'Rakamlar açık o tartışma bitti'

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, kurultay girişimi başarıya ulaşamayan muhalefet kanadının bu kez de tüzük kurultayı isteyeceği iddialarına ilişkin net mesajlar verdi. Kılıçdaroğlu, “Yeterli imza toplanırsa kurultayı toplayacağımı söyledim ama genel merkeze gelen rakamlar açık, o tartışma orada bitti. Yerel seçime hazırlanıyorken partinin tüzük bağlamında iç tartışma yaşamasını doğru bulmam. Böyle bir imza eylemi başlatılmasını doğru bulmam” dedi.

Kılıçdaroğlu, gazete ve televizyonların Ankara temsilcileriyle bir araya geldiği toplantıda, özetle şunları kaydetti:

‘Delegenin iradesi’

DENETİME AÇTIK: Kurultay toplanma taleplerini büyük dikkatle izledim. Olabildiğince hiçbir yorum yapmadım. Yeterli imza toplanırsa kurultayı toplayacağımı söyledim. Arkadaşlar farklı rakamlar ifade ettiler ama sonunda genel merkeze gelen rakamları biz medyanın da denetimine açtık, arzu eden partilere de gelip bakabilirler dedik. Dolayısıyla bence o tartışma orada bitti.

DOĞRU BULMAM: (Tüzük kurultayı için girişim başlatılacağı iddiaları) Söylemle delegenin iradesine ipotek koymuş pozisyonuna gelmek istemem. Sonuçta imza toplanırsa tüzük kurultayı yapılır, bana göre çok büyütülecek bir şey değil. Ama sağduyusu olan delegenin şuna dikkat etmesi lazım. Türkiye’nin bu kadar yoğun gündemi var ve Türkiye bir yerel seçime hazırlanıyorken partinin tüzük bağlamında bir iç tartışmayı yaşamasını doğru bulmam. Böyle bir imza eylemi başlatılmasını doğru bulmam.

PARTİ İÇİN ÇALIŞACAK: (Yerel seçimlerde Muharrem İnce ile bir birlikteliğiniz olacak mı?) Olur yani ona engel yok. Muharrem Bey sonuçta CHP’li. Önümüzdeki süreçte Parti Meclisi’nden hemen sonra yerel yönetimler stareteji belgesi hazırlamak için özel bir çalışma yapılacak belediye başkanlarımız ile birlikte. Muharrem Bey de doğal olarak partinin kazanması için çalışacaktır.

BEKLENTİSİNİ BİLMİYORUM: (Muharrem İnce yerel seçimlerde belediye başkan adayı olabilir mi?) Muharrem Bey ile ilgili kararı tek başıma almam doğru değil. Bu konuda Muharrem Bey’in beklentisi ne, bilmiyorum.

‘İstanbul’u alacağız’

İSTANBUL’U İSTER Mİ: (İnce’nin İstanbul adaylığına sıcak bakar mısınız?) İstanbul’u kesin alacağız. İstanbul’u arkasında bir başarı hikayesi olan biriyle almamız mümkün. Bir aday belirleyeceğiz ve İstanbul’u alacağız. Muharrem bey İstanbul’u ister mi istemez mi bilmiyorum. Öyle bir düşüncem yok ama burada İstanbul’u almak için arkasında bir başarı öyküsü olan birisiyle yola çıkılması gerektiği kanısındayım.

Yalnız Muharrem Bey’in hakkını yemeyelim. Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde izlediği performans takdire değer. (Başarı hikayesi sayılabilir mi?) Sayılabilir yani, sayılmaz demek doğru değil. Gösterdiği çabayı başarısız görmek haksızlık olur. Bu söylediğim kişisel bağlamda bir başarı. Ama eğer seçimi kazanamıyorsanız başarılı oldum diye ortaya çıkmanın bir mantığı yok.

BELLİ OLAN ADAYLAR VAR: Bugünden belediye başkanı adayı belirlediğimiz bazı yerler var. Bunlar bizim belediye başkanlarımızın olmadığı yerler. Adaylar parti içinden de olur parti dışından da olur. Nitekim bazı yerlerde parti dışından ama ‘Ben burayı alacağım’ diyor. Bazı yerlerde ön seçimle aday belirlenecek. Yani Ankara için de birden fazla aday var bakılacak onlar için de kamuoyu yoklamaları yapılacak, örgüte sorulacak. Ankara’yı da alacağız yani İstanbul’u, Ankara’yı, Balıkesir’i, Uşak’ı, Antalya, Adana, Mersin buraları alacağız buralarda çok iddialıyız.

‘Temelde bu yatıyor’

HAYAL KIRIKLIĞI: Biz Millet İttifakı ile yan yana gelmesi düşünülmeyen partiler bir araya geldik. Bu birliktelikte başarı oldu mu evet oldu. Çeşitlenen bir parlamento yapısı ortaya çıktı. Biz bunu başarı olarak görüyoruz. Cumhurbaşkanlığı’na gelince, buradan beklediğimiz sonucu alamadık bu da bir gerçek. İkinci tura kalma ihtimalinin çok yüksek olduğunu düşünüyorduk ama kalmadı. Toplumda oluşan hayal kırıklığının temelinde büyük ölçüde bu yatıyor.

‘Vuranlar yandaşı’

BİRİLERİ KAZANIYOR: Erdoğan, milli kurtuluş savaşından söz ediyor. Savaş halindeysek dolarda bu kadar oynama oluyorsa bu sıradan bir şey değil. Bundan birileri kazanıyor, birileri kaybediyor. Ben 13 maddelik yol haritası açıkladım. Erdoğan, müthiş rahatsız oldu. Dolar düşükken alırken, dolar 7 lira olduğunda bozduranlar kim? Hükümetin bunu açıklamasını istiyorum.

SERMAYE TRANSFERİ: Dövizle ihale alanlar. Kamu özel işbirliği projeleri. Bunlar kazandılar. Otoyol geçişleri, köprü geçişleri ve tünel geçişleri var. Bunlarda iyi para kazandılar. Hazine garantisi verdikleri var. Onlar da kazandılar. Kim kaybetti? İşçi, memur, emekli, çiftçi kaybetti. Vurgunu vuran ve gidenler kimler?

Erdoğan’ın açıklaması lazım. Açıklayabilir mi? Hayır. Çünkü vurgunu vuranların büyük bir kısmı kendi yandaşları. Buradan elde edilecek olağanüstü gelirle ciddi sermaye transferlerine hazırlık da yapılmış olabilir. Fabrikalar çok ucuzladı. Bu süreç halkın fakirleşmesine, elinde döviz bulunduranların ve yabanıcıların zenginleşmesine sebep oldu.

ERDOĞAN BİLİYORDU: Rahip meselesi krizi önceledi. Bu olay çok daha derin ve köklü. ‘Rahibi verirsen Türkiye kurtulmuş olur’ yok öyle bir şey. Krizin geleceğini Erdoğan da çok iyi biliyordu.

MHP ile anlaştı, seçimi öne aldılar. Hükümet papaz krizini öne çıkararak kendisinin beceriksizliğini basiretsizliğini örtmek istiyor. Papaz mı dedi size bu kadar borçlanın, Trump mı dedi size bu kadar borçlanın?

‘Putin mi, Çin mi?’

ERDOĞAN SIKIŞTI: AB ile ilişkilerin gelişmesini isteriz. Birliğin standartlarını Türkiye ye getirmelisiniz. Bakmayın böyle karşılıklı sıcak mesajlar veriliyor. Erdoğan sıkıştı kendisine dost arıyor. Acaba Putin mi, Çin mi olur, sonunda Katar’ı buldu.

SİYASİ KRİZ VAR: Ülkede kriz var nerede görüşülür bu? Ekonomik Sosyal Konsey’de. 5 Şubat 2009 en son toplandığı tarih. Bir Allah’ın kulu çıkıp ya sayın cumhurbaşkanı konseyi bir toplayın diyemiyor. O yüzden dikta yönetimi var diyorum, başımızda da diktatör var.

Dikta yönetiminin olduğu yerde sendikacılar konuşamaz. TÜSİAD bir şey söylemeye kalktı başkana neler yaptı. Bu koşullarda ekonomiyi düzelteceğiz, düzelmez bu ekonomi. Ortada bir siyasi kriz var.

‘Gemiyi güvenli bir limana çek’

Hepimiz aynı gemideyiz doğru. Ama geminin tek kaptanı, tek makinisti, tek kamarotu var. Hepsi bir kişi. Ona diyoruz ki gemiyi güvenli limana çek arkadaş. Gemi kayalıklara doğru gidiyor. Asarım keserim ile düzelecekse çoktan düzelirdi. Türkiye ortak akıl gerçeğini unuttu. Bir kişinin aklı Türkiye’nin ortak aklı oldu. Millet millet diyor, bir kişi millet. Biz o kişiye diyoruz ki sen gayrimeşrusun. Ortada bizim anladığımız anlamda devlet yok. Ortada bir parti devleti var. Bu ortamda yapılan seçimleri meşru görmüyoruz. Kişi devletine karşı özel mücadele alanı açmalıyız.

‘Bu tabloda zaten bir şey yapılmaz’

İNATLAŞMA VAR: Dış politikada bürokratları öne çıkarmak diplomasi dilini öne çıkarmak geriyor. En son ABD’ye bürokratlar gitti, niçin, siyasiler güven vermediği için. İtibarsız bir siyasal iktidar, itibarsız bir parti devleti. Bu tabloda içinde zaten bir şey yapılamaz. Bırakılırsa ne olur? Dolar iki liraya mı düşecek? Hayır. Bir yıl içinde finansman ihtiyacı 240 milyar dolar. Papaz serbest bırakılsa da bırakılmasa da bulacaksınız.

‘Aynı kiloda olmalısın’

Tıkanmışlığı aşmanın yolu, bunu milli bir dava haline dönüştürmektir. Trump da bu fırsatı verdi. Ülke yönetilmiyor, savruluyor. Tam bir kaos yaşanıyor. Bir ipte iki cambaz oynuyor. Karşılıklı restleşiyorlar. Rakibini tutup ölçmen lazım, aynı kiloda olman lazım. ‘Şunu, bunu yapacağım’. O zaman niye Amerika ya heyet gönderdin ki ara buluculuk için? Gönderme.