02.02.2012 - 02:30 | Son Güncellenme:
GÖKÇER TAHİNCİOĞLU Ankara
Yargıtay 9. Ceza Dairesi, 30 yıllık Devrimci Yol (Dev-Yol) ana davasının 21 sanığından 18’i hakkındaki davanın zaman aşımından düşürülmesine karar verdi. 30 yıl sonra dosyayı kapatan Yargıtay, örgüt davalarında istisnai olarak uygulanan bir yorumu uygulayarak, gözaltına alındıkları tarih esas alındığında dosyaları zamanaşımına girmeyen iki sanık için, eylem tarihlerini esas alarak zamanaşımı hükmü kurdu.
Buna göre, benzer dava ve yapılacak operasyonlarda da zamanaşımı süreleri, örgüt suçlarıyla suçlananların yakalandığı tarihe göre değil eylem tarihlerine göre hesaplanacak.
Yargıtay 9. Ceza Dairesi, 30 yıldır devam eden Dev-Yol ana davasına nokta koydu. Yargıtay’da yapılan duruşmayı sanıklar, avukatları Şenal Sarıhan ve Mehdi Bektaş ile bazı sendikacılar ile sanık yakınları izledi.
Kararı okuyan Daire Başkanı Ekrem Ertuğrul, sanıklara atılı “Anayasal düzeni zorla değiştirmeye veya ortadan kaldırmaya kalkışma” suçunun temas ettiği 765 sayılı TCK’nın 146/1. maddesi için zaman aşımı süresinin eklentiyle 30 yıl olduğunu kaydetti.
Ertuğrul, sanıkların eylemlerinin gerçekleştiği tarihlerden itibaren başlayan 30 yıllık dava zaman aşımı süresinin, inceleme tarihi itibarıyla dolduğunun anlaşıldığını bildirdi.
18 sanığın davası
Böylelikle, 18 sanık hakkında 30 yıldır devam eden dava, zaman aşımı nedeniyle düşürüldü. Yargıtay Ceza Genel Kurulu, daha önce sanıklar Yusuf Yıldırım ve Atalay Dede’nin dosyasının zamanaşımına girdiğine karar vermişti.
Sanıklardan Yaşar Kanbur hakkındaki kararı ise yerel mahkeme verecek. Yattıkları süreler gözönüne alındığında karar onansa, 18 sanıktan 14’ünün 3 ay ila 3 yıl arasında değişen sürelerde cezaevinde yatması gerekecekti.
2 sanık kurtuldu
Örgüt davalarında Yargıtay, genellikle, zamanaşımı süresini sanıkların yakalandıkları tarihi esas alarak hesaplıyor. Hesap bu şekilde yapıldığında, sanıklardan Emin Koçer ve Hasan Ertürk hakkındaki zamanaşımı süresi dolmayacaktı. Ancak, Yargıtay, süreyi yakalandıkları tarihi değil, eylem tarihlerini esas alarak hesapladı ve iki sanığın dosyası da zaman aşımına girdi.
Yargıtay, bu yorumu yapmasaydı, 2 sanığın geçmişte yattıkları sürelere bakılarak 3 ay ila 3 yıl arasında cezaevinde yatması gerekecekti.
Dava 1982’de başladı
Ankara 1 No’lu Sıkıyönetim Mahkemesi’nde, 574 sanıkla 18 Ekim 1982’de başlayan Dev-Yol ana davasında, birleştirilen dosyalarla sanık sayısı 723’e çıktı. Sıkıyönetim Mahkemesi, 17 Temmuz 1989’da 7 kişi hakkında idam, 39 kişi hakkında ömür boyu, 346 kişi hakkında 2 ila 20 yıl arasında ağır hapis cezaları verdi.
Bozulan bu kararın ardından yargılama Ankara 6. Ağır Ceza Mahkemesi’nde sürdürüldü. Mahkeme, idamı istenen 22 sanıktan 2’sini idam, 20’sini müebbet hapse mahkum etti. Yargıtay, 2004’te, bu kararı idam cezasının kaldırılması nedeniyle bozdu. Mahkeme, 2006’da 20 sanığı müebbet, 2 sanığı ise 16 yıl 8’er ay hapis cezasına çarptırdı.
Dava bitmeden vefat etti
Müebbete mahkum edilen Osman Nuri Ramazanoğlu vefat ederken, Yargıtay, kararı bu kez de “sanıkların savunma haklarının kısıtlandığı” gerekçesiyle bozdu. Yerel mahkeme, 2006’da ilk kararında direndi. Bunun üzerine davaya bakan Yargıtay Ceza Genel Kurulu, 2 sanık için dosyanın zamanaşımına girdiğine hükmetti. Mahkeme, diğer zamanaşımı incelemesinin ise 9. Ceza Dairesi’nce yapılmasına hükmetti. 9. Ceza Dairesi de dünkü karara imza attı.
