04.03.2021 - 17:20 | Son Güncellenme:
Tokat şehri Türkiye’de bulunan en fazla türbeye sahip olan şehirdir. Aynı zamanda Türkiye’deki en önemli akarsularından olan Yeşilırmak’ta Tokat şehrinden geçer. Tokat şehri özellikle sarma yapmak için kullanılan Asma yaprağı ile ünlü olan bir şehirdir. Aynı zamanda mısır, domates, fasulye, patates, tütün şeker pancarı, kavun, karpuz ve soğan gibi bitkilerde yetiştirilir. Özellikle Tokat ovalarında hayvan yetiştirmek de ön plandadır.Tokat’ta çok sayıda fabrika da bulunur. Köklü olan tarihi, çok sayıda medeniyetin bu bölgede yaşaması ile Tokat şehri ilk yerleşim yerlerinden biri olarak kabul edilir. Tokat’a gelen yerli ve yabancı turistler Tokat Kalesi, Zile Kalesi, Niksar kalesi ve Turhal kalesi gibi kaleleri ziyaret etmektedirler. Mustafa Kemal Atatürk’ün de bir dönem geçici olarak ulusal mücadele yıllarında Latifoğlu Konağı Müzesi Evinde konaklamıştır.Tokat Saat Kulesi ise ikinci Abdulhamit’in tahta çıkmasının 25. Yılının şerefine yaptırılmıştır. Anadolu’da ilk yaptırılan medrese olma özelliğine sahip olan Yağıbasan Medresesi gibi çok sayıda tarihi önemi olan yapılar Tokat’ta bulunmaktadır. Çok sayıda tarihi yapısının yanı sıra birçok doğal güzelliği ile görülmesi gereken yerlerden biridir.
3,5 milyon yıl süren oluşum süreci ile Ballıca mağarası dünyanın sekizinci harikası olarak anılmaktadır. Tokat merkezine 28 km uzaklıkta olan ve Ballıca Köyü’nde bulunan bu mağara, Türkiye’de bir eşi olmayan dikitleri ve sarkıtları bulundurur. Hem yerli hem de yabancı olan turistlerin en uğrak noktasıdır.
Tokat’ın merkezine 69 km kadar mesafede bulunan bu antik kent Roma Dönemi’nde inşa edilmiştir. Antik kentin şehir merkezine halk tarafından ve ileri gelenler tarafından şehir tarihi ile ilgili kitabe dikilmiştir. Geçmiş dönemlerde bu antik kenti Prens Charles’te ziyaret etmiştir ve birçok turistin uğrak noktasıdır.
Tokat’ta bulunan en eski yerleşim yeri Sulusokaktır. Her noktasında farklı bir tarihi eser barındıran sulu sokakta Paşa Hamamı, Takyeciler Camii, Tokat Müzesi, Sık Dişini Helası, Sultan Hamamı, Ulu Camii ve Ali Paşa Camii gibi birçok tarihi yapı bulunur. Tokat’ta bulunmuş olan bütün medeniyetlere ait olan izleri taşıyan bir yerdir.
M.Ö. 48 yılında Savaş kazanmış olan Jül Sezar’ın söylediği ünlü olan “ Geldim, Gördüm, Yendim” sözü bu kaleyi fethetmesinin ardından söylemiştir. Latince olarak “Veni, Vidi, Vici” şeklinde bu söz kale içindeki sütunlarda yazılı halde bulunur. Antik Çağlar’da kurulan bu kale Zile ilçesinde bulunur ve bir Roma Kalesidir.
Tokat merkezine 34 km kadar mesafede bulunan bu baraj Yeşilırmak üzerine kurulmuştur. Barajın hemen yanında bulunan Tufan Tepe bölge sakinlerinin mesire yeridir. Tokat’ta bulunan en ünlü mesire yerleri ise Kösepınar, Tufan Tepe, Orman Evleri, Harami Yaylasıdır. Baraj Gölü ise su sporları için oldukça ideal bir yerdir. Çevresi orman ile kaplı olan baraj gölü kıyısında çok sayıda koy vardır.
Sulusaray ilçesinin bir diğer güzel yeri ise kaplıcalarıdır. Şifalı suları ile özellikle kış aylarında çok sayıda kişinin ziyaret ettiği bir yerdir.
Pazar ilçe merkezinde bulunur. Bu saray Alaeddin Keykubat’ın annesi olan Mahperi Hatun’un adına inşa ettirilmiştir. İpek yolu üzerinde bulunan bu kervansaray kışlık ve yazlık olmak üzere iki bölümden oluşmaktadır. Dikdörtgen şeklinde planlanmış ve kesme taş kullanılarak inşa edilmiştir.
Pazar ilçesinde bulunan bu Kaz Gölü çok sayıda kuş çeşidini barındırır. Ziyaretçiler için inşa edilen gözetleme kuleleri ile kuşlar incelenebilmektedir. Gömen kuşlarının göç yolunun üzerinde bulunması nedeni ile birçok kuş türünün konaklayıp, beslenebileceği bir bölgeyi oluşturmaktadır.
Tokat’ın il merkezinde yer alan Tokat Kalesi yüksek bir tepe üzerine kurulmuştur. Tam olarak kalenin hangi dönemde, kim tarafından ve ne için inşa ettirilmiş olduğu hakkında kesin bilgi bulunmamaktadır. Kalenin hem iç kısmı hem de dış bölümü yüzyıllar boyunca bütün tahribata rağmen görkem ile hala ayakta kalmış olması ile dikkat çekmektedir.
Tokat ilinde bulunan en büyük olan Osmanlı anıt eseridir. Sultan 2. Selim Döneminde 1572 senesinde Ali Paşa tarafından inşa ettirilmiştir. Ali Paşa’nın Kanuni Sultan Süleyman’ın oğullarından biri olan Beyazıt’ın bir damadı olduğu söylenilir. Ali Paşa oğlu için ve eşi için ise caminin avlusuna türbelerini yaptırmıştır. 16. Yüzyıldaki Osmanlı döneminin mimarisini yansıtan bu cami ziyaret edilmelidir.