The Others Orhan Boran yıllar sonra yeniden radyoda

Orhan Boran yıllar sonra yeniden radyoda

14.03.1999 - 00:00 | Son Güncellenme:

Kendine iyi bak usta

Orhan Boran yıllar sonra yeniden radyoda



İlke GÜRSOY
Orhan Boran yıllar sonra yeniden radyoda

Türkiye özel radyolarla tanıştığından beri "radyo kahramanı" olarak tanımlayabileceğimiz pek çok isimle tanıştı. Onlarla yapılan röportajlarda "Kimleri örnek aldınız?" sorusuna (bu soru nedense pek sevilir) verilen yanıtlar arasında Orhan Boran mutlaka bulunur. İstanbul Radyosu ve TRT dönemlerinde ortaya çıkan gerçek bir fenomendir Boran. Televizyon ve radyo dışında, geceleri sahneye çıkıp kendi deyimiyle "şimdi adına stand - up komedi denen ayaküstü gırgır" da yapmış, yine kendi deyimiyle "24 senelik kalem işçiliği" de olmuştur.
Boran çok uzun yıllar radyodan ve televizyondan uzak kaldıktan sonra şimdi geri dönüyor. Radyo Klas'ta (İstanbul 98.7) cuma akşamları 18.00 - 20.00 arasında yayınlanacak bu programın adı "Orhan Boran'la Leyleğin Ömrü". Ustayı en son 1996 yılında televizyonda seyretmiş ve deyim yerindeyse bir daha kendisinden haber alamamıştık. Ta ki geçtiğimiz haftalarda yayınlanan ve Türkçe'nin tartışıldığı Siyaset Meydanı'na kadar.
O programın en beklenmedik tavırlarından biriydi Boran'ınki. Aşağı yukarı onun yaşında ve başta TRT olmak üzere benzer kurumlarda benzer işler yapan birçok meslektaşından - ki birçoğu da arkadaşıydı - farklıydı. Türkçe'nin bozulduğunu, yozlaştığını, gençlerin ve onlar sayesinde ünlenen "DJ - VJ takımının" bu dili nereye götürdüğünün belli olmadığını söyleyen bir grup vardı. Boran ise gençlere daha yakın bir safta yer alıyordu sanki. "Hiçbir radyo bir zamanlar TRT'nin yaptığı gibi büyük bir kitleye tek başına hitap edemiyor. Her sunucunun yakaladığı belli bir kitle var ve bu kitle böyle konuşuyor. Üstelik eve gittiklerinde anneleriyle, babalarıyla, dedeleriyle böyle konuşmuyorlar. Nerde nasıl konuşulması gerektiğinin farkında hepsi. Şimdi eleştiriyorlar çocukları, 'Kendine iyi bak,' diyorlar diye. Bırakın desinler. Çocuk evden çıkarken dedesine karşı kullanmıyor ki bu lafı," diye özetliyor görüşlerini.
Klas FM'in yayın yönetmenliğini Kadir Çöpdemir yapıyor. Çöpdemir "dili mahvedenlerin" başında geliyor, hatta onların "Kadir Abi"si. "Böyle bir ismin yönetmenliğindeki bir radyoda senin ne işin var?" diye soran olmaz mı acaba? "Beni dinleyenler formatımda ve konuşmalarımda çok ciddi bir fark olmadığını göreceklerdir. Hamam aynı, tas aynı, tellak bile aynı. O nedenle böyle bir eleştiri geleceğini sanmıyorum." Endişe benim beklediğimin tam aksi yönünden geliyor: "Klas FM'in belli bir çizgisi var. Acaba dinleyiciler bir cuma akşamı benim orada işim olmadığını, radyonun temposunu düşürdüğümü düşünürler mi acaba?"
Bu endişeler fazla ihtiyattan kaynaklanıyor gibi geliyor bana. Ne de olsa bir "geri dönüş" dönemi yaşıyoruz. 1980'li yılların Türk filmleri, 1970'li yılların şarkıları prim yapar oldu. 1960'lı yılların bir radyo programının da fiyasko yaşaması ihtimali düşük. Üstelik Boran kendini yenilemeyi, değişimlere adapte etmeyi becerebilen bir isim. Tepeden bakmıyor, zamanında neler neler yaptığını hatırlatma uğraşında değil. "Bizim 1960'larda konuştuğumuz şekilde, aynı kelimeler ve aynı vurgularla konuşulması gerektiğini söyleyenler acaba o yıllarda giydikleri kıyafetleri mi giyiyor? Dil yaşıyor, doğal olarak da değişiyor. Gençlik yalakalığı yapmıyorum. Bize kalıbının adamı olmayı öğrettiler ama kalıbı döken hep başkaları oldu. Şimdi gençlik kendi kalıbını döküyor. O nedenle onlara jakoben bir tavırla ne yapmaları gerektiğini söylerseniz size ancak gülerler."