24.09.2006 - 00:00 | Son Güncellenme:
“(...) Şu son yıllarda bir müzeye girdiğimde tarih öncesine ait ve etnografik sanat salonları varsa isteyerek ve büyük bir zevkle oyalanıyorum orada. Ama eski (küçük veya büyük) ustaların salonlarından gözlerimi kapatıp koşarak geçiyorum. Çağdaş sanat salonları da varsa, onlardan da hızla ama bu kez gözlerimi açık tutarak geçiyorum. (...) Evet Philippe, resim sanatı denen bu sanattan tiksiniyorum. İlk adımlarımdan itibaren bu sanatı ölü bir sanat, budalaların duvarlarındaki gülünç, aptalca bir süs, enayi sanat eleştirmenleri ve müze müdürleri için yapılan bir sanat olarak kabul ettim!..”
Bu alıntı, yıllardır Fransa’da yaşayan ve gerçeküstücü tarzıyla tanınan ressam Yüksel Arslan’ın 2000’de dostu Philippe Krebs’e yazdığı bir mektuptan. Fransız ressam ve yazar Roland Topor’un deyimiyle “sanatçı olmayı kendisine yasaklayan” Arslan, bu cümlelerle aykırı sanat anlayışını net bir şekilde ortaya koyuyor.
“Kapital”den esinlendi
'60’ların sonuna doğru Türkiye’ye gelen Arslan, 1969’da yeniden Fransa’ya döndü. Bu dönüş sonrasında, Türkiye deneyimiyle Karl Marx’ın “Kapital”inden ve Marx ile Friedrich Engels’in imzasını taşıyan “Kutsal Aile” kitabından aldığı esini birleştirerek “Kapital” (1968 - 80) adlı tablo dizisini oluşturdu. Arslan bu dizide “özel mülkiyet”, “meta”, “makinenin aksesuvarı işçi” gibi pek çok konuya değindi.
Arslan 1980’de sanatçılar, düşünürler, politikacılar ve bilim adamlarının portrelerinden oluşan, çalışmalarından kimi pasajlar aktaran “Etkiler” (1980-84) adlı diziye başladı. 1986 ise sinir hastalıkları ve cinsel hastalıklar üzerine yoğunlaştığı “İnsan” dizisinin başlangıcıydı. Arslan bu seride psikolojik incelemelere yer verdiği fantastik figürlere imza attı; ruh ve sinir hastalıklarının, temeldeki cinsel dürtülerle ilintisini kurmaya çalıştı.
Gene '80’li yıllarda eserleri Viyana Modern Sanatlar Müzesi ve Prag Milli Galerisi’nde sergilenen Arslan, çalışmalarını halen Paris’teki atölyesinde sürdürüyor. Sergi 21 Ekim’e kadar sürecek. (0212) 231 67 63