CIA Başkanı A. Dulles 5 Mayıs 1960 günü toplanan Ulusal Güvenlik Konseyi'nde şu açıklamayı yapıyor: "Ordu kamu düzenini sıkı sıkıya denetim altına aldı, Türkiye'de hayat normale döndü."
Cüneyt Akalın
ABD'nin Ankara Büyükelçisi Warren, 21 Mayıs 1960 günü Harp Okulu öğrencilerinin, bazı subayların da katılımıyla yaptıkları "hükümet - karşıtı yürüyüş"ü merkeze rapor ederken, "Türk Genelkurmay Başkanı Erdelhun'un ordunun
siyaset dışı kalması için ısrarlı olduğunu" belirtti.
DP'nin Tahkikat Komisyonu'nu kurması ve gerginleşen siyasal ortam ABD tarafından dikkatle izlenir. O sıralarda Güney Kore'de patlak veren ve ABD'nin çok yakın bir dostunu, Başbakan Sygman Rhee'yi, istifaya zorlayan öğrenci hareketleri ABD'yi hazırlıksız yakalamıştır. ABD yetkilileri ikinci bir sürpriz yaşamak istemedikleri için, Türkiye'den gelen haberlere kulak kabartırlar.
Türkiye'nin durumu 28 Nisan 1960'da yürütmenin en yetkili kurulu Ulusal Güvenlik Konseyi toplantısında tartışılır. Yetkililer durumun "Güney Kore'deki kadar vahim olmadığını" ancak "sağa sola kıvılcımlar saçan bir kora benzediği" tespitini yaparlar.
CIA Başkanı Allen Foster Dulles'a göre "durumun kontrol altında olmasının" sırrı, "Türk ordusunun hükümetin arkasında olmasıdır." (Eisenhower Library, Ulusal Güvenlik Konseyi tutanakları). Dulles aynı görüşü 5 Mayıs 1960 günü toplanan Ulusal Güvenlik Konseyi'nde bir kez daha dile getirir: "Ordu kamu düzenini sıkı sıkıya denetim altına aldı, Türkiye'de hayat normale döndü." (Eisenhower Library, Ulusal Güvenlik Konseyi kayıtları, For. Rel. 1958 - 60, s. 836)
ABD'nin Ankara Büyükelçisi Fletcher Warren'in 6 Mayıs 1960 günü Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu ile yaptığı
telefon konuşmasında "durumun sükunete kavuştuğu" görüşü, bir kez daha Türk ordusunun ve özellikle Genelkurmay Başkanı Orgeneral Rüştü Erdelhun'un tavrına bağlanır. Elçi Warren "ortaya koyduğu mükemmel çabalardan dolayı Türk ordusuna ve General Erdelhun'a şükran borçlu olduklarını, Erdelhun olmasaydı durumun bambaşka bir yöne kayacağını" Dışişleri Bakanı Zorlu'ya belirtir.
Menderes de 20 Mayıs 1960'da Elçi Warren ile yaptığı
son görüşmede durumun tümüyle denetim altında olduğunu, hükümetin ve ordunun durumu en az kayıpla kapattığını vurgular.
Elçi Warren 21 Mayıs 1960 günü Harp Okulu öğrencilerinin, bazı subayların da katılımıyla yaptıkları "hükümet - karşıtı yürüyüş"ü merkeze rapor ederken, "Türk Genelkurmay Başkanı ile sürekli temas içinde bulunduğunu ve Erdelhun'un ordunun siyaset dışı kalması için ısrarlı olduğunu" belirtir. (For. Rel. 58 - 60, s. 364 - 365)
Bütün bunlar alt alta konulunca, Elçi Warren'in DP'den aldığı ve Washington'a geçtiği bilgilerin Aysberg'in suyun altında kalan bölümünü yani ordudaki kaynaşmayı hiç yansıtmadığı görülüyor.
28 - 29 Nisan üniversite olayları ABD'yi tedirgin eder ama Güney Kore'de olduğu gibi anti - Amerikan bir niteliğe bürünmemesi, yetkilileri rahatlatır. 1 Mayıs 1960'ta ABD Dışişleri Bakanlığı NATO toplantısı için İstanbul'a gelen Dışişleri Bakanı Herter'e yolladığı notta "gösterilerde anti - Amerikan tepkilerin" olmayışının ve gösterilerin gençlikle sınırlı kalışının altını çizer.
Bu bilgiler yukarıda belirtilen 1959 tarihli CIA raporu ile birlikte değerlendirildiğinde, ABD'nin bakış açısına göre gençliğin ve ana muhalefet partisi CHP'nin anti - Amerikan bir tavır içinde olmadığı ve Amerikan çıkarlarına bir tehdit teşkil etmediği, bunun nedenle gelişmelerin Amerika'yı fazla tedirgin etmediği sonucu çıkıyor.
CHP'liler ABD'den sığınma istedi iddiası
ABD'nin Mayıs 1960'ta olayların hızlanması üzerine, Menderes ile İnönü arasında bir zirvenin toplanması olanağını araştırdığı, bunun için nabız yokladığı anlaşılıyor. ABD elçisi, 10 Mayıs 1960'ta elçiliği ziyarete gelen ve Araştırma Bürosu Başkanı Prof. Osman Okyar ile Coşkun Kırca'dan oluşan CHP heyetine bu konudaki düşüncelerini sorar. Coşkun Kırca CHP'nin ne Bayar'a, ne Menderes'e ne de Koraltan'a güvendikleri, bunların dışında herhangi bir DP lideri ile 14 Mayıs 1950'den önce varolan yasama koşullarına dönme temelinde görüşebileceklerini söyler. Yani ABD'nin girişimi bir sonuç vermez.
Sonuç olarak şu söylenebilir: ABD hükümeti, bir ordu müdahalesi olasılığından kuşku duymuştur ancak Ankara'dan ve özellikle de Elçi Warren'den gelen raporlar aksi yönde olduğu için, bir şey yapamamıştır. ABD 27 Mayıs müdahalesinin hazırlıklarından haberdar olmamıştır.
Menderes'i olduğu gibi ABD'yi de yanıltan esas etkenin, Genelkurmay Başkanı Erdelhun'dan gelen "endişeye gerek yok, duruma hakimiz" raporları olduğu anlaşılıyor.
CHP'nin ve özellikle muhalefet lideri İsmet İnönü'nün ABD ile ilişkilerde büyük önem verdiğini, herhangi bir yanlış almaya yolaçmamak için ABD elçiliği ile düzenli temas halinde olduğunu, Türk kaynakları belirtiyor, ABD kaynakları da bunları doğruluyor.
Metin Toker, İsmet İnönü'nün Şubat 1960'ta TBMM'de yaptığı konuşmada, ABD ile ilişkilerin önemine temas ettiğini ancak bunların "ulustan ulusa" ilişkiler olduğunu vurguladığını, Elçi Warren'i evine yemeye davet ederek görüşlerini bir kez daha dolaysız biçimde kendisine anlattığını belirtir. (M. Toker, Demokrasimizin Paşalı Yılları, s. 299)
Amerikan kaynaklarından CHP'nin o sıralarda Ankara'daki ABD elçiliği ile, Turhan Feyzioğlu, Bülent Ecevit ve Turgut Yeğenağa vasıtası ile düzenli temasta olduğu, CHP Araştırma Bürosu Başkanı Prof. Osman Okyar ve,coşkun Kırca'nın da zaman zaman bu temaslara katıldığı anlaşılıyor.
CIA Başkanı Allen Dulles 5 Mayıs 1960'daki Ulusal Güvenlik Konseyi toplantısında "Cumhuriyet Halk Partili kimi yöneticilerin, gelecek konusunda korku içinde olduklarını, ABD yetkilileri ile ABD elçiliğine sığınmayı bile tartıştıklarını" yazıyor. A. Dulles isim vermiyor ancak akla hemen "İsmet İnönü için mi sığınma talebinde bulunuldu" sorusu geliyor.
ABD belgelerinde CHP konusunda dikkati çeken bir başka belge daha var. Prof. Osman Okyar ve Coşkun Kırca 10 Mayıs 1960 günü ABD elçiliğinde elçiliğin siyasal danışmanı ile görüşürler. Görüşmede CHP'liler "ABD'nin mevcut hükümetin baskı tedbirleri ile arasına bir sınır çektiğini açıklamasını" isterler. Coşkun Kırca, Amerikan askeri yardımının askıya alınmasını önerir. Prof. Okyar bunun çok ileri gitmek olacağını söyler, ABD hükümetinin son gelişmelerden kaygı duyduğunu ve çözümün serbest seçimlerde olduğunu açıkça ifade etmesinin yeterli olacağını düşündüğünü söyler. ABD elçiliği ise, ABD'nin bir müttefikinin işine karışmak istemediğini belirtir. Buna aşağıda değineceğim, önce şu noktayı açıklığa kavuşturayım: ABD elçiliği ile temas eden CHP'lilerden Prof. Turhan Feyzioğlu ile CHP Adana eski İl Başkanı Turgut Yeğenağa rahmetli oldular. Sayın Bülent Ecevit ile temas olanağını yaratamadım. Prof. Okyar, telefondaki görüşmemizde belleğine fazla güvenemediğini söyledi ve açık seçik bir yanıt vermedi, temas imkanı da yaratmadı.
Dönemin her bakımdan en önemli canlı tanıklarından biri olan Metin Toker, CHP'lilerin korkuya kapılarak ABD elçiliğine başvurdukları iddiasını kesinlikle reddetti. Toker bu iddiayı" deli saçması" olarak nitelemekle birlikte bunları ABD Ulusal Güvenlik Konseyi'nde dile getiren CIA Başkanı Dulles'in konseyde "deli saçması şeyler söylemesinin mümkün olmadığının açık olduğunu" kabul ederek, bunun bir yanıltmaca olabileceği ve büyük bir olasılıkla ABD Elçisi Warren'den kaynaklandığı, "maksatlı bir dezenformasyon" olabileceği yorumunu yaptı. Metin Toker, Prof. Okyar ve Coşkun Kırca'nın 10 Mayıs 1960 günkü görüşmede "ABD Türkiye'ye ekonomik ambargo koysun" görüşünün de parti görüşü olmadığını, "kişisel bir inisiyatif" olduğunu belirtti.
Bu konuda görüşüne başvurduğum dönemin CHP Grup Başkanvekili Kars Milletvekili Turgut Göle de hem CHP'lilerin ABD elçiliğine sığınma girişimini hem de CHP'nin Menderes hükümetine karşı ABD'nin ekonomik ambargo uygulaması talebini reddetti. Göle şunları söyledi: "Bir kez Araştırma Bürosu'ndan kişilerin (Prof. Osman Okyar ve Coşkun Kırca) parti adına temas yapmaya yetkileri yoktu, yapmışlarsa bunları kişisel temas olarak değerlendirmek gerekir. ABD'nin Türkiye'ye ambargo koymasına gelince: CHP'yi tanıyan herkes bilir, CHP için milli menfaat esastır, parti menfaatinin önünde gelir. Sonra ülkede zaten ekonomik sıkıntılar var. Ekin ekecek traktörün mazotu yok. Bu koşullarda CHP'nin "ekonomik ambargo koy" telkininde bulunması da mantıken mümkün değildir."
Aynı konuda görüşüne başvurduğum Araştırma Bürosu görevlilerinden Coşkun Kırca ise olaya daha farklı yaklıştı. Kırca, "CHP'liler sığınma talebinde bulundular mı?" sorusuna şu yanıtı verdi: "CHP liderleri değil ama bazı CHP'lilerin İsmet Paşa'nın tevkif edilmesi ihtimali karşısında, İsmet Paşa'nın bilgisi dışında, eğer bir iltica talebi olursa kabul edilir mi diye elçiliğin bazı yetkilileri ile konuştuklarını duydum. Yine duyduğuma göre ABD elçiliği böyle bir talebin kabul edilmeyeceğini duyurmuş. Yine duyduğuma göre İsmet Paşa böyle bir talebi kesinlikle reddetmiştir."
Coşkun Kırca 10 Mayıs 1960'ta ABD elçiliğinde "Türkiye'ye karşı ekonomik ambargo koyun" önerisini yapıp yapmadığını sorduğumuzda şu yanıtı verdi: "Amerikalılara 'siz kendinizi demokratik dünyanın lideri sayıyorsunuz, ama yardıma devam ederseniz, Türk halkının demokratik değerlere bağlılığından kuşku duymasını önleyemezsiniz' dedim. 'Yardımı kesin' demedim."
Bu noktalar, yakın tarihimizin belgeler yayınlandıkça aydınlığa kavuşacak olan ve belirsizliğini koruyan sayfalardır.
Washington hükümeti 30 Mayıs’ta tanıdı
20 Mayıs 1960 günü Menderes'le son kez görüşen ve Menderes'in Sovyetler'in büyük tepkisine yol açan İncirlik Üssü'nden kalkan U - 2 casus uçağı olayını sorun yapmamasına çok memnun olan, raporuna Menderes için "bundan iyi müttefik olmaz" notunu düşen ABD Elçisi Warren, 27 Mayıs müdahalesini şöyle duyurur:
"Türk Silahlı Kuvvetleri olağanüstü iyi bir biçimde örgütlenmiş bir darbe sonucu sabah 04.00'te iktidarı ele aldı... Dikkati çeken organize bir karşı koyuş yoktur. Elçilik ayaklanmanın tümüyle iç politika kaygılarından kaynaklandığı inancındadır. MBK üyeleri Türk Silahlı Kuvvetleri'nin dostluğu konusunda elçilike güvence verdiler."
28 Mayıs günü Türkiye'nin Washington Elçisi Melih Esenbel, ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Dillon'a Türkiye'nin bütün yükümlülüklerine bağlı kalacağını belirtir. Dillon ise, herhangi bir açıklama yapmadan ilişkileri sürdüreceğini söyler.
ABD 30 Mayıs günü yeni Türk hükümetini tanır.
Bitti