‘2 çocuk büyüttüm’
Davayı 1982’den bu yana takip eden Avukat Sarıhan, karar için şunları söyledi: “Eğer adalet olgusu geç gelmişse, orada adil bir sonuç yoktur. Bu davadaki asıl sorun, 12 Mart ve 12 Eylül gibi olağanüstü dönemlerin işkenceli sorguları üzerine dayandırılmış dosyalarda, arkadaşlarımızın, müvekkillerimizin mağdur edilmesidir. Bu mağduriyet 30 yılı aşkın süredir devam ettirildi. Biz bu davada zamanaşımı istemedik. Zaman aşımı, gerçeğin üzerine sürülmüş bir gölgedir.
Biz beraat istedik. Çünkü, hukuka aykırı, adil olmayan yollarla yapılan sorgular sonucunda elde edilen bir dosyada, ancak ve ancak beraat kararı verilmesi gerekirdi. Sonuç böyle olmadı. Bu davada yargılananlar, bir daha olağanüstü dönemler yaşanmasın istiyorlar.” Sarıhan, davayı aldıklarında “gencecik” olan müvekkillerinin saçlarına aklar düştüğünü, bu süreçte evlenip, iki çocuk sahibi olup, onlara üniversite okuttuğunu anlattı.
İşte o sanıklar
Sanıklar Nurettin Aytun, Murat Parlakay, Celal Mut, Hilmi İzmirli, Mehmet Hassoy, Cahit Akçam, Halil Yasin Ketenoğlu, Bünyamin İnan, Turhan Yalçın Bürkev, Erdoğan Genç, Nuri Özdemir, Hıdır Adıyaman, Emin Koçer, Hasan Ertürk, Mehmet Akın Dirik, Melih Bekdemir, Veli Yıldırım ve Hüseyin Aslan’a atılı suçun zaman aşımı süresinin 30 yıl olduğu kaydedildi.
İLK HâKİMLE SÖYLEŞİ YAPTI:
‘Susuz kalıp duvarı yaladım’
Sanıklardan Cahit Akçam, önceki duruşmalarda dosyanın zamanaşımına girmesini istemediklerini, davanın işkence üzerine kurulu olduğunu belirterek şunları söylemişti: “Bacaklarımdan yukarı asılarak, cinsel organım ve vücudumun çeşitli yerlerine elektrik bağlandı. Bunun nasıl olduğunu düşünebiliyor musunuz? Açlıktan gebermek üzereyken, susuzluktan duvar yalamanın ne olduğunu biliyor musunuz? 10 gün susuz kalıp duvarı yaladım. Bütün ifadelerimiz işkence ile alındı.”
Kısa süre önce 12 Eylül’le ilgili belgesel çeken ve davanın ilk hakimi Ekrem Çelenk’le röportaj yapan Akçam, Yargıtay üyelerini de belgeseli izlemeye davet etmişti.
‘Adaletsizliklerin tespiti şansı kaçtı’
Sanıklardan Cahit Akçam, davanın düşmesi nedeniyle, 9. Ceza Dairesi’nin adaletsizlikleri tespit şansını kaçırdığını söyledi. Akçam, şunları söyledi: “Bu davada yargılananlar, halktan yana güçlerin yargılandığı bütün davalarda olduğu gibi bu ülke tarihinde şerefle yer alacaktır. Onlar faşizme karşı mücadele etmiş olmanın onur ve gururunu taşıyorlar. Zamanaşımından davanın düşmesi, bu tarihsel gerçeği, onların tarihsel haklılıklarını ve doğruluklarını ortadan kaldıramayacak. Tek tesellimiz, bu kararla bazı arkadaşlarımızın yeniden cezaevine gitmesine yol açacak bir sonucun doğmaması olmuştur.” Sanıklardan Erdoğan Genç de davanın “HSYK kararıyla bitirildiğini” düşündüklerini söyledi.
280 klasör dosya kaybolmuştu
1996’da 740 klasör olan dava dosyası sayısının Yargıtay’a geldiği aşamada 465’e düştüğü anlaşıldı. 280 kayıp klasör davanın uzun süre kilitlenmesine yol açtı. Kayıp klasörler, genel dizine göre belgeler farklı kurumlardan temin edilerek tamamlandı. Ancak, geçen süre davanın zamanaşımına girmesine yol açtı.