Kültür SanatYeniden Sevgi Soysal

Yeniden Sevgi Soysal

28.11.2002 - 00:00 | Son Güncellenme:

Yeniden Sevgi Soysal

Yeniden Sevgi Soysal





Yeniden Sevgi Soysal
Tuhaf bir dönemden geçiyoruz; güzel metinleri okumak için yeniden basılmalarına ihtiyaç duyuyoruz, önemli yazarlarımıza ilgi göstermek için yayınevi değiştirmelerini bekliyoruz. ‘Durup dururken’, sırf metinsel nedenlerle dikkatimiz yönelmiyor bir türlü. Edebiyatın gündemini edebiyat belirlemiyor sanki. İşte bu dalganın etkisini azalttığı yazarlarımızdan biriydi Sevgi Soysal, hiç Sevgi Soysal okumamış genç okurlarla karşılaşma ihtimali artmış, Sevgi Soysal bütün dipnotlardan çekilmişti.
Oysa bugün, "Yeniden Sevgi Soysal" demek için harika mazeretlerimiz var, tümü 1. sınıf. Öncelikle bir haber vermeli: Sevgi Soysal’ın bütün eserleri İletişim Yayınları tarafından yeniden basılıyor. İlk kitap olarak yazarın "Tante Rosa" adlı eseri hazırlandı bile. İkinci nokta takvimde gizli, Sevgi Soysal 22 Kasım 1976’da ölmüştü; bu hafta ölümünün 26. yılı. Üçüncüsü ise bir ‘ön bilgi’: Erdal Doğan, Everest Yayınları için bir Sevgi Soysal biyografisi hazırladı ve kitap bugünlerde son formunu almakla meşgul. Doğan’ın kitabı, edebiyat dünyamızda sık görülmeyen bir çalışmanın eseri: Gerçekten neredeyse her şeyiyle Sevgi Soysal’ı okuma imkânı bulacağız bu kitapla.
Sevgi Soysal, o sevdiği deyimle, dünyayı ‘bıraktığı’nda sadece 40 yaşındaydı. İlk kitabı "Tutkulu Perçem"in 1962’de yayımlanmasından sonra hızlı bir 15 yıl koşmuştu. Hem de her açıdan; aşkın, edebiyatın ve siyasetin son derece yoğun aktığı bir hayatı oldu. Üç evliliğinden kalma üç soyadıyla dahil oldu edebiyatımıza Sevgi Yenen: Özdemir Nutku ile evliliğinin ardından Sevgi Nutku, Başar Sabuncu ile evliliğinin ardından Sevgi Sabuncu, Mümtaz Soysal ile evliliğinin ardından ise Sevgi Soysal’dı o.
İlk olarak, 1960’ların sonlarında Dost Dergisi’nde yayımlanan "Tante Rosa" ‘metinleri’yle dikkat çekmişti. Sonra bunlar 1968’de "Tante Rosa" adıyla kitaplaştıklarında epey tantana kopmuştu; ama "Tante Rosa"nın edebiyatımızın başyapıtlarından biri olacağını görmek için erkendi muhtemelen. Sonraki edebiyat kuşaklarını da doğrudan etkiledi; 1972 doğumlu bir yazar olarak sanırım en azından kendi kuşağımı sayabilirim. ‘80 darbesinin ardından gelen gri ilkgençlik günlerinde, özgürlük ve isyan duygusunu edebiyatımızda hissedebilmek için "Tante Rosa"ya sarılmıştık. Daha sonra yazarken de, sık sık, "Tante Rosa"nın sunduğu bu yaratıcı ‘alem’in şenlikli kurallarına uymaya çalıştım.
Öte yandan Sevgi Soysal, ‘70’leri, esas "Tante Rosa"dan sonraki kitaplarıyla etkilemişti. 1970’de yayımlanan "Yürümek" kendisini izleyecek ‘ağır’ kitapların habercisiydi sanki. Bir yandan siyaset hayatını gitgide daha fazla etkiliyor bir yandan da edebiyatı siyasi hayatı kapsayacak şekilde genişliyordu. Hem hayatına hem de yapıtına hapishaneler ve sürgünler girmişti artık. "Yıldırım Bölge Kadınlar Koğuşu" bunu yansıtıyordu, "Barış Adlı Çocuköta yer alan pek çok hikâye o günlerin yazılmasından doğmuştu. "Yenişehir’de Bir Öğle Vakti" (1973) ve "Şafak" (1975) siyaseti doğrudan içeren projelerdi. Her ikisinin de dönemin solcu gençlerinin elinden düşmediği söylenir. Maalesef, bu hattı nereye taşıyacaktı sorusu cevapsız kalıyor. Çünkü 1936 İstanbul doğumlu yazar, 22 Kasım 1976’da aramızdan ayrıldı.
Bizim arkadaşlarla sevdiğimiz bir sohbet ve spekülasyon konusudur aslında: "Sevgi yaşasaydı 80’lerde ne yazardı, yaşasaydı ya ‘90’larda nerelere varırdı?" Galiba bu soruların arkasına daha genel bir soru saklanıyor: "Bugün neden Sevgi Soysal?"
Edebiyat tarihimiz açısından önemini üç başlık altında toplayabiliriz sanırım: Birincisi ‘60’ların ilk yarısındaki kentli edebiyat jestinin bir parçası olarak çıkışı ve "Tante Rosa"nın bu çerçevede öne geçen yeri. İkincisi 12 Mart 1970 darbesi ardından gelen ve siyasi hayata müdahale eden romanlarıyla yarattığı etki. Bir anlamda ‘toplumcu kent edebiyatı’nda yakaladığı ses. Üçüncüsü de kadının edebiyatımızdaki temsiline yaptığı katkılar. Özellikle kadın kahramanlarının oynadığı merkezi roller ve elbette yine kent: Kentli kadınların halleri, deneyimleri ve mücadeleleri.
Ama bence "Yeniden Sevgi Soysal" demenin, kitaplarının yeni baskılarının anlamı yepyeni okumaların yapılmasıyla belirecek esas. Bugünün kuramlarıyla, bugünün bakışıyla incelendiğinde bambaşka bir güç kazanacak yapıtı. Yaşamı seven, yaşamdan yana bir iradeyi bütün metinlerinde hissettiren bir yazarın bir kez daha yaşamla buluşması da olacak bu...

Sevgi Soysal
İletişim Yayınevi
105 s.
Fiyatı: 5.500.000 TL.










































KEŞFETYENİ
İsmail Balaban ayağının tozuyla başpehlivan oldu
İsmail Balaban ayağının tozuyla başpehlivan oldu

Cadde | 25.05.2025 - 13:13

İsmail Balaban Türkiye'ye döner dönmez kariyerine hızlı bir giriş yaptı. İşte detaylar...

Yazarlar