22.07.2009 - 01:24 | Son Güncellenme:
GÖKÇER TAHİNCİOĞLU Ankara
Zirve Yayınevi baskınıyla ilgili soruşturmayı yürüten Malatya Başsavcılığı ile Ergenekon soruşturmasını yürüten İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na çarpıcı iddiaların yer aldığı bir ihbar mektubu gönderildi.
Katliamın yaşandığı 2007’de Malatya İl Jandarma Komutanı olan ve azmettirici olmakla suçlanan emekli Albay Mehmet Ülger’in, olaydan iki ay önce üstlerine yayınevi ile ilgili bir brifing verdiği öne sürüldü.
Mektubun ekinde, bu brifingin CD’si ve telefonları jandarma tarafından dinlenen kişilerin listesi de yer aldı.
Mektubu, Malatya İl Jandarma Komutanlığı İstihbarat Şube Müdürlüğü’nde çalıştığını söyleyen bir kişi kaleme almış.
Mektupta, Ülger’in Kayseri Jandarma Bölge Komutanlığı ve Jandarma Genel Komutanlığı Denetleme Başkanı’na Mart 2007’de verdiği brifingden yaklaşık 1,5 ay sonra katliamın olduğu belirtildi. Duruşmalarda yayınevini hiç bilmediğini söyleyen Ülger’in, brifingde ise öldürülen yayınevi çalışanları hakkında üstlerine ayrıntılı rapor sunduğu ifade edildi.
Polisten önce
Ülger’in olay günü başçavuşlar Arif Alımlı ve Mehmet İnce ile birlikte olduğunun belirtildiği mektupta şu ifadeler yer aldı: “Bu sırada cep telefonu çaldı. Karşıdan konuşan kişiye, ‘Emredersiniz komutanım. Ben şimdi olay yerine gidip size bilgi vereceğim’ dedi.
Apar topar yanına iki başçavuşu da alarak makam aracıyla olay yerine hareket etti. İlk gelen polis ekipleriyle birlikte olay yerine ulaştı. Polis dahi olay yerine gitmeden Ülger’e üstleri tarafından olay bildirildi.”
İnönü Üniversitesi’nde öğretim görevlisi olan Ruhi Abat’ın olaydan önce ve sonra Ülger’le sürekli görüştüğünün anlatıldığı mektupta, “Ancak, Abat’ın jandarmaya gelişi hiçbir zaman kayıt altına alınmadı. İl Jandarma Komutanlığı 2007’de, istihbarat ödeneğinden 40 bin TL’nin üzerinde ödenek kullandı.
Sim kartı aldı
Ödeneğin tamamına yakını misyonerlik faaliyetlerine yönelik kullanıldı. Ülger tarafından Abat’a cinayetten önce defalarca ödeme yapıldı” ifadeleri kullanıldı.
Mektupta, Ülger’in olaydan sonra cezaevindeki sanıklardan birinin üzerindeki sim kartını, bizzat cezaevine giderek aldığı, aynı numaraya başka kart çıkarılarak kartın yeniden cezaevi idaresine teslim edildiği de öne sürüldü.
Mektupta, Ülger ve Binbaşı Haydar Yeşil’in, haklarında azmettirici olduğuna yönelik haberlerin çıkmasının ardından, kendilerini temize çıkarmak için, Malatya’da görevli bazı jandarmaları Fethullah Gülen grubu üyesi gibi gösterdikleri belirtildi.
Mektupta, Jandarma Çavuş Aykut Saka’ya zorla “Fethullahçı” olduğu, ancak bundan pişmanlık duyduğunun söyletildiği anlatıldı.
Ayrıca, Genelkurmay Askeri Savcılığı’nın da Saka’nın ifadesini aldığı belirtildi.
Mektupta, tayin olan Ülgen’in bilgisayarının halen makam odasında durduğu, içi silinse de belgelerin bulunabileceği belirtildi.
Savcılık, CD ve listeler konusunda gizlilik kararı aldı.