04.03.2021 - 17:20 | Son Güncellenme:
Tunceli’nin tarihi MÖ 2200’lü yıllara kadar dayanıyor. Bu tarihten itibaren Hurri, Hitit, Urartu, Pers, Roma, Bizans, Anadolu Selçuklu ve Osmanlı medeniyetleri burada egemen olmuştur. Osmanlı döneminde Dersim adıyla kurularak önce Erzurum’a sonra da Elazığ’a bağlanmıştır. Şehir, Alevi kökenlidir. Alevi kültürü yaşanıyor. Türkiye’nin en fazla okur-yazar oranının olduğu ildir.Tunceli’de gezilip- görülecek, ilgi çekecek müzeler ve tarihi yapılar pek bulunmuyor. Devletin ve yerel yönetimin katkı ve çabalarıyla ancak 2019’da ilk kent müzesi açıldı. Bütün cami, köprü, türbe, kale, doğal ortamlar çevre ilçelerde bulunuyor. Bu nedenle gezi rehberi oluştururken, şehir merkezinde fazla zaman harcamadan, kendinizi doğal ortama atmanız en iyisidir.Tunceli denilince akla ilk gelen Munzur çayı ve dağıdır. Halkın geçimini sağladığı, sosyal ve kültürel aktivitelerini sağladığı bu doğal güzellikler, turizmin gözdesi haline geldiler. Doğa, yürüyüş, kamp ve fotoğrafçılık meraklılarının her mevsim ziyaret ettikleri alanlardır.Ziyaretçiler ve misafirler bakımından Çemişgezek, Mazgirt, Ovacık ve Pertek ilçeleri öne çıkan yerlerdir. Camiler, köprüler, kaleler, türbeler gibi tarihi yerler ve doğal güzellikler buralarda bulunuyor.
Şehir merkezi Seyyid Rıza Meydanı’nda bulunuyor. Müzenin bulunduğu bina, 1936 yılında Almanya ve Avusturya mimarisiyle askeri kışla olarak yapılmış. Müzede kütüphane, Alevilik, arkeoloji ve etnografya bölümleri bulunuyor. Tunceli tarihini gözler önüne seren yazılı ve sözlü belgeler, eserler sergileniyor. Geçmiş tarihi yaşamlar ve olgular balmumu heykellerle canlandırılmış. Müzede ortalama 2000 eser sergileniyor.
Bu tarihi yapı Pertek ilçesinde bulunuyor. Kitabesi olmadığı için ne zaman ve kim tarafından yapıldığı bilinmiyor. Çevredeki diğer türbelerle aynı mimari yapıda olduğu için 15 ve 16. yüzyılda yapıldığı tahmin ediliyor. Gerekli ilgi ve bakım gösterilmediği için türbe harap halde bulunuyor. Yerel halk arasında Besime Hatun Türbesi olarak da adlandırılıyor.
Cami Pertek ilçesinde bulunuyor. 1572 yılında inşa edilen bu tarihi yapı, günümüze kadar sağlam şekilde gelebilmiştir. Yapı, kesme taş kullanılarak yapılmıştır. Son cemaat yeri üç bölümlü ve kubbelidir. Camiyi gezerken taş işçiliğine dikkat ediniz.Pertek ilçesinde bulunan cami, 1570 yılında inşa edilmiş ve Baysungur Camisiyle aynı mimari özellikleri yansıtıyor. Sade mimarisiyle huzurlu ve sakin bir ortam olarak ilgi görüyor.
Doğu Anadolu’nun turizme sunduğu ender güzelliklere sahip bir bölgedir. 1971’de milli park olarak ilan edilmiştir. 42.000 hektarlık alanda akarsu kaynakları, endemik bitki ve hayvan türleri bakımından çok zengindir.Bölge çok soğuk ve karlı olduğu için Mayıs sonu Haziran ve Eylül ayları en ideal dönemlerdir. Doğa yürüyüşçüleri, fotoğrafçılar ve kampçıların ilgi gösterdiği yerlerimizdendir. Burada balık tutabilir, aktivitelere katılabilir, piknik ve kamp yapabilirsiniz. Bol oksijenli havada kendinizi huzurlu hissedeceksiniz.
Höyük Mazgirt ilçe sınırları içinde bulunuyor. Höyükte herhangi bir kazı çalışmaları yürütülmediği için net bilgiler bulunmuyor. Fakat kazı sonuçlarına göre Tunceli’nin tarihi de gün yüzüne çıkacağı aşikârdır.
Kale, Çemişgezek ilçe merkezine yakın konumdadır. Tahar Çayı’nın kenarında bulunuyor. Kalenin ne zaman ve kimler tarafından yapıldığı hakkında net bir bilgi bulunmuyor. Zaten ilgisizlik ve doğa şartlarından dolayı kalenin birçok kısmı yıkılmış vaziyettedir. Doğa yürüyüşü yapmak, yukarıdan çevreyi izlemek için kaleyi gezebilirsiniz.
Çemişgezek Kalesini gezdikten sonra Tahar Çayı üzerinde bulunan bu tarihi köprüyü de inceleyebilirsiniz. Köprü, 1807 yılında Yusuf Ziya Paşa tarafından yaptırılmış. Kesme taş malzemeden, sivri kemerli ve tek gözlü yapıdadır.
Kale, Tunceli’nin kültür turizmine sunduğu değerlerden biridir. Tunceli’nin tarihine ışık tutması açısından önemlidir. MÖ 8. yüzyılda Urartu döneminde inşa edilmiş. Kalenin bir özelliği, içeri bir mağara aracılığıyla girebilmenizdir. Kalenin içerisinde bir köşk ile yel değirmeni kalıntılarını görebilirsiniz.
Şelale Nazımiye ilçe merkezine 11 km uzaklıktaki Dereova Köyünde bulunur. Yerel halk tarafından Gelin Pınarı olarak da bilinir. Şelale, ormanlık ve yeşil bir alanda 20 metre yükseklikten akıyor. Suyun çağıldaması, ormanın verdiği huzur ile muhteşem bir terapi seansı yaşıyorsunuz. Burada doğa yürüyüşü, piknik yapabilir, harika fotoğraf kareleri yakalayabilirsiniz.Şelale, kış döneminde de ayrı bir güzellik sergiliyor. Bu dönemde şelale donarak ortaya muhteşem güzellikte sarkıt ve dikitler çıkıyor. Bu güzellik özellikle fotoğraf meraklıların yoğun ilgisini çekiyor.
Dağ, 2906 metre yüksekliğinde ve tepesinde krater bir göl bulunur. Dağın zirvesinde dört mevsim kar ve buz eksik olmuyor. Dağ, yöre halkı tarafından kutsal sayıldığı için sürekli ziyaret edilir. Burada kurbanlar kesilip, dualar ediliyor.Dağın güney etekleri meşe ve ardıç ağaçlarıyla kaplıdır. Pülümür, Karasu ve Peri Suyu vadileriyle ve platolarla kaplıdır. Doğa yürüyüşçülerinin rotası içindedir. Güney eteğinde kamp yapabilir, krater gölüne yürüyüş yapabilirsiniz.