24.12.2012 - 02:30 | Son Güncellenme:
BURCU KARAKAŞ/İstanbul
Ege Üniversitesi Gazetecilik Bölümü 2. sınıf öğrencisi Ali Serkan Eroğlu’nun ailesi, polis raporlarında “intihar” ettiği yazdığı halde sonra gencin kanında bayıltıcı madde bulunmasıyla açılan soruşturmada adalet bekliyor.
Ali Serkan Eroğlu, 23 Mayıs 1978’te İzmir’in Tire ilçesinde doğdu. Ege Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik bölümünü kazandı. Tiyatro grubuyla oyunlar sahneliyor, gitar çalıyor, şiir yazıyordu. Aynı zamanda Kaldıraç dergisi okuruydu.
İzmir Karşıyaka’da 27 Kasım 1997 tarihinde sivil polislerce kaçırıldı ve muhbirlik teklif edildi. Ancak, o kabul etmedi ve başından geçenleri İnsan Hakları Derneği (İHD) İzmir Şubesine yaptığı başvuruda anlattı: “Saat 16.00 civarı sivil polislerce zorla bir arabaya bindirildim. Sekiz saat boyunca sorgulandım. Tehdit edildim, işkenceye uğradım.”
Ardından İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı’na dilekçe veren Serkan, kaçırılarak işkenceye maruz kaldığını ve tehdit edildiğini belirterek, “Başıma bir şey gelirse, sorumlusu Terörle Mücadele Şubesi’ne bağlı polislerdir” dedi. Bunun üzerinden 1 ay bile geçmeden 23 Aralık’ta kendisinden haber alınamadı. Bir gün sonra 24 Aralık’ta ise Ege Üniversitesi’nde tuvalette asılı bulundu. Savcılık talimatıyla yapılan ilk otopside, “Kesici ve delici alet yarası yoktur. Ası sonucu asfiksiden (oksijen yetersizliği nedeniyle boğulma) öldüğü anlaşılmıştır” denildi.
İkinci otopside kloroform
Abla Dr. Aylin Eroğlu’nun soruşturmayı yürüten savcıya, “Kardeşim intihar edecek bir insan değildi. Bayıltıcı madde kullanılmış olabilir” demesi üzerine kan örneği alınarak İstanbul Adli Tıp Kurumu’na gönderildi. Adli Tıp raporunda, Serkan’ın ‘solunum yoluyla bayıltarak asılmış’ olduğu, 7 mg/dl oranında bulunmasının yetişkin bir insanı baygın tutmaya yettiği belirtilen kloroformdan 7.3 mg/dl oranında bulunduğu, asılmanın Serkan’ın kloroform koklatılarak bayıltılmasından sonra gerçekleştiği saptandı. Bu raporun ardından Eroğlu ailesi “Katiller bulunsun” diyerek Bornova Cumhuriyet Savcılığı’na başvurdu.
Zamanaşımına 5 yıl kaldı
Rapor, dava dosyasına girdi. Ancak savcılık “tanık bulunamadığı” için dosyayı polise geri gönderdi. Ailenin avukatı Ercan Demir, sonraki süreci şöyle anlattı: “Kloroform saptanınca cinayet olduğu ortaya çıktı. Ancak dosya, faili meçhul kaldı. Fail bulunamadığı için dava açılamadı. Zaman aşımına da 5 yıl kaldı.”
Emekli sınıf öğretmeni anne Güniz Eroğlu aradan 15 yıl geçmesine rağmen acılarının hâlâ taze olduğunu anlatan anne Eroğlu, “İntihar etmediğinin aksi ispatlanamayınca dosya rafa kaldırıldı. Ben bir anneyim. Olanları kabullenemiyorum. Hiçbir zaman gerçeği bilemeyeceğiz, en acısı da bu. Oğlum faili meçhul kaldı. Tek oğlumdu. Çok üzgünüm, çok... 15 yıl öncesine geri dönmek isterdim. Çok farklı olurdu o zaman her şey. Alır giderdik onu” diye konuştu.