30.01.2010 - 16:11 | Son Güncellenme:
Mustafa ÖZDABAK/İSTANBUL (DHA)
CUMHURİYET Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Deniz Baykal, “Türkiye’de darbe yok, komplo var, pusu var. Yiğitçe, açıkça eşit şartlar altında tartışarak değil, tertip yaparak, belge imal ederek, karalamaya yönelik tezgahlar kurularak yürütülen bir savaş var. Asimetrik diyorlar. Ne demek? İşte o. Pusu demek, kalleşçe demek” dedi. Deniz Baykal, hazırlanmış ve planlanmış bir karmaşa ile devletin kurumlarını tahrip etmenin amaçladığını söyledi. Bunun ülke için sakıncalı olduğunu belirten Deniz Baykal, “Milletimiz gördükçe bu oyunları bozma fırsatını elde edecektir. Biz bu gerçekleri anlatmak için, ekiplerimizi kurduk. Bu tuzağı kamuoyuna yansıtmaya yönelik yayınlarımızı, kitaplarımızı hızla geliştiriyoruz. Bunları kamuoyumuza yansıtacağız” diye konuştu.
KONGRE ÖNCESİ TOPLANTI Deniz Baykal, CHP İstanbul İl Başkanlığı’nın 33’üncü kongresi öncesi ilçe ve belediye başkanları ile toplantı yaptı. Şişhane'deki il başkanlığı binasında yapılan toplantıdan sonra Deniz Baykal gazetecilere açıklama yaptı. Gazeteciler AK Parti'nin Kürt açılımı ile ilgili hazırladığı Mavi Kitap'a üzerine CHP'nin hazırladığı kitabı sordu. Deniz Baykal, “Henüz rengi belli değil. Galiba kapağına da dikkat etmemiz lazım” diye konuştu. Deniz Baykal şunları söyledi: “Hem iktidar programımızı ortaya koymaya yönelik, hem de yaşanmakta olan tartışmalar ile ilgili CHP’nin tezlerini anlayışını anlatmaya yönelik çalışmalarımız olacak. Bu doğrultuda gayret içerisindeyiz. Türkiye bir takım tartışmalardan geçti. O tartışmalar yaşanıyor ve orada kalıyor. Ne ifade ettiğini ortaya koyabilmemiz lazım.Mesela bir Kürt açılımı başlatıldı. İsimleri değiştirildi. Şimdi unutuldu. Rafa kaldırıldı. O lafı konuşan yok. İktidar o tartışmada yaşadığı tutarsızlıkları unutturmaya, geçiştirmeye çalışıyor. Ya da o konudaki hatalarını ört bas etmeye gayret ediyor. Gerçekler ortada. Bizim de görevimiz gerçekleri ortaya koymaktır. Bu doğrultuda ekiplerimiz kuruldu. Arkadaşlarımız çalışmalara başladılar. Bazı arkadaşlarımız çıkacak bu Kürt açılımının iç yüzü nedir. Ne iddialarla yola çıkıldı. Neler yapıldı. Ve ne noktaya geldi. Bir fiyasko. Başarısızlık. Bunu anlatmak lazım. Geldiğimiz noktada bunun bir kez daha ortaya serilmesinde yarar var. Arkadaşlarımız yapılan yanlışlıkları ortaya koyan bir çalışmayı kamuoyumuza önümüzdeki günlerde sunacaktır.
TÜRKİYE'DE DARBE DEMOGOJİSİ YAŞANIYOR Diyoruz ki Türkiye de bir darbe demogojisi yaşanıyor. Darbe lafından geçilmiyor. Her gün manşetlerde darbe iddiaları, ifşaatları, tartışmaları. Türkiye de darbe diye bir arayış yoktur. Türkiye’de darbe gündemimizin hiçbir şekilde içinde yer tutmaz. Tutmamalıdır. Böyle bir darbe talebi, arayışı, projesi olmadığı halde bu kadar darbe sözünün ortaya atılması, darbenin siyasetinin yapılmakta olduğu, darbenin istismarının, darbenin ticaretinin yapılmakta olduğu gerçeğini bizim önümüze getiriyor. Bugün bir darbe olasılığı yok, bir darbe istismarı var. Darbe sömürüsü var. Darbe gerçeği yok, darbe sömürüsü var. Bunun ortaya konulması lazım.
Türkiye’de devletin kurumlarına karşı açılmış bir savaş. Yargıtaya karşı açılmış bir savaş var. Yargıtay Başkanı, 'yangın var' diyor. Silahlı kuvvetlere karşı açılmış bir savaş var. Genelkurmay Başkanı 'Silahlı kuvvetlere karşı bir yıldırma harekatı, psikolojik harekat sürdürülüyor' diyor. Kim sürdürüyor. Bu doğal mı? Türkiye’ de silahlı kuvvetlere karşı bir kampanyanın götürüldüğü gerçek değil mi? Bu kampanya sahipsiz bir kampanya mı? Arkasında kimse yok mu? Neyi ifade ediyor. Kimler planlıyorlar? Arkasındaki gerçek nedir? Bir iktidar kendi ülkesinin silahlı kuvvetlerini ezerek başarıya ulaşabilir mi? Kendi ordusunu yenmeye kalkan bir iktidardan, bir ülkeye hayır gelir mi? Kendi ülkesinin ordusunu hedef olarak kabul eden bir iktidarın, ülkesine yarar getirmesi söz konusu olabilir mi? Böyle bir durum yok. Böyle bir durumun olmadığını Türkiye’de söylemek imkanı var mı? Hergün ortaya bin bir türlü iddia ortaya atılıyor. O iddiaların hiç birisinin gereği yerine getirilmiyor. Hiç birisi takip edilmiyor. Başbakan kongre kongre dolaşıyor. Büyük iddialar sergiliyor. Davalar açıyor. O iddialardan hiçbirşey çıkmıyor.
NİYE PARMAK İZİ İNCELENMEDİ Düzmece belgeler, uydurulmuş iddialar. Türkiye’de gereksiz bir panik ve telaş yaratma ortamı var. Kurumlara karşı açılmış bir savaş.Bu tablonun Türkiye’ye anlatılması gerekiyor. Bunu takip etmek gerekiyor. İddialar atılıyor. Üç gün sonra o bitiyor, başkası gelsin. Birisini sonuna kadar götürün. Albay Çiçek olayı ne oldu. İncelendi mi? O belgede niye parmak izi incelemesi yapılmadı. Niye o belge güvenilir, saygın yazı uzmanları tarafından incelenmedi. O belgeyi hazırladığı iddia edilen insan, şimdi genelkurmay da görevine devam ediyor. Niye hakim adli tıp kararına rağmen, albayın tahliyesine karar verdi. Ortada bir tertip varsa, onun üzerine gidin.
SENİ ASKER DEĞİL İŞÇİ GÖTÜRECEK TEKEL işçisi olayı sıradan bir uyuşmazlığın ötesine geçmiştir. TEKEL işçileri olayı ve onun toplumda giderek kapsamlı bir şekilde sahiplenilmiş olması. Ankara’da eksi 10 derece üzerindeki ayazda. O insanların özlük haklarının ellerinden alınması karşısında saldırgan olmayan, vur kıra yönelmeyen, barışçı, her türlü çileyi, ızdırabı çekmeye hazır olduklarını ortaya koyuyorlar.
Toplumun vicdanını harekete geçirerek sergiledikleri eylem anlayışı, Türkiye’de milletimizin ezici çoğunluğunun hak verdiği, sahip çıktığı, bir eylem haline gelmiştir. Olay artık sadece sınırlı sayıdaki işçisinin sorunu olmayı aşmıştır. AKP iktidarının insanlara, emeğe karşı sorumsuz, saldırgan uslubunun irdelenmesi haline gelmiştir.
Tayyip bey hesabını iyi yapsın. Tayyip bey seni asker değil, ama bu TEKEL işçisi götürecek. Bunun hesabını çok iyi yapsın. Tayyip bey bu şansı pazartesi günü kullansın. Tavsiye ederim, pazartesi günü bu işi bitirsin. Pazartesi bu iyi bitirince birileri çıkıp, 'Bu iktidar bu usluptan anlıyor' diyecek. Bunun da bedeli bu. Bedelini ödeyecek. Dedittirmeyeceğim, bunu da anlamayacağım derse, o zaman çok daha ağır bedeller ödemek zorunda kalacak.”