Kültür Sanat Bir şeyler bulamazsak durum daha da kötüye gidecekti

Bir şeyler bulamazsak durum daha da kötüye gidecekti

28.06.2021 - 07:00 | Son Güncellenme:

.

Bir şeyler bulamazsak durum daha da kötüye gidecekti

“Tam tahmin ettiğimiz gibi yani.”

Haberin Devamı

“Aynen öyle komiserim.”

Bu arada telefonuma bir mesaj gelmişti. Hemen açıp okudum. Mesaj amirden, Başkomiser Sezai’den geliyordu. “Ara beni, yalnız yanında kimse olmasın.” diyordu. Zühre odasına gider gitmez aradım. Bazı kişilerle görüşmüş, Engin’in herhangi bir iş üzerinde olmadığını, daha yeni tayin olduğunu öğrenmiş.

“Zühre’ye söyle bu konuyu Engin’le görüşmesin. Bilmiyoruz gibi normal davranacağız ve takibe devam edeceğiz. Elimizde bir kanıt yok. David denen adamla da ilgili ne kaçakçılık ne cinayetlerle ilgili bir delilimiz var. O nedenle bir süre daha takibe devam edelim bakalım. Tamam mı Ayvaz?”

***

Canım sıkılmıştı. Engin’in bu David denen adamla mutlaka yamuk bir iş yaptığından emindim. Eğer David’in takip edildiğini öğrendiyse, mutlaka bu işten sıyrılacağını da tahmin edebiliyordum.

Haberin Devamı

“Anlaşıldı amirim.”

“Engin’i değil David’i takibe devam edelim. Eğer adam gerçekten bir şeyler yapıyorsa o zaman Engin’i de izlemeye alırız.”

Telefon görüşmelerini dinleyemez miyiz?”

“Savcı delil olmadan böyle bir işi doğru bulmuyor. Ben konuştum.”

“Anladım.”

“Yalnız Zühre’ye durumu anlat, ama sakın hiçbir şey belli etmesin. Sence Zühre çaktırmadan Engin’i izleyebilir mi? Ondan böyle bir şey isteyebilir miyiz? Ne dersin?”

“Siz konuşsanız daha iyi olur. Ben de konuşurum ama sanki sizin konuşmanız daha yerinde olur gibi geliyor bana.”

“Tamam ben konuşurum ama sen ağzını fazla üzerine gitmeden bir ara bakalım. Sonra da bana bilgi ver, tepkisine bir bakalım.”

“Tamam.”

“Durum böyle, cinayetlerle ilgili bir gelişme var mı?”

“Yok amirim. Ama bir gelişme olursa hemen haber vereceğim.”

“Biraz elinizi çabuk tutun, homurdanmalar giderek artıyor; kapının önüne konmadan, biz onların önlerine bir şeyler koymalıyız artık.”

“Haklısınız amirim, ama elimizden geleni yapıyoruz.”

“Ayvaz!”

“Dinliyorum.”

“Bu sabah beni aradılar. Seza akşam bir gazeteciye tokat atmış, doğru mu bu?”

“O şerefsiz gazeteci de tahrik etti, terbiyesizlik yaptı, alay etti bizimle, hak etmişti yani amirim.”

“Peki o size el kaldırdı mı?”

“Hayır ama…”

Haberin Devamı

“Kes Ayvaz! Hem suçlusun hem güçlüsün. Şiddetle karşılık verme saçmalığı da nedir? Siz akşam neredeydiniz?”

Yemek yiyorduk lokantada.”

“İçkili miydiniz?”

“Biraz içmiştik ama sarhoş falan değildik.”

“Seza?”

“O da değildi. Dedim ya o yalancı gazeteci çok tahrik etti, Seza da dayanamadı.”

“Yahu Allah aşkına Seza dertli, sıkıntılı diye sesimizi çıkarmıyoruz, alttan alıyoruz. Hadi diyoruz yaralı, aşk acısı çekiyor diyoruz. Ama yeter artık. Burası okul değil, burası polis teşkilatı, her şey de bir yere kadar. Artık kendine gelmesini söyle. Ben gazetenin patronunu arayıp özür diledim onun adına, bir yanlışlık olmuştur, konuşurum falan diyerek tatlıya bağladım. Bak Ayvaz oralarda bu tür olaylara karışmayın. Size oradan otel ayarladığıma pişman etmeyin beni. Bak bu gazeteci işi büyütürse, aleyhimize olur. Topa tutarlar bizi. ‘Katili bulamıyorlar, gazeteci dövüyorlar’ derler. Saçmalamayın. Ben adamı idare ettim; siz de dikkatli olun. Sen Seza’yı uyar, şimdi ben ararsam istifaya falan kalkar, yine bunalıma bağlar. Eğer söz dinlemezse ben devreye girerim. Sen onu ikna et, tamam mı Ayvaz? Zaten başımız yeterince dertte, bir de siz sorun çıkarmayın. Tamam mı?”

Haberin Devamı

“Tamam amirim merak etmeyin, konuşurum.”

“Gazeteyi gördün değil mi?”

“Gördüm zaten akşamki olay da bu manşet yüzünden çıkmıştı.”

“Kim uçurmuş bu bilgiyi, biliyor musun sen?”

“Hayır amirim, bugün çocuklarla toplantı yaptım, kimsenin haberi yok bu bilginin nasıl uçtuğundan. Siz biliy…”

“Tamam her neyse, telefonum çalıyor, sonra konuşuruz. Dediklerimi unutma.”

Sözümü tamamlamadan kapatmıştı amir. Fırçalar, azarlar giderek artmaya başlıyordu. Bir şeyler bulamazsak durum daha da kötüye gidecekti; öyle görünüyordu.

***

Seza’yı aradım. Amirin akşamki kavgayla ilgili söylediklerini anlattım. “Başlatmasın şimdi şişko bunak!” dedi.

“Yine de dikkatli olmakta yarar var. Haklı tarafları var Seza.”

“Boş ver, o gazeteci bozuntusu daha fazlasını hak etmişti. Onu bir daha ayağımın altında dolanırken görürsem daha beterini yaparım. Onu da patronunu da, gazetesini de… Ulan kamuoyu yararı diye bir şey vardır be! Bu ahlaksızların kamuoyu yararı diye bir şeyden haberleri var mı acaba? Bunların yaptığı kamuoyu zararı… Üç gazete daha fazla satacaklar diye ne ahlak ne gizlilik, ne kural hiç bir şey tanıdıkları yok. O sünepe amir de kendini… Tövbe estağfurullah… Beceriksiz herif. Bana söylesin yiyorsa, sana niye söylüyor. Biliyor ağzının payını vereceğimi de ondan. Şimdi kim bilir sana neler anlatmıştır. Yok bunalım, yok depresyon, idare ediyoruz falan… Valla şimdi gider makamında benzetirim şerefsizi…”

Haberin Devamı

“Seza lütfen kendine hâkim ol! Senin böyle bir saçmalık nedeniyle başının derde girmesini istemem. Biraz idare etmek durumundayız. Hesaplaşmamızı sonra yapalım. Şimdi durum biraz kritik.”

“Tamam Ayvaz. Yahu bu adam market ile evi arasında mekik dokuyor. Başka bir işi yok mu bu herifin? Devamlı evinde tıkınıyor sanırım. Marketten eve paket paket mal taşıyor, başka bir şey yapmıyor. Kadın ise sabah çıkıyor akşam geç saatte dönüyor. İki üç günde bir de kadını beceriyor. Bu kadar yemek yersem ben bile düz duvara tırmanırım.”

ARKASI YARIN...