastladım. Para, kariyer, hırs, birikim, yatırım onlara çok uzak kavramlar. Daha çok güne odaklılar.
Yaşama dair pek bir kaygıları yok. 12 ay sıcak ve ılık bir iklim olduğu için sokakta kalma korkuları bile yok. Zaten birçoğunun pencerelerinde cam dahi yok. Meyveye erişmek zor değil, Afrika’nın en güzel tarafı bu bence. Avokado, muz, mango ile öğün geçiren insanlar da tanıdım.
Türkiye hakkında İstanbul’u ve Müslüman bir ülke olduğunu biliyorlar. Afrika’nın birçok ülkesi, çoğunlukla Müslüman. Bu yüzden Türkiye’ye karşı sempati duyuyorlar.
Kenya, Tanzanya, Zanzibar tamamladığım ülkeler, bu ülkeleri Malavi, Mozambik, Zambiya, Zimbabve, Botsvana, Namibya, Güney Afrika şeklinde devam etmek istiyorum.
En zorlu rotamı sanırım Nepal rotasında deneyimledim. Himalayaların zirvesine motorla çıkmıştım en son rotamda. Afrika iklim olarak daha zorlayıcı elbette, daha sıcak ve özellikle ekipmanlarla saatlerce güneşin altında sürmek zorluyor ama yine de Himalayalar kadar riskli bir rota değil Afrika. Sadece konfordan çok uzak bölgelerde sürüş yapmak biraz yorucu olabiliyor.
Afrika’daki çocukları mutlu etmek çok kolay. Muhakkak bir oyuncak vermek de gerekmiyor. Onlarla vakit geçirmemiz, onlarla iletişime geçmeniz yeterli. Özellikle bir beyazın onlarla oyun oynamak istemesi onları inanılmaz mutlu ediyor. Türkiye’den yola çıkarken yanımda epeyce sosis balonlar ve balon şişirme pompası almıştım. Sosis balonlar ile de hayvan figürleri yapmayı öğrenmiştim.
Afrika’da özellikle köylerden ya da şehirlerden uzakta olan bölgelerden geçerken çocuklara balonlardan hayvan figürleri yapıp hediye ediyorum. İnanılmaz mutlu oluyorlar. Özellikle emek vererek ve birlikte yapılan bir şeyin farklı bir değeri olduğuna inanıyorum. O balonlar benim için de çocuklarla aramızda bir köprü oluşturmuş oluyor. Yollarda bana en iyi gelen şey çocukların gülümsemeleri ve kahkahaları.
Her yolculuğumda yanımda biber spreyi taşıyorum. Savunma araçları arasında bence en etkililerden biri. Hem karşımızdakinin hayatını tehlikeye atmıyor hem de tereddüt etmeden kullanabiliyoruz. Sınır kapılarından geçerken de çanta arama noktalarında da sorun yapmıyorlar. Ve çok etkili bir savunma aracı.
2 aydır yoldayım muhtemelen varmak istediğim rotaya 5 ay da ulaşmış olacağım. Güney Afrika’ya. Dönüş tarihi henüz net değil. Fakat Afrika yolculuğunu tamamladıktan sonra Güney Amerika yolculuğuna başlamak çok isterim. Meksika’dan başlayıp Güney Amerika’nın en Güneyine doğru sürmek gibi bir rota var aklımda.
Motosiklet, otomobil ya da karavanla yurtdışına seyahat edecekler için öncelikli olarak Balkanlar rotasını tavsiye derim. Özellikle Adriyatik kıyısı inanılmaz bir sürüş rotası.
Özellikle araçla ilk yurtdışı seyahati için hem kolay, hem ekonomik hem de çok keyifli bir rota. Eğer motosiklet ile uzun rotalar yapmayı planlayanlar varsa kesinlikle iyi bir motosiklet güvenli sürüş eğitimi almalarını ve ekipmansız sürmemelerini tavsiye ederim. 50 derece sıcakta dahi ekipmanla kullanıyorum motosikleti çünkü 80’li yaşlarıma kadar sapasağlam kalmak istiyorum daha keşfedecek çok yer var :)