SiyasetArınç: insani olaya siyasi kılıf geçirmeye çalışıyorlar

Arınç: insani olaya siyasi kılıf geçirmeye çalışıyorlar

23.10.2009 - 13:56 | Son Güncellenme:

.

Arınç: insani olaya siyasi kılıf geçirmeye çalışıyorlar

Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, "(Demokratik açılım süreci ve terör örgütü üyelerinin Habur sınır kapısından Türkiye’ye gelişi) Bu insani olaya bir siyasi kılıf geçirmeye çalışan yaramaz tipler var.

Haberin Devamı

Terörün bu şekilde devam edip gitmesini, Türkiye’nin bu sorunla her an baş başa kalmasını, kırılmasını, üzülmesini, yolunun kesilmesini, yatırımların durmasını, Türkiye’nin ayağa kalkmasını hazmedemeyen, istemeyen, terörden beslenen, onu sektör haline getirmiş, kazanç sağlayan iç ve dış mihraklar var" dedi.Başbakan Yardımcısı Arınç, televizyonların Ankara temsilcileriyle TRT Genel Müdürlüğünde düzenlediği sohbet toplantısında, Türkiye’ye gelen terör örgütü mensuplarının karşılama töreniyle ilgili soru üzerine, grubun kalabalıklar tarafından karşılanması, burada aşırılığa giden, örgüt propagandasına yol açan gayretlerin olmasının dikkat çekici ve üzüntü verici olduğunu söyledi.Terörle mücadelede en kısa yol veya tarifin, "dağa çıkışların sona ermesi ve dağdan inişlerin de teşvik edilmesi" olduğunu vurgulayan Arınç, geçmişte görev yapan komutan ve siyasetçilerin de dağa çıkışların önlenmesinin önemini ifade ettiklerini belirtti.

Haberin Devamı

Dağa çıkışlar sürdüğü sürece örgütün hayatiyetini sürdüreceğini anlatan Arınç, bunun önünün siyasi, sosyal, ekonomik tedbirlerle kesilmesi gerektiğini söyledi.Geçtiğimiz günlerde Şırnak’ta incelemelerde bulunduğunu anımsatan Arınç, burada idareciler, asker ve emniyet güçleriyle görüşmelerde bulunduğunu belirtti.Habur’da toplananların televizyonlara yansıyan görüntülerinin orada çok büyük bir kalabalığın bulunduğu izlenimi verdiğini dile getiren Arınç, "Bu televizyon ekranlarını ben siyasetçilerin mitinglerinden bilirim. Gerekirse birkaç yüz kişilik bir topluluğu, Erbakan Hoca’nın tabiriyle ’muhteşem topluluklar’ haline getirmek mümkün" diye konuştu.

Kendisine verilen bilgiler doğrultusunda orada 20 bini aşan bir kalabalığın bulunduğunu kimsenin söylemediğini anlatan Arınç, Diyarbakır’da da vali, emniyet müdürü, jandarma alay komutanı ile görüştüğünü, meydanda toplanan kalabalığın da 25-30 bin arası olduğunu söylediklerini kaydetti.Arınç, "Tabii bu kalabalıklar bir meydanı tıka basa doldurduğu zaman göze çok fazla da görünebilir ama rakamlar budur. Ertesi gün haberlere baktığımız zaman ’on binlerce, yüz binlerce’ diye bir rakamdan bahsediliyor. Bu, basın açısından bu süreçte dikkate alınacak bir örnek. Çünkü televizyon ekranlarından bunları izleyen insanların bu tür kalabalıklar her zaman bir araya gelmiyor diye düşündüğünü tahmin ediyorum" diye konuştu.

Haberin Devamı

Televizyonlar ve yazılı basının bu konuda Türkiye’nin şartlarını dikkate alarak sürecin başarılı olmasını arzu eden bir tavır içinde olduğuna inandığını dile getiren Arınç, sürece ilişkin de bilgi verdi.Yasama yılının başladığı Ekim ayında süreçle ilgili Başbakan, İçişleri Bakanı ya da görevlendireceği bir bakanın TBMM’ye bilgi sunacağı yönünde önlerine bir takvim koyduklarını aktaran Arınç, bu sırada "yol haritası" nitelendirmesini kullandıktan sonra, aslında bunu söylediğinde de yanlış anlaşıldığını, "terör örgütünün ağzıyla konuştuğu" yönünde bazı basın organlarında eleştiri getirildiğini kaydetti. Arınç, "takvim" denilmesinin daha uygun olacağını belirterek, "Peki takvim diyelim, belki takvim daha yumuşak, daha light oldu" diye espri yaptı.Bu takvimin resmi ağızdan açıklanmasının ardından basının da bilgilenmiş olacağını, kısa, orta, uzun vadede yapılacaklar konusunda kamuoyunun bir başlama noktasını tespit etmiş olacağını ifade eden Arınç, "Doğrusu biz buna hazırdık ama bildiğiniz gibi bir görüşme söz konusu, Bahçeli ya da Baykal’la... Bahçeli kapıyı kapattığı için oradan bir beklenti yoktu ama Baykal ile bir görüşmenin hem Baykal, hem de Başbakan tarafından arzu edildiğini biz hissettik" dedi.-

Haberin Devamı

"KIRICI BİR MUHALEFET"-

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile CHP Genel Başkanı Deniz Baykal arasında yaşanan mektuplaşma sürecini de anımsatan Arınç, bazı yasama faaliyetleri nedeniyle Ekim ayı içinde TBMM’de konuyla ilgili bir bilgilendirmenin gerçekleştirilemediğini söyledi."İtiraf etmeliyim ki en zor, en riskli işi yapmaya talip olduk" diyen Arınç, "Yine ne olacaksa olsun, bombalar patlasın, çatışmalar olsun, cenazeler gelsin, ağlayanlar, sızlayanlar olacak, biz bunlara üzüntümüzü beyan edeceğiz, her evden feryatlar yükselecek, dağdakilerin sayısı artacak ama ben bir iktidarım, iktidarım devam etsin diyebilirdik. Zoru tercih ettik" dedi.

Haberin Devamı

Arınç, seçimleri de riske atabilecek bir girişime kalkıştıklarını, bu işi de başarmak zorunda olduklarını kaydetti.Arınç, şunları söyledi: "Başarmamız için iç ve dış şartların da uygun olduğunu düşünüyoruz ama böylesine sert, olumsuz, kırıcı bir muhalefeti ben şahsen tahayyül etmemiştim.Her ağızlarını açışlarında hıyanetten bahseden, her ağızlarını açtığında bizi düşman gibi hedef haline getiren bir muhalefetin bu kadar bu noktaya geleceğini doğrusu düşünmemiştim. Demek ki bu Türkiye’nin bir gerçeği. Bir yandan da tabii halkımızın yaşanmış acılar dolayısıyla olaylara bakış tarzını bir anda değiştirmek mümkün değil.Şimdi bu gelişler bir sevinçle karşılanıyor. Herkesin bir öyküsü var. 1 yaşındaki çocuğunu bırakıp dağa çıkmış bir kadının 18 yıl sonra dönüşünü düşünün.Bu o çocuk için, annesi için, babası için, akrabaları için ve o dağdan inen kadın için nasıl bir haletiruhiye. Biz bunu yaşamadık ama yaşayanlar var. Dolayısıyla onu karşılayanların da dağdan ve Mahmur’dan gelenlerin de -ki Mahmur’da 11 binden fazla insan var- annesi, babası yurt dışına kaçtıktan sonra orada hayata gözlerini yeni açmış çocuklar var, bunların sevinçlerini tabii görmek lazım.Bu insani olaya bir siyasi kılıf geçirmeye çalışan yaramaz tipler var.İtiraf edelim ki orada da var, bu tarafta da var. Terörün bu şekilde devam edip gitmesini, Türkiye’nin bu sorunla her an baş başa kalmasını, kırılmasını, üzülmesini, yolunun kesilmesini, yatırımların durmasını, Türkiye’nin ayağa kalkmasını hazmedemeyen, istemeyen, terörden beslenen, onu sektör haline getirmiş, kazanç sağlayan iç ve dış mihraklar var. Bunlar için kitaplar yazıldı, televizyon dizileri, bunları anlatan öyküler var. Bunları hepimiz biliyoruz.Bütün bunların bir anda bu süreci tersine çevirebilecek, olayı bir kahramanlığa dönüştürme, Türkiye’deki hassasiyetleri kaşıma, sinir uçlarına dokunma gibi gayretler var." Arınç, televizyon temsilcileriyle TRT Genel Müdürlüğünde düzenlediği sohbet toplantısında, terör örgütünün elebaşı Abdullah Öcalan’ı bu süreç içerisinde hiçbir zaman muhatap almadıklarını söyledi.

Devlet olarak düşünüldüğünde böyle bir niyetlerinin de bulunmadığını vurgulayan Bülent Arınç, şöyle devam etti: "Yani Öcalan İmralı’da hükümlü bir insandır. Tabii biliyoruz ki örgüt üzerindeki etkisi halen devam ediyor. Söyledikleri veya kendilerine göre verdiği talimatlar birileri tarafından dikkate alınıyor. Biz onun bu hareketlerini takip ederiz ve bunlardan Türkiye için güvenlik açısından bir analiz yapmaya çalışırız ama onu birebir muhatap almak suretiyle böyle bir süreç veya başka bir şeyde onunla birlikte olmak, onu kendimize muhatap kabul etmek durumunda değiliz. Ancak siyasi açıdan herhalde örgütü ve Öcalan’ı hala diri, ayakta duran, etkili olan kişiler veya kurumlar olarak gösteriyorlar. Bu yanlıştır. Bu yanlışı bugün bu olaylar sebebiyle Türkiye’de herkes fark etti.

Yani, Anadolu’da halkın tepkilerini ben çok haklı görüyorum. Bu hiçbir zaman olmamalıydı. Kahramanlar gibi karşılanmak, kahramanlar gibi muamele görmek ve onların üzerinden maalesef olumsuz siyasi mesajlar vermek olmamalıydı ama önlenemedi. İnanıyorum ki bundan sonra yaşanmaması gerekir. Böyle bir şeye de müsaade edilmeyeceği kanaatindeyim. Devletin başındaki cumhurbaşkanından iktidara kadar, muhalefet partilerinin zaten sözleri belli, DTP içerisinde de bir siyasi parti olarak bu süreçte etkin olmaya çalışan bir milletvekilleri grubuna da bu konuda hem tavırlarıyla hem de sözleriyle hem de hareketleriyle buna engel olmak düşer." Kamuoyunun, bu sürece olumlu bakarken bu olaylar sebebiyle olumsuz bir tavrı söz konusu olursa bundan Türkiye’deki bütün kurumların etkilenebileceğini belirten Arınç, "Ümidimizi kaybetmedik. Bu, yaşanması herhalde mukadder bir olaydı, bunu yaşadık. Bundan herkes ders çıkaracaktır" diye konuştu.

Avrupa’dan gelecek terör örgütü mensupları olacağı yönündeki haberleri de anımsatan Arınç, şunları kaydetti: "(Avrupa’dan gelenler olacak) deniliyor. Olacak, böyle bir beklenti, haber var ama bugünlerde değil. Yani birkaç gün içerisinde böyle bir şeyin beklendiğini söyleyemem. En azından Ekim sonundan başlayarak, benim kanaatime göre, yani bu kararlaştırılmış, madde madde yazılmış bir konu değil ama süreç içerisinde benim kanaatime göre Avrupa’dan da geleceklerdir, onlar için de herhalde yargı aynı işlemleri yapacaktır.

Ben kimin geleceğini, geçmişte hangi eylemlerle bağlantılı olduğunu şu anda bilmiyorum ama hiçbir eylemde bulunmamışsa ve Türkiye tarafından arananlar veya suç takibinde olanlar değilse, elbette Türkiye’ye de gelecek, sadece sorgusu yapılıp ondan sonra serbest bırakılacaklardır. Arkasından yine bu gelişlerin Mahmur kaynaklı olarak daha da çoğalacağını söyleyebilirim. Mahmur’da zaten bizim bildiğimiz kadarıyla, en azından 20-25 seneden beri orada BM nezaretinde bir kamp var. Orada yaşayan insanlar Türkiye özlemi çekiyorlar. Biz de onların vatanlarına, topraklarına dönmelerini çok olumlu karşılıyoruz. Yani, bu süreç içinde bu dönüşlerin olumlu devam edeceğini söyleyebilirim."

-"BU BİR DEVLET PROJESİDİR"-

Arınç, "CHP Genel Başkanı Baykal, bu açılımın ’devlet projesi’ olmadığını söyledi. Siz bu açılıma, Milli Güvenlik Kurulu (MGK) üyesi sıfatıyla katılıyorsunuz, bu devlet projesi mi değil mi?" sorusuna, "Baştan beri söylüyorum, bu bir devlet projesidir. Devlet projesi olarak da yürürlüğe girmek mecburiyetindedir" yanıtını verdi.

Bütün kurum ve kuruluşların bu konuda gayret ve katkılarına ihtiyaç duyduklarını belirten Arınç, şöyle konuştu: "Meseleye MGK açısından bakarsak, birileri beğenmemiş olabilir ama MGK’nın bundan önceki toplantısında, kullanılan bir cümle çok önemliydi. Bu cümlenin her toplantıda tekrarlanması gibi garip bir şey de düşünülemez. Şimdi biz geçen gün toplantıdan çıktık, acaba bu basın ne diyecek, yine bir kısmı, bunun sonunda sürecin devamı sonunda tavsiye kararı yok. Yani böyle bir şey mi olacak. Her defasında bunun tekrarlanması garip olmaz mı? Şunu söylemek istiyorum: Eğer MGK toplantıları belirli kişilerin katılmasıyla oluşturulan ve Türkiye’nin Anayasa gereğince güvenliğini ilgilendiren konularda tavsiye kararları alan bir kurum olarak çalışıyorsa ve bu doğrudan güvenliğimizi ilgilendiren bir konuysa, orada yayımlanan bildirinin bu süreç konusunda olumlu olduğunu söylüyorum, siz de zaten okuyorsunuz. Dolayısıyla ’bildiri böyle ama bunun altında kim bilir ne var’, bunu tartışmak durumunda değiliz." MGK toplantılarında her şeyin konuşulduğunu, 8 saat süren toplantılarda meselenin enine boyuna tartışıldığını dile getiren Arınç, "MGK’nın dışında hangi devlet kurumları bu işin içinde var veya yok, bunları ben size tek tek sayacak değilim. Kaldı ki Anayasamız gereğince hükümet bu konuda alacağı tedbirleri uygulamaya koyar" dedi.

Bu konuda her kurumun en azından bakış açısı yönünden olumlu davranışını yansıtması gerektiğini ifade eden Arınç, "Anamuhalefet partisi bu işin içerisinde değil, bu açık. Muhalefet partisi de bu işin içerisinde değil, o da açık ama Türkiye’deki siyaset sadece bu partilerden ibaret değil" diye konuştu.

-"ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİ BUGÜN İÇİN GÜNDEMİMİZDE YOK"-

Arınç, bu konuyla ilgili yasa veya anayasa değişikliği gelecek olursa bu partilerin buna olumlu katkı vermeyeceğinin anlaşıldığını belirterek, şöyle devam etti: "Peki böyle bir anayasa değişikliği gelirse, gizli oylamada o partinin milletvekilleri nasıl oy kullanır derseniz doğrusu bunu hiç kimse bilemez. O yüzden sanıyorum ki Sayın Baykal bunun tedbirini, grubunu oylamaya sokmamakla ancak bulabilir.

Emin olun ki bu iki partinin içerisinde de genel başkanlarından çok farklı düşünen ve bu farklı düşüncelerini bize tabii kapalı kapılar arkasında cesaretle ifade edenler çok. Dolayısıyla oylamaya sokmamak bir çare olabilirse bunun neticesini görebiliriz ama anayasa değişikliği, ben geçenlerde de söyledim, bugün için gündemimizde en azından gerçekleşmesi çok zor olduğu için gündemimizde değil. Yani, 367’yi bulabilecek bir sayıya ulaşma noktasında ümidimiz yok.

Fevkalade gelişmeler olur, böyle bir ümide kapılırsak bu konuyu da gündeme getirebiliriz."

KEŞFETYENİ
Survivor'dan elendikten sonra Yiğit Poyraz'dan ilk paylaşım!
Survivor'dan elendikten sonra Yiğit Poyraz'dan ilk paylaşım!

Cadde | 03.05.2025 - 07:13

Survivor All Star 2025'e sürpriz bir şekilde veda eden isim Yiğit Poyraz olmuştu. İlk paylaşımını yapan Poyraz'ın 'Usta' ifadesi dikkat çekti.

Yazarlar