20.08.2022 - 07:00 | Son Güncellenme:
Seyhan Akıncı - Ülkemizin kültürel varlıklar alanında zenginliğini düşündüğümüzde korumamız gereken çok fazla şey var. Kentimiz İzmir Derneği tarafından geliştirilen KORU mobil uygulamasıyla korunması gereken kültür varlıklarına yapılan olumsuz müdahaleler ilgili birimlere bildiriliyor. KORU mobil uygulaması, T.C. Dışişleri Bakanlığı Avrupa Birliği Başkanlığı tarafından Avrupa Birliği Sivil Toplum Destek Programı Üçüncü Dönem Hibe Programı’ndan destek alarak hayata geçirilen “Kültürel Mirasın Korunmasında Daha Güçlü Bir Sivil Toplum” projesi kapsamında hazırlandı. Biz de Kentimiz İzmir Derneği’nden Halis Hakyemezoğlu ile uygulamanın önemini konuştuk.
Uygulama fikrinin ortaya çıkışı ve geliştirilmesinden bahsedebilir misiniz?
Kültürel miras konusu maalesef ülkemizde çok popüler değil. Gün geçtikçe de tarihi yapılarımız yok olmaya mahkûm bırakılıyor. Bu konuda sorumluluk sahibi olan ve bir şeyler yapmak isteyen kişilerse nereye, nasıl başvuracaklarını bilmiyor. İşte mobil uygulama fikri tam bu noktada ortaya çıktı. Bu mobil uygulamayı korunması gereken kültür varlıklarına yapılan vandalizme dur demek isteyen vatandaşlar için, kolay bir şekilde ilgili kurumlara bildirim yapabilmelerini sağlamak amacıyla geliştirdik. Sürece en başta Kültür ve Turizm Bakanlığı olmak üzere, koruma kurulları, KUDEB (Koruma Uygulama ve Denetim Büroları) ile iletişime geçerek ihtiyaç ve sorunları analiz ederek başladık.
Uygulama ne zamandan beri kullanımda? Ve ne gibi geri dönüşler aldınız?
Uygulama henüz çok yeni. Marketlere yüklenmesi üzerinden yaklaşık iki ay geçti. Ancak bu kısa zamanda 1000’in üzerinde kişi tarafından indirildi. Bildirimler gelmeye başladı, biz de gelen başvuruları değerlendirip ilgili kurumlara iletiyoruz. Tabii başvurular sonrası yerinde incelemeler, yetkililerin resmî geri dönüşleri ve yaptırımlar konusu biraz vakit alıyor ancak çok kısa zamanda sonuçlarını görmeye başlayacağımıza inanıyoruz. Vatandaşlardan da çok güzel yorumlar aldık, yıllardır sadece sosyal medya paylaşımlarıyla sesini duyurmak isteyen kişiler, tam olarak böyle bir uygulamaya ihtiyaç duyduğunu belirtiyor. Artık teknoloji çağında yaşıyoruz ve her şey çok hızlı gelişiyor. Biz de bu konuda insanların hızlı harekete geçebileceği bir ortam hazırlamak istedik.
Halis Hakyemezoğlu
Proje kapsamında hazırlanan İzmir Kültürel Miras Stratejisi verilerine göre İzmir’de yapılan araştırmada, mevcut tescilli kültür varlıklarının yüzde 35’inin restorasyona ihtiyaç duyduğu saptanmış. Bu veri sadece İzmir için geçerli ve oldukça yüksek bir oran...
Kesinlikle çok yüksek bir oran. Raporun derinliklerine indiğimizde özellikle tescilli olan dini yapılardaki oran daha da korkutucu maalesef. İzmir’de, tarihi camilerin yüzde 73’ü, tarihi kilise ve sinagogların ise yüzde 43’ü onarım gerektiriyor. Daha büyük bir sorunsa henüz tescilli yapılara ilişkin tüm ili kapsayan detaylı bir envanterimiz olmaması. Biz kent merkezi için bu çalışmayı başlattık ancak tüm ilçeleri de kapsayan bir envanter mutlaka olmalı. Aslında tamamen kullanılmayacak hâle gelen yapıların genel sorunu sahipsiz kalması. Yani eğer içinde birileri yaşıyorsa yapı bir şekilde ayakta kalıyor. Yapı ne zaman tamamen boşaltılırsa, o zaman yavaş yavaş çökmeye başlıyor. Bu, kimi zaman sadece insan kaynaklı, kimi zaman da insanların süreci hızlandırmak için yaptığı müdahalelerle birlikte doğal kaynaklı olabiliyor. En çok gördüğümüz bilinçli müdahale, tarihi yapıların çatılarının açılarak yağmur, rüzgâr gibi doğa olaylarıyla birlikte yapıların tamamen çökmesine neden olmak.
Kültürel mirasın iklim değişikliğine uyum sağlaması konusu küresel iklim kriziyle ve Ege’de yaşanan orman yangınlarını düşündüğümüzde oldukça önemli. Bu alanda neler yapılıyor?
Dünya genelinde iklim değişikliğine yönelik uyum ve azaltım planları hazırlanıyor ancak ülkemizde ve kentimizde bu alandaki çalışmalar ne yazık ki sınırlı. Yayımlanan alan yönetim planlarında iklim değişikliği konusuna başlık olarak dahi yer verilmiyor. Kültürel mirasın iklim değişikliğinden etkilenmesini en aza indirgemek ve iklim krizi ile mücadele edebilmek için öncelikli olarak envanter çalışmaları, etki analizleri, risk analizleri, hassasiyet analizleri yapılmalı. Çıkan sonuçlara göre de uyum eylem planları hazırlanmalı.
Tüm Türkiye’yi kapsıyor
KORU mobil uygulaması İzmir odaklı bir uygulama. Bu tehdit ülkemizdeki tüm kültürel alanları ve eserleri kapsıyor… Uygulamanın genişletilmesiyle ilgili bir projeniz var mı?
Aslında biz uygulamayı tüm Türkiye’yi kapsayacak şekilde hazırladık. Şu an pilot olarak İzmir’de uygulanıyor. Her ne kadar İzmir özelinde çalışan bir dernek olsak da biliyoruz ki bu ihtiyaç tüm ülkede var. Ülkemiz kültür varlıkları anlamında gerçekten çok zengin bir coğrafyaya sahip. Bu anlamda şu an ülkemizin herhangi bir bölgesinde bu mobil uygulama üzerinden bildirimde bulunabilirsiniz. Ayrıca Kültür ve Turizm Bakanı’mıza da projeden bahsetme imkânı yakaladık, çok memnun olduğunu dile getirdi. Amacımız da bu işi bakanlığımızın sahiplenmesi ve diğer benzer uygulamalar gibi tüm ülkede yaygın bir şekilde kullanılmasının sağlanması.