14.02.2013 - 02:30 | Son Güncellenme:
Burcu Karakaş
“Hayallerim bir sandığa sığar mı?” Sabancı Vakfı Hibe Programı desteğiyle, Uçan Süpürge tarafından hazırlanan “Küçük Yaşta Evlilik Büyük Geliyor: Çocuk Gelinler” kitabından cımbızlanan bu cümle, çocuk yaşta evliliklerin özeti gibi. Uçan Süpürge Genel Koordinatörü Sevna Somuncuoğlu ile kız çocuklarının hayallerinin çeyiz sandığına hapsedilmediği bir Türkiye için neler yapılması gerektiğini konuştuk:
Çalıştayda dinlediğiniz hikâyelerle Türkiye’deki çocuk yaşta evliliklerin durumunu karşılaştırdığınızda neler görüyorsunuz?
Çocuk gelin konusu tıpkı ensest gibi üstü örtülen bir konu. Örtü daha yeni açılıyor. Çocuk yaşta evlendirilen kız çocuklarının çoğunun ensest mağduru olduğunu düşünüyoruz. Hamile kalınca ya da ‘kızlıkları’ bozulduğu düşünülünce yaşlı, hasta adamlarla bakıcı olarak evlendiriliyorlar. Çocuk buna ya katlanıyor ya da intihar ediyor. Çocuk gelinleri yeni yeni tartışmaya başladığımız için çözüm konusunda henüz kimse konuşmuyor.
Uçan Süpürge’nin çözüm önerileri neler?
Dünyadaki örnekleri Türkiye’ye nasıl entegre edebileceğimiz üzerinde çalışıyoruz. Sağlık yaklaşımı, yani erken evliliklerin çocuk bedeni üzerindeki zararlardan bahsetmek etkili bir yol. Ancak en etkili olan eğitim. Eğitim uzadıkça, evlilik yaşı yukarı çıkıyor. Esas zor olan geleneği dönüştürmek. Türkiye’de dinin ve geleneğin etkisi çok fazla. Toplumda rol modelimiz var: Erken evlenmiş büyükanneler. Onlar hâlâ yaşıyor, bütün modelleri çürütebilecek örnekler. Şöyle bir hesap yapıyorum: Önlem alınmazsa önümüzdeki her yıl 14 milyon kız çocuğu evlenmeye devam edecek. O kızlardan dörtte biri doğum sırasında ya ölecek ya sakat kalacak. Yahut ömür boyu fakirliğe ya da cahilliğe mahkûm kalacak. Bu kısır döngü sürüp gidecek. Sadece kanunlar çözüm değil.
Yasal değişikliklerin yanı sıra neler olmalı?
Çok aktörlü çözüm lazım. İşin içine devlet, sivil toplum, dini kurumlar girmeli. Bu yüzden ulusal platformlara ihtiyaç var.
Geleneği dönüştürmek uzun vadede mümkün ancak kısa vadede neler yapılabilir?
Hemen yapılması gereken şey şu: Acilen ‘çocuk tanımı’ yapılmalı. Henüz ortak bir çocuk tanımımız yok. Çeşitli yasalarda farklı tanımlar var. İmza topladık ancak hâlâ bir şey yapılmadı. Medeni Kanun şunu söylemeli: “Evlilik yaşı 18’dir. Özel izinle evlilik yasaktır.” Çünkü özel izinle 16 yaşındaki çocuklar evlendirilebiliyor. Bir an önce bunun düzelmesi lazım. Hiçbir köy ya da kasabada kolluk kuvvetinin haberi olmadan davul çalmaz. Devlet kanun koyucularını ve takip edicilerini göreve çağıracak. 18 yaşının altında davul çaldırmayacak. Geleneği insanlar yaratıyor, değiştirecek olanlar yine bizleriz.
Çocuk gelinler için resmi veri yok fakat tespit edilen rakamlar nedir?
Bu en büyük eksikliklerimizden biri. Elimizde yüzde 28 gibi bir oran var ancak gerçeğini yansıtmadığını düşünüyoruz. Geçen yıl sadece Şanlıurfa Devlet Hastanesi’nde 18 yaşından küçük 722 kız çocuğu doğum yaptı. Ayrıca 2012 yılında 20 binden fazla aile 18 yaşından küçük çocuklarını evlendirmek için mahkemeye başvurmuş. Akıl almaz bir sayı.
Türkiye’de resmi nikah olmadan dini nikah kıyanlara gerekli cezalar veriliyor mu?
Diyanet mensubu birinin resmi nikahı görmeden dini nikah kıyması yasak. Diyanet İşleri Başkanlığı’na sayıların neden çok yüksek olduğunu sorduğumuzda, “Maalesef hacca gitmiş ya da Kuran okuyabilen herkes dini nikah kıyabileceğini sanıyor” diyorlar. Cuma hutbesinde bunun günah olduğunu söylemeleri gerekiyor.
‘Sınava girdim kazandığım gün evlendim’
- Üvey anne elinde olmak kolay değil. Ya döverdi ya söverdi. Babamıza da bir şey diyemezdik. Ablam 15’inde evlendi. Ben nişanlandığımda 14 yaşındaydım. Koca evine gitmek kurtulmak demekti.
- 14 yaşındayken babam beni kendi kardeşinin çocuğuyla nişanladı. Ameliyata giriyordu, ‘Ölür kalırsam kız size emanet’ demiş. Ama ben okumak istiyordum. Üniversite sınavlarına girdim, sınavı kazandığımı evlendiğim gün öğrendim. 17 yaşındaydım.
- 13 yaşında herkes okula giderken ben 30 yaşında bir adamla evlendirildim. Hiç görmedim, sadece babamın arkadaşının oğlu olduğu için beni evlendirdiler. Gece olduğu zaman çok korkuyordum. Her zaman baba gözüyle baktım ona.
- Babam beni 12 yaşında gelin etti. Kocam 20 yaşındaydı. Beni götürdüler, ‘Bu kocan’ dediler. Tanımam etmem. 20 sene onun yanında kaldım. Vay olmaz olaydı. Acı çok.
- Ben 10 yaşında gelin gittim Gaziantep’e. Fırına giderken çocuklar beni ‘küçük gelin’ diye kovalardı. Kaynım ekmek yaparken karnıma bıçak soktu. Kapıyı kilitleyip çıktı. ‘Kış kabağı keserken oldu’ dedim. Mahkemeye gönderdiler. Savcı ve hakim sordu, ‘İstekli mi yoksa zorla mı evlendin’ diye. Diyarbakır heyetine gittik yaşımı büyütmek için yoksa kocam hapse girecekti. Sonra eve döndük, iyileşmeden işe başladım.
- Köyde bir akrabamızın annesi yatalakmış. Erkek kardeşine kız aradılar. Kız lisede okuyordu, okulu bıraktırdılar. Çok başlık parası verdiler. Kız şimdi hem kaynanasına bakıyor hem evi çekip çeviriyor.
BİTTİ