Siyaset Bedri Baykam'dan Anayasa Mahkemesi üyelerine mektup

Bedri Baykam'dan Anayasa Mahkemesi üyelerine mektup

12.08.2008 - 09:39 | Son Güncellenme:

.

Bedri Baykamdan Anayasa Mahkemesi üyelerine mektup

Ressam Bedri Baykam, merakla beklenen AKP hakkındaki kapatma davasına ilişkin gerekçeli kararla ilgili olarak Anayasa Mahkemesi üyelerine “açık mektup" yazdı. Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç’ın, AKP kararı açıklanırken, dile getirdiği “Bu önemli bir ihtardır" sözlerini hatırlatan Baykam, AKP’ye verilen “Hazine yardımının yarısının kesilmesi" cezasının AKP’nin anti laik eylemlerinin hızını kesmeyeceği görüşünü savundu.

Haberin Devamı


Baykam, Eylül 2008’de açıklanması beklenen AKP kapatma davasına ilişkin gerekçeli karar öncesinde, Anayasa Mahkemesi üyelerine açık mektup yazdı. Mektubunda, Türkiye’nin çok kritik bir siyasi tünelden geçtiğini öne süren Baykam, kapatma davasıyla ilgili yargı süreci tamamlandığı için düşüncelerini “gönül rahatlığıylaö yaptığını kaydetti.
Anayasa Mahkemesi’nin AKP ile ilgili aldığı kararı hatırlatan Baykam, Anayasa Mahkemesi’nin 11 üyesinin 10’unun, Cumhuriyet Başsavcısının tezlerinin haklılığına kanaat getirerek AKP’nin anti-laik odak konumunu kabul ettiğine dikkat çekti. AKP’nin, “tek parti iktidarıö olduğuna işaret eden Baykam, “Mahkemenizin tespitinin vahameti, kendiliğinden ortaya çıkıyor" dedi.

Haberin Devamı

Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç’ın, kararı açıklarken dile getirdiği “Bu önemli bir ihtardırö sözlerini hatırlatan Baykam, alınan kararın ihtara dönüşmesinin ancak “gerekçeli kararın" açıklanmasının ardından somutlaşacağını ifade etti. Baykam mektubunda özetle şunları dile getirdi:
“Hazine yardımının yarısının kesilmesi cezası, uzaktan yakından AKP’nin anti-laik icraatlarının hızını kesici bir önlem olarak kabul edilemez. Zaten sayın Başbakan, karardan sonra yaptığı açıklamalarda hiçbir şekilde Cumhuriyet veya laiklik karşıtı bir odak olmadıklarını söyledi ve suçlamaları hiç üzerine almadı. Dolayısıyla, Yüce Mahkemenizin aldığı kararın, içeriğine ve Siyasi Partiler kanununa uyum göstermesi açısından, açıklayacağınız gerekçeli karar, büyük önem kazanmaktadır. Bu metnin, çok net bir şekilde kararın nasıl bir ihtara dönüştüğü, icraatların bundan sonra Anayasa’nın temel maddelerine uyumlu olması konusunda nasıl özenli ve gerektiğinde caydırıcı bir yargı takibi yapılacağını topluma açıklaması lazımdır. Çünkü Anayasa Mahkemesi duyarlılıklarını özenle koruyacağını bildirmezse, AKP kendisine tam bir yeşil ışık yakıldığı hayaline kapılabilir ve ülkemiz bu ağır vakadan önemli toplumsal uzlaşma umuduyla çıkacağına, yine kaoslara itilir. AKP’nin, malum ağır laiklik ve demokrasi ihlalleri konusunda Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı da, iktidarın bundan sonraki icraatlarında Anayasa Mahkemesi kararının ışığında davanın takipçisi olmaya devam edeceğini açıklayarak, ülkenin iç barışına sahip çıktığını kanıtlamalıdır. Bu şekilde, bu iki kurum tarafından, AKP iktidarına bugünden itibaren bir beyaz sayfa açılır ve yalnız bundan sonrasına bakılır. Sonuçta rejim, toplumsal uzlaşma adına, AKP’ye bir şans vermiş ve ‘bunu iyi kullan, artık oyunun kurallarını kabul ettiğini kanıtla’ demiştir. Bu yakın takip yapılmazsa, neler olur? Dediğimiz gibi, AKP iktidarı kendi geçmişinin onaylandığı yanılgısıyla, daha da sertleşir, daha da anti-laik/anti-demokratik yollara sapar. Üstelik bundan sonra varolan veya yeni kurulacak her partinin de, Hazine yardımından vazgeçerek, laiklik karşıtı faaliyet yapabileceği’ gibi, kabul edilemez bir tablo ortaya çıkar. Herhalde ülkemizin bu şekilde tehlikeli mecralara çekilmesi, en başta sizleri rahatsız eder."

Haberin Devamı

KARAR İLK OLMALI

Baykam, bu bu nedenlerle, açıklanacak gerekçeli kararın, öncekilerden çok farklı olacağına işaret ederek, şöyle dedi:
"Mahkemeniz, AKP’yi kapatmayarak, demokratik uzlaşma adına olduğu kadar, Cumhuriyetin sağlıklı devamı konusunda da büyük bir sorumluluk almıştır. Bu tarihi metin, sürmesini seçtiğiniz bu iktidarın, rejimin değişmez kuralları ile nasıl barışabileceğini ortaya koymalıdır. Nasıl bu ‘hazine yardımlarından kesinti yapma’ ve ‘ihtar çekme’ uygulamaları bir ilkse, ortaya çıkacak gerekçeli karar da bir ilk olmalı, bundan sonraki sürece net olarak ışık tutmalıdır. Aksi bir uygulamanın, Anayasa’yı ve laik rejimi tamamen korumasız hale getireceğini bizden çok daha iyi bildiğinizin tabii ki bilincindeyim